Hükümet, yıl içinde çalışanların yıllık çalışmaları karşılığında, işten çıkarılmaları halinde aldıkları kıdem tazminatıfona dönüştürmeyi planlıyor. Kamu kaynaklarından edinilen bilgilere göre, kıdem tazminatı uygulaması bireysel emeklilik fonlarına eklemlenerek, belirli koşullar halinde çalışana ödenecek.

Ekonomi ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, geçen hafta gazetecilerle yaptığı toplantıda, ‘kıdem tazminatını bütünleştirici emeklilik sistemi olarak gördüğünü’ belirterek, “2020 emeklilik sisteminde ciddi bir reform yapma zamanı. Emeklilik sistemindeki reform ihtiyaçtan öte bir zaruret” dedi. 2003'den bu yana sık sık fona dönüştürülmek istenen kıdem tazminatı düzenlemesini ve planlanan düzenlemeyi mercek altına alındı.

KIDEM TAZMİNATI KANUNDA NASIL DÜZENLENİYOR?

Türk İş Hukuku’na ilk olarak 1936 yılında giren düzenleme, genel olarak çalışanlara, işten çıkarılmaları karşılığında ödenen ücret olarak tarif ediliyor. 1971’de kabul edilen 1475 sayılı iş Kanunu’na göre çalışanlara çalıştığı her bir yıl için bir brüt maaş olarak yapılan kıdem tazminatı ödemesi, 2003 yılında değiştirilen yeni İş Kanunu’na göre çeşitli şartlara bağlandı.

Aslı Işık'ın DW Türkçe'de yer alan haberine göre halen yürürlükte olan çalışan ve işveren arasındaki ilişkileri düzenleyen İş Kanunu'na göre işveren bir yıldan fazla süreyle istihdam ettiği çalışanını işten atması halinde, her bir yıl için bir aylık (30 günlük) brüt ücret ödemek zorunda. Kıdem hakkına ilişkin istisnai durumlar da bu kanunda düzenleniyor. Buna göre kadınların evlendikten bir yıl sonra istifası ve erkeklerin askerlik görevi nedeniyle istifa halinde, kıdem tazminatı ödeniyor. Ayrıca İş Kanunu'nda ‘haklı fesih’ olarak belirtilen şartlarda işçinin kendi isteğiyle işyerinden ayrılması halinde de, kıdem tazminatı hakkı doğuyor.

TARAFLAR NASIL BAKIYOR?

Kıdem tazminatının içeriği ve tanımı son yıllarda tartışmalı hale geldi. İşverenler kıdem tazminatı hakkını ‘işgücü maliyeti', işçi sendikaları ve iş hukuku hocaları ‘çalışılıp hak edilmiş ve ödemesi geriye bırakılmış ücret' ve sosyal bir olgu olarak görüyor. İstanbul Üniversitesi Çalışma ve Endüstri İlişkileri öğretim üyesi Prof. Sayım Yorgun, kıdem tazminatının içeriğinin değiştirilmeye çalışıldığını belirterek, “Şartlarını farklı nedenlere bağlamaya çalışıyorlar. Fona dönüştürmek kıdemi özünden koparmaktır” diyor.

Yorgun, “Kıdem tazminatı hem işçinin hem işverenin güvencesidir. İşçi, bu hak olmasa 1 Lira fazla veren işyerini hemen tespit ederek, işinden ayrılır. Çalışan kolayca tazminat hakkı için kolayca işyerinden ayrılamıyor. İşveren için de işçiyi çalıştırmanın güvencesidir. Bunun farkında değiller” diye konuştu.

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu'nun (TİSK) 26. Genel Kurulu’na sunulan çalışma raporunda, ‘işletmelerin önemli sorunlarından biri’ olarak tanımlanan kıdem tazminatı için “Kıdem tazminatı işyerleri açısından önemli bir mali yük olup, uluslararası rekabet gücünü zayıflatmaktadır” deniyor. Raporda ayrıca, kıdem tazminatının mevcut yapısının işgücü piyasasının esnekliğini kısıtlayarak, uluslararası yatırımları engellediği görüşü dile getiriliyor.

HÜKÜMET KIDEM TAZMİNATI İÇİN NE PLANLIYOR?

İktidar, 2003 yılından bu yana kıdem tazminatı uygulamasını dönüştürmek için defalarca girişimde bulundu. Fon kurulmasına ilişkin düzenleme işçi temsilcilerinin itirazı nedeniyle yasalaşamadı. Son olarak temmuzda yapılan toplantıda Cumhurbaşkanı’nın ‘tarafları uzlaştırın’ talimatı verdiği belirtildi. Kıdem ile ilgili yapılacak yeni düzenleme özel sektörde çalışan kayıtlı 15 milyon çalışanı doğrudan ilgilendiriyor.

Hükümetin, kıdeme ilişkin düzenlemelerinin ipuçları 11. Kalkınma Planı, Yeni Ekonomik Program (YEP) ve IMF'nin 4. Konsültasyon Raporu'nda yer alıyor.

Albayrak’ın "Kıdem tazminatını bütünleştirici emeklilik sistemi olarak görüyorum” diyerek üstü kapalı ifade ettiği kavram, uzmanlara göre çalışma hayatı literatüründe yer almıyor ancak 11. Kalkınma Planı’nda şu cümlelerle geçiyor:

“Bireysel emeklilik sistemi kalış süresi ve fon tutarını artıracak şekilde yeniden düzenlenecek. Bireysel hesaplara dayalı kurulacak kıdem tazminatı fonu ile entegre edilecektir. Kıdem tazminatı reformu gerçekleştirilecektir.”

Kamu kaynaklarından alınan bilgiye göre, yeni kıdem tazminatı uygulamasında tıpkı İşsizlik Sigorta Fonu'nda olduğu gibi işverenler çalıştırdıkları işçiler adına bireysel fona bir tutar yatıracaklar. İşçilerin kıdem ücretini tamamlamak için devlet de fona katkı yapacak. Fonda biriken kaynak, işçiye işten çıkarıldığında değil, emeklilik, ağır hastalık ya da konut alımı gibi belirli koşullarda ödenecek. Bir anlamda, çalışanın işini kaybetmesi karşılığında aldığı kıdem tazminatı, emeklilik ikramiyesine dönüşecek. 

Kaynaklar, kıdem tazminatının fona dönüştürüleceği yönünde taahhütler olduğunu vurgularken, IMF’nin 4. Konsültasyon Raporu'nun reformlar başlığı altında, ‘kayıtlı işverene yük oluşturan ve esnek çalışmayı engelleyen kıdem tazminatı konusunda reform önerisi’ yer alıyor.

FON, KAYNAK İHTİYACI İÇİN Mİ KULLANACAK?

Türkiye’nin ekonomik krizlerle dolu yakın tarihinde, işletmelerin mali zorluğa düştüğü her durumda ilk olarak kıdem tazminatı uygulaması gündeme getirildi. Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler, 1999 ve 2008 krizlerinde, kıdem ve ihbar tazminatlarını ödeyemediler. Bu nedenle işverenler, kıdem tazminatının işten atılma halinde değil, emeklilik halinde verilmesini gündeme getirdiler. Kaynaklar, zamana yayılacak ve fonda birikecek kesintilerin hükümet tarafından sermaye piyasalarına kaynak aktarımı olarak kullanılabileceğini söylüyor. Fonda birikecek olan paranın mevcut İşsizlik Sigortası Fonu’ndaki kaynağın en az üç katı civarında olacağı ve hükümetin elinde muazzam bir kaynak olacağı belirtildi.

Planlanan düzenlemenin Güney Kore’de uygulandığını belirten Selüloz-İş Sendikası avukatı Dr. Murat Özveri, Güney Kore modeline göre sistemde kıdem tazminatı alabilmek için emekli olmak, ağır bir hastalık, konut kredisi gibi koşulların olduğunu kaydediyor. "İnsanlar özel emeklilik sistemine para yatırmadıkları için devlet kanun zoruyla insanların elinden kıdem tazminatını alacak, fona yatıracak” diyen Özveri, "Emekli olunca kıdem tazminatı kadar emekli ikramiyesi alacak” şeklinde konuşuyor.

Devletin kaynağa ihtiyacı olduğunu söyleyen Özveri, “Bu parayı piyasaya aktaracaklar, bir süre de bu parayla piyasayı fonlayacaklar” diyor.

Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Aziz Çelik ise, "hükümetin bakış açısının daha çok ‘ekonominin kaynak ihtiyacını nasıl çözeriz?’ şeklinde olduğunu” söyledi.

KESİNTİ NE KADAR OLACAK?

Uzmanlar, mevcut kıdem tazminatı tutarını yakalayabilmek için fona yapılacak kesinti oranın yüzde 8 olması gerektiğini belirtiyor. Ancak işverenler bu oranı yüksek buluyor.

Doç. Çelik, “En az on yıldır AKP bu konuyu gündeme getiriyor. Fon olduğunda, şu anki miktarda kıdem tazminatının korunabilmesi için kabaca yüzde 8’lik kesinti lazım. İşverenler de buna karşı çıkıyor. Gelecekte ödeyeceği bir ücreti şu anda ödemek istemiyor” diye konuşuyor. İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Yorgun ise, kıdem tazminatının fona dönüşmesini, işçisinin kıdemini ödemeyen işverenin de istemediğini belirterek, “Direncin büyük kısmı kurumsallaşmamış işverenden geliyor. Bugüne kadar böyle bir gideri yok. Fon sistemine girildiğinde her ay ödemek zorunda kalacak. Yıllar içinde ödeyeceği miktarı çalıştığı işçi sayısına göre ödeyecek” diyor.

Kaynak: DW Türkçe