Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı vekilliğinin KESK'e bağlı sendikaların üye ve yöneticileri hakkında, "terör örgütü üyesi olmak" suçlamasıyla hazırladığı, sendikal faaliyetlerin suç olarak gösterildiği iddianamenin kabulüne yönelik açıklamaya, KESK'ten yanıt geldi.

12 Şubat`ta kabul edilen iddianameye yönelik açıklama metni, KESK Genel Başkanı Lami Özgen tarafından paylaşıldı.

'İDDİANAME BÜYÜK BİR ÖFKEYLE HAZIRLANMIŞ'

Açıklamada, yönetici ve üyelerin, 25 Haziran 2012 günü gözaltına alındıkları hatırlatılarak, hazırlanan iddianamenin bu kadar süre geciktirilmesiyle 8 ay haksız yere tutukluluk süresi eleştirilirken, iddianamenin de 'hiçbir hukuk ilkesiyle bağdaştırılamayacak biçimde, büyük bir öfkeyle hazırlandığı ve böylece nesnellikten uzaklaşıldığı' belirtildi.

KESK açıklamasında, "ithamlar ve esas hakkındaki mütalaa ile talep edilebilecek isteklerin yer alması, öfke dışında, başka biçimde açıklanamaz," denildi.

İddia makamının kendisini mahkemenin yerine koyduğunu ve hüküm kurduğunu söyleyen KESK, masumiyet karinesinin yok sayıldığını belirtti.

Tutuklu 28 KESK üyesinin dışındaki 44 kişinin hepsinin görevlerinin başında olduğunu söyleyen KESK, "Yönetici ve üyelerimizi kaçma şüphesi varmış gibi suçlayıp tutuklanmalarını istemek, önyargının bir başka örneğidir," açıklamasında bulundu.  

'BIRAKINIZ SİLAHI, ELMA SOYMAK İÇİN ÇAKI BİLE TAŞIMAYAN ARKADAŞLARIMIZ...'

KESK, devamla şu açıklamayı yaptı:

"İddia makamı, sendika üye ve yöneticilerine yönelik ciddi ve haksız ithamlarda bulunmuştur. Yaşamları boyunca hiçbir şiddet eylemine karışmamış, bırakınız silahı, elma soymak için bile çakı taşımayan arkadaşlarımız, terör eylemcileri olarak yansıtılmıştır. İddianamenin sonuç bölümünde yer alan 'Ülkemizde binlerce kez gerçekleşen terör eylemlerinin, kendilerini siyasi düşünce suçlusu gibi göstermeye çalışan kişilerin yardımıyla veya bizzat bu kişilerce işlenmiş olması (G. Antep`te 8 sivilin şehit edildiği bombalı saldırıda KCK üyesi bir Devlet memuru)' biçimindeki değerlendirmenin İçişleri eski Bakanı İdris Naim Şahin` in 'tualle, resimle ve fırçayla terör yapıldığı' biçimindeki özlü yaklaşımıyla olan benzerliğini kamuoyunun takdirine bırakıyoruz."

'HEPİMİZ, HER YERDE İZLENİYORUZ'

"Hepimiz, her yerde, gece ve gündüz izleniyoruz," diyen KESK, "Dinleme ve izlemelerden çıkarılan tek sonuç, arkadaşlarımızın, kişisel ve grup olarak düşüncelerinin mahkûm edilmek istenmesidir. 1144 sayfadan oluşan iddianamenin neredeyse tamamı, sendikacıların katıldıkları toplantılarda dile getirdikleri iddia edilen konuşmalardan oluşmaktadır. Bunların ne kadarının gerçeği yansıttığını da elbette CD kayıtlarını inceledikten sonra değerlendireceğiz," ifadesini kullandı.

Açıklama devamla şöyle:

'DEMEP-KCK BAĞI' İDDİALARINA YANIT

"İddianamede DEMEP adlı sendikal oluşum ile KCK arasında organik bağı gösteren somut hiçbir kanıt olmadığı ve gösterilmediği halde, savcılık kanaati uyarınca böyle bir ilişki varmış gibi davranılmış, arkadaşlarımızın yasa dışı silahlı örgüt üyeliğinden cezalandırılması istenmiştir."

'KÜRT SİYASAL HAREKETİ İÇERİSİNDEKİ KAVRAMLARI KULLANMAK YASA DIŞI SAYILIYOR'

"Savcılığın iddianamedeki mantığına göre Kürt siyasal hareketi içerisinde konuşulan çeşitli kelimeleri ve kavramları kullanmak yasa dışı örgüt üyeliği için yeterli kabul edilmiştir. Böylece yönetici ve üyelerimiz düşüncelerini ifade etmeleri nedeniyle yasa dışı örgüt üyeliğinden suçlanmıştır. Kürt sendikacıların Kürt sorununa duyarlı olması, Kürt siyasal hareketinin kullandığı kelime ve kavramları kullanmaları suçlama konusu yapılamaz."

'BU İDDİANAMEDE HEDEF SENDİKACILAR OLMUŞTUR'

"Şayet bu mantık geçerli kabul edilirse, en azından BDP`ye oy veren 3 milyon seçmenin tamamının yasa dışı silahlı örgüt üyeliğinden yargılanması gerekmektedir. Bu durum başlı başına bir hukuksuzluktur. Bu iddianame mantığıyla, şiddete başvurmayan ve yasal sınırlar içinde mücadele yürütmek isteyen Kürtler nerede olursa olsun mahkûm edilmek istenmektedir.

Bu iddianamede hedef sendikacılar olmuştur. Başka iddianamelerde de Kürt siyasetçiler, avukatlar, gazeteciler, öğrenciler hedef olarak seçilmiştir."

'HER ŞEY KCK ADLI YAPILANMAYLA İLİŞKİLİNDERİLİYOR, SENDİKAL MÜCADELE YOK SAYILIYOR'

"İddianamede Kürt emekçilerin KESK ve KESK`e bağlı sendikalarda sendikal faaliyetlerde bulunmaları maksatlıymış gibi gösterilmiş, 'yuvalanma' gibi hakaret içeren terimler kullanılmış, yasa dışı örgütle bağlantı kurulmaya çalışılmıştır," denilen KESK açıklamasında, şu noktaya dikkat çekildi:  

"Bilindiği gibi Türkiye`de kamu emekçilerinin sendikal örgütlenmesi 1989 yılında başlamış ve KESK öncülüğünde devam etmiştir. Kamu emekçileri sendikal hareketi içerisinde Kürt emekçilerin en başından beri ve kendi kimlikleriyle yer alması bilinen bir gerçektir. KCK isimli yapılanma olmadan 15 yıl önce başlayan sendikal mücadele içerisindeki Kürt emekçilerin yerinin inkâr edilip, her şeyin KCK örgütlenmesi altına alınması sendikal mücadelemizin yok sayılması anlamına gelmektedir. Bu ülkede Kürt emekçileri de emek mücadelesi yürütmektedir. Mücadele içerisinde hak ettikleri sendikal görevleri de üstlenmeleri kadar doğal bir durum olamaz. KESK`in mücadele tarihinde hiç kimse kimliğinden dolayı ayrımcılığa uğramamış, ötekileştirilmemiştir. Savcılığın bu yaklaşımı ayrımcı ve ötekileştirici bir tutumdur. Kürtlerin emek mücadelesindeki yerlerinin ısrarla görülmek istenmemesi tipik bir ayrımcılık örneğidir."

'GREVLERE KATILIM YASADIŞI ÖRGÜTSEL FAALİYET SAYILMIŞTIR'

"Arkadaşlarımızın; 8 Ekim 2011 tarihinde "Eşit, Özgür, Demokratik bir Ülkede İnsanca Yaşam" başlıklı izinli mitingimize, 13 Şubat 2012 günü gözaltına alınarak tutuklanan kadın yönetici ve üyelerimizi desteklemek amacıyla gerçekleştirilen etkinliklere katılmaları, 4688 sayılı yasada yapılan tadilata karşı aldığımız tutum, kamuoyu tarafından 4+4+4 olarak bilinen eğitim yasasına yönelik yaptığımız eylem ve söylemler, 21 Aralık ve 23 Mayıs tarihinde yüz binlerce kamu emekçisinin katıldığı Grevlere katılmaları yasadışı örgütsel faaliyet olarak nitelendirilmiştir."

'MÜCADELE KARARLILIKLA SÜRDÜRÜLECEKTİR'

Son olarak açıklamada, operasyonlara rağmen, insanca bir yaşam ve demokratik  ülke mücadelesi kararlılıkla sürdürülecektir denildi. (Demokrat Haber)