CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “ 'IŞİD iyi ki varsın, Allah kurşununu azaltmasın' diyen milletvekili hangi partiden? TIR’larla cihatçılara hangi parti döneminde yardım gitti. IŞİD’le ilgili olarak Bakanlar Kurulu’nda alınan karar var mı? Burada tedavi edebilirsiniz, kimse gelen kişinin kimliğine bakmaz. Sen IŞİD'lileri niye geri gönderiyorsun?” ifadelerini kullandı

Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısındaki konuşmasının satır başları şöyle:

"Onların bütün acılarını paylaşıyoruz. Böyle bir acının hele hele Avrupa’da yaşanması son derece büyük bir acı. Milletvekili arkadaşlarımız gittiler, Bosna’ya sevgilerimizi ve saygılarımızı gönderiyoruz. Türkiye’de farklı görüşlerimiz olabilir ama Türkiye bir yürek olarak her zaman sizin yanınızdayız. Dünya Şampiyonası’nda bizi güldüren Ayşe Begüm Odabaşı kızımıza yürekten sevgilerimi gönderiyorum.

YARGI PAKETİ

"Yargı tarihin ilk dönemlerinden itibaren ahlak üzerine kurulmuştur. Toplumun gelenekleri ve duyarlılıkları dikkate alınarak. Tarih içinde günümüze kadar adaleti dağıtan organdır yargı. Eğer adalet dağıtacaksa toplumun farklı görüşlerine eşit mesafede olması gerekir. Herkese eşit davranacak çünkü adaleti dağıtıyor.

Yargının siyasallaşması en büyük tehlikedir. Yargının siyasallaşması şu anlama gelir. Siyaset kurumunun talimatlarını yerine getiren bir kurum olur. Birisi mi konuşacak iktidar aleyhine, onu susturmanın aracı olur.

Yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı üzerinde hep durulmuştur. Yargıç sıradan insanlar gibi insanlar değildir. Eğer yargıç bu niteliklerini kaybediyorsa adalet dağıtamaz algısı topluma yerleşmiş olur.

"Amerikan Başkanı bir toplantıya gittiğinde oradakiler ayağa kalkarlar. Ayağa kalkmayan ve alkışlamayan tek grup vardır o da yargıçlardır. Çünkü o yargıçlar onu çok iyi bilir. Gün olur harman olur, herkesin önünde kalktığı Amerikan Başkanı’nı yargılarım.

"Yargı sorunu var mı bizde? Evet, var. Bu sorunun çözülmesi gerekiyor mu? Evet. Sorunun çözümüne anayasadan mı başlamak lazım, evet anayasadan başlamak lazım. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı üzerine CHP bunu destekleyecek mi, evet destekleyecek.

Düne kadar anayasa, anayasa, anayasa diyenler bizim teklifimize kulaklarını tıkadılar. Parlamentoya bir yasa getirdiler. Yargıtay ve Danıştay’ın üyelerini görevden alıyorlar. Bir kanunla anayasanın hükümlerini işlemez hale getiriyorsunuz. Bu asla doğru değil. Buna karşı hepimizin ortak çaba harcaması lazım.  Amaç ne? Çünkü yargıyı yürütme organı emrine almak istiyorlar. Talimat alacak bir yerden yargı. O talimata göre karar verecek.

DEMOKRASİ

"Türkiye’de demokrasiyi kolay kazanmadık, bu kadar kolay kaybetmeyiz. Bir alt hukuk normuyla, kanunla anayasayı işlemez hale getiriyorsan bu tarihi sorumluluğun altında kalacaksın. Kanununun izin vermediği bir olayı arkadan dolanarak gerçekleştirmeye çalışırsınız.

Burada da kanuna karşı hile yapılmak isteniyor. Deniyor ki, nasıl olsa çıktıktan sonra geriye yürümez. Biz gereğini yaparız. Bir yargıcın, dürüst bir yargıcın, hukuk eğitimi almış bir yargıcın demokrasiye bu pencereden bakması asla doğru değildir.

"Elbette yargının içinde sorunlar olabilir, yargıcın olması gereken saygınlığına uygun davranmayan yargıçlar da olabilir. Sorun yargının kendi içinde çözmesi gereken bir sorundur. Ama hayır, öyle yapmayalım. Bildiğimizi okuyalım. Ayıklayalım, yandaşlarımızı koyalım. Son derece tehlikeli bir olay. Umarım buna kimse izin vermez.

"Yargı niye önemli? Adalet arıyorsak, başvuracağımız bir yer gerek. Neresi orası, mahkeme. Başka bir yere başvuruluyorsa o toplumda çürüme vardır. Yargı kendi güvenilirliğini, kendi saygınlığını korumak zorundadır. Aynı çukura düşerse lekeyi kimse açıklayamaz.

MUHSİN YAZICIOĞLU

"Muhsin Yazıcıoğlu, helikopterle giderken bir kaza oldu, deniyor. Yazıcıoğlu ve yanındakiler hayatını kaybetti. Davalar açıldı, 132 kişi hakkında. İhmal, suç delillerini yok etme, değiştirme. İki saat beklediği söyleniyor, ondan sonra hayatını kaybettiği söyleniyor.

İHA muhabiri 20 dakika arıyor, konuşuyor. Yine buraya kimse ulaşmıyor. Daha sonra otopside muhabirin çenesinin kırık olduğu söyleniyor. Daha da önemlisi, enkaz üzerinde helikopterin beyni denen kısım yok. Kimlerin söküp aldığı belli değil. Ailenin avukatı, “düşmeyle ilgili 4 dakika 37 saniyelik radar görüntüleri “silinmiş diyor.

Cumhurbaşkanı DDK’yı devreye koyuyor, “Ağır bir kamu hizmet kusuru ortaya çıkmıştır” diyor. Yargı verdiği kararda, incelediği bir olayda vatandaşın kafasında kocaman bir soru bırakıyorsa, orada yargı yoktur. Yargının önemi budur işte.

HÜKÜMETE ELEŞTİRİ

"Kim bu ülkeyi terör batağının içine sapladı. Bu işin sorumlusu kim? 2002’de sıfır terörle devraldılar. Terör yoktu, ne oldu da Türkiye bu hale geldi? Ne oldu? Kayseri’deki Adem mi bu işin sorumlusu? Konya’daki Muhammed mi? Kim bu işin sorumlusu? Esnaf mı bu işin sorumlusu, bakkal mı, manav mı, sanayici, berber mi? Kim bu işin sorumlusu? Çıkıp da bu sorunun cevabını birilerinin vermesi lazım. Dünyanın her yerinde bu işin sorumlusu iktidardır. Terörü azdırdılar.

"Binali Bey, sana eskiden Milyon Ali diyordum. Bu işin sorumlusu kim Binali Bey. Havuzun başında değilsin artık, Başbakanlık koltuğundasın. Kim bu işin sorumlusu Binali Bey

"Şehirler silah deposuna döndürülürken kim vardı iktidarda? Benim soracağım soruyu okuması yazması olmayan 4 yaşındaki çocuk bile biliyor. Havuz işlerine meraklıydı, olabilir. Bu terör örgütlerine dokunmayın diye talimatı veren kim? Sakın bunlara dokunmayın diyen kim? Bunun hesabını soracak mısın, yoksa sormayacak mısın? Sorarsan sana düşük profilli başbakan demeyeceğim.

"İki yüz bin kilo bomba yerleştiriliyor. Şehitlerimiz bombalar sonucu hayatını kaybediyor. Neredeydiniz siz. Yeni oturdun başbakanlık koltuğuna. Bu 200 ton nereden çıktı diye, soracak mı? Abisi izin verirse, ki abisinin izin vereceğini de sanmıyorum.

Ağzımızı her açtığımızda dava açıyorlar. Ben de demiştim açmazsanız namertsiniz diye. Ben 'AKP’liler teröre yardım ve yataklık yaptılar' dediğimde kabul ediyorlar. Bütün şehit yakınları sormak zorunda. Hepimiz sormak zorundayız. Sormazsak vatandaş olarak görevimizi yapmamış oluruz.

HAVALİMANI SALDIRISI, IŞİD

Havalimanını bastılar, 45 kişi hayatını kaybetti. 200’ün üstünde yaralı var. Ne yaptık Allah aşkına? Teröre lanet olsun dedik. 45 kişi toprağa verilmedi, bu davul zurna nedir diye sormayacak mısın?

"Bayram öncesi bu olaydan sonra gazeteciler geldiler. Görüşlerimi sordular. Kimseyi eleştirmedim. Parti adı da vermedim. Dedim ki önümüzde uzun süre var. 'IŞİD iyi ki varsın, Allah kurşununu azaltmasın' diyen milletvekili hangi partiden? TIR’larla cihatçılara hangi parti döneminde yardım gitti. IŞİD terör örgütüyle ilgili olarak Bakanlar Kurulu’nda alınan karar var mı? Burada tedavi edebilirsiniz, kimse gelen kişinin kimliğine bakmaz. Sen IŞİD'lileri niye geri gönderiyorsun?

"Hangi savcı bu iddianameyi hazırladı? IŞİD terör örgütünün Türkiye lideri kimdir? Elini kolun sallayarak geziyor. Hangi iktidar bu ayrıcalığı tanıyor. IŞİD terör örgütünün son 1 yılda yaptığı eylemler neydi, siyasi sorumlusu kim? Sayın Binali Yıldırım “Güvenlik zafiyeti yok” diyor, o zaman yönetim zafiyeti mi var?

"Oraya gelmeden önce, bugün cevap vermiş bana. AKP, sadece PKK’ye yardım ve yataklık yapmadı, IŞİD’e de yaptı. Bu soruları sorarken bir gazeteci sordu, AKP’yle IŞİD arasında ideolojik akrabalık var. O nedenle üstüne gidemiyor, kol kanat geriyor. Bakın neden. Biz konuşurken onlar gibi mideden atmıyoruz. İşkembeden atmıyoruz.

"Şu çarpıcı gerçeği ifade ediyor, 'Ürdün, Tunus ve Suudi Arabistan' seviyesine ulaştı deniyor, buradaki militan sayısı. Kimin gözü önünde ulaştı, kim iktidarda. Nisan'dan beri 27 bin Türk selefi gidiyor. Bunların tamamını emniyet biliyor, tamamının telefonu dinleniyor.

"Yarın Türkiye'ye dönebilecek, burada eylem gerçekleştirecek 1000'in üzerinde insan var deniyor.

"IŞİD hakkında hangi savcı iddianame hazırladı. Hangi Bakanlar Kurulu "Türkiye IŞİD'i bir terör örgütüdür" dedi. Böyle bir karar var denebilir, Birleşmiş Milletler kararlarına uyuyorlar. Binali Bey bana cevap vermiş.

"Ben tek cevap veriyorum" diyor, 11 soru sıkar tabii. "DEAŞ'a karşı karar alınırken CHP niye hayır dedi" diyor. Ya abinin yalancı olduğunu biliyoruz zaten, senin bir diploman var ama kim ne olduğunu bilmiyor. Bir karar var arkadaşlar, Suriye'ye savaş açma kararı. Suriye'ye gidecekler, savaş açacaklar.

İçinde ne PKK ne IŞİD hiçbir şey denmiyor. Bugün olsa yine karşı çıkarım. Ben niye askerimi başka ülkeye göndereyim? Ya yalan olur da bu kadar kuyruklusu olmaz. O koltuğun nasıl farkında değilsin, nasıl bu kadar ucuz yalan söylüyorsun? Sen yalan söylemeye utanmıyor musun? Sana bu yanlış bilgileri kim veriyor?

Şimdi ne diyecek Binali Bey? Senden tek isteğim var, bunları affediyorum. Yüreğin yetiyorsa, Başbakanlık koltuğunda oturuyorsan, "geçmişte yapılan hataların da üzerine gideceğim" diyorsan kalk bana cevap ver.

Artık konuşamazsın. "PKK ile savaşalım" demişsin "Evet" demişiz, "Suriye ile savaşalım" demişsiniz, "Hayır" demişiz. Ya bugün olsa yine "Hayır" deriz. Siyasette abartmalar olabilir, ama siyaset yalanı kaldırmaz arkadaşlar. Müslümanım diyen birinin yalan söylemesini bu toplumun değerleri kabul etmez.

"Dış politikada elli sefer söyledik. "Yanlış yapıyorsunuz" dedik. Hatırlarsınız koalisyon görüşmeleri sırasında bize gelmişlerdi. "Bu dış politikanın 180 derece değişmesi lazım" dedik. "Siz böyle dediniz diye koalisyon kurmuyoruz" demişlerdi. Şimdi fırıldak gibi 360 derece döndüler.