DİSK’in ardından KESK’e yönelik “28 Şubat’ı destekledi” yönündeki açıklamalara belgeli yanıtlar geldi. 10 Mart 1997 tarihli KESK, TDB, TEB, TMMOB ve TTB’nin ortak açıklamasında, “Biz siyasal islama karşı darbeyi değil, demokrasiyi savunuyoruz. Çözüm darbelerde değil demokrasidedir” ifadelerinin yer aldığı görüldü.

 

KESK Yürütme Kurulu, 28 Şubat tartışmalarında bazı basın yayın organlarında “darbe yanlısı” şeklindeki ithamlara belgelerle yanıt verdi. KESK’ten konuya ilişkin yapılan açıklamada, “Son günlerde 28 Şubat tartışmalarına ilişkin yazılı ve görsel medyada yapılan değerlendirmelerin bazılarına KESK’in adını karıştırarak hadlerini aşanların mesnetsiz açıklamaları karşısında suskun kalmamızı beklemeye de kimsenin hakkı yoktur” denildi.

 

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “KESK, sonradan ‘gömlek değiştirmekten’ gurur duyanların aksine ne 28 Şubat muhtırası sürecinde, ne öncesinde ne de sonrasında yönünü esen rüzgârlara göre tayin etmemiş, ‘dün dündür bugün de bugün pragmatizmine’ kapılmadığı gibi postal yalayıcılığına da soyunmamıştır. O dönem özellikle Kurucu Genel Başkanımız Sayın Siyami Erdem’in kamuoyuna yaptığı açıklamalar başta olmak üzere KESK adına yapılan tüm açıklamalar hala hafızlarda ve arşivlerdeyken, KESK’i 28 Şubat darbesini destekleyen yapılardan birisi olarak göstermeye çalışmak öncelikle halkın toplumsal belleğini yok saymaktır. KESK, demokrasiden hak ve özgürlüklerin genişletilmesi mücadelesinde her zaman taraf olmuştur.”

 

“28 Şubat’ta yapılan MGK toplantısı sonucunda hükümete tavsiye diye sunulan önerilerin gerçekte bir muhtıra olduğunu tüm açıklığıyla ifade edenlerin başında KESK’in yer aldığını unutturabilir misiniz?” diye soran KESK, “Darbe karşıtlığı adına AKP’ye payanda olanlar, önce kendilerini gözden geçirmeli, KESK’i bu tür temelsiz ithamlarla suçlayarak nasıl bir sürecin parçası olduklarının artık farkına varmalıdırlar” denildi.

 

BELGELERLE YANIT

6 Mart 1997 tarihli KESK Kurucu Genel Başkanı Siyami Erdem’in basın açıklamasında şu ifadelerin yer aldığı görülüyor: “… Siyasal islamdan duyulan kaygı darbe istemlerine karşı sessiz kalınması şekline bürünebilir. Oysa emekçiler bilmelidir ki her ne gerekçe ile yapılırsa yapılsın, darbelerin asıl hedefi emekçilerdir ve asker postalları altında ezilecek olan emekçilerdir. Emekçiler ne darbe ne şeriat demokratik devlet talebini öne çıkarmalıdır.

 

Toplumda yaratılmaya çalışılan laik anti laik çelişkisini. Ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlarımızı demokrasiyi gerçekleştirerek aşmak gerekiyor. … Emekçiler darbe mi şeriat mı başka bir deyişle kırk satır mı kırk katır mı ikileminde kalmamalıdır. Siyasal islama karşı darbeyi değil demokrasiyi savunmalıdır. Çözüm darbelerde değil demokrasidedir. Bizim talebimiz şeriatında darbelerinde yok edileceği ekonomik ve siyasal alanda evrensel insan hak ve özgürlükleriyle donatılmış hukuk devletinin gerçekleşmesidir."

 

10 MART 1997: HAKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ MGK’NINDIR

KESK, TDB, TEB, TMMOB ve TTB tarafından 10 Mart 1997 tarihli ortak açıklamada da benzer ifadeler yer alıyor.

Siyasal İslama karşı duyulan kaygıyla darbenin meşrulaştırılmaya çalışıldığı kaydedilen ortak açıklamada, darbe mi şeriat mı ikileminin ise sahte olduğu vurgulanıyor. 28 Şubat’ın muhtıra olarak tanımlandığı bildiride şu ifadeleri dikkat çekiyor: “MGK’nın 28 Şubat toplantısında sonra yayınlanan bildiri açık bir muhtıradır. Bu muhtıra bir kez daha göstermiştir ki; MGK hükümete tavsiye bulunan bir organ değil, Meclisin ve hükümetin üzerinde bir organdır. Tavsiye adıyla dikte ettirilen siyasal erkin kimde olduğunu açıkça göstermiştir. ‘Tavsiyelerin’ uygulanmaması söz konusu olursa hükümetin istifa etmesi gerektiği belirlemesi MGK kararlarının hiç de tavsiye olmadığını göstermiştir. Bu gelişmeyle ‘Hakimiyetin kayıtsız şartsız milletin değil MGK’nın' olduğu tescil edilmiştir.”

 

Açıklamada “Biz siyasal İslama karşı darbeyi değil demokrasiyi savunuyoruz. Çözüm darbelerde değil demokrasidedir” ifadesi görülüyor.

 

ANKARA/EmekDunyasi.Net