Hürriyet'in haberine göre,  ses kaydı, kamuoyunun yakından bildiği ve çok sayıda şehidin verildiği bazı baskınlarla ilgili değerlendirmeleri yansıtıyor. Koşaner’in söyledikleri özetle şöyle:

Kontrolsüz mayın döşedik

Huduttakinin bile işareti yoktur. Adam gidiyor basıyor bilmem ne yapıyor. Haberimiz yoktu ekip gönderdik. Ankara’dan da geldiler. Sırayla bitirdiler. Bilmiyorum bitti mi daha devam ediyor mu? Bunlar çok tehlikeli şeyler, bunları kim döşemiş, biz. Şimdi ben desem ki yetkililere ‘Yav bizimkiler mayın döşemişlerdi. 10 -20 sene evvel. Başıboş bırakıp gitmişler.’ Ne derler. Döşerken aklınız neredeydi derler. Maalesef döşeyen yine biziz değil mi?

Emir komuta birliği bazen yok

Bizi sıkıntaya sokan konulardan bir tanesi emir komuta birliğini bazen sağlayamıyoruz. Nerede bir operasyon, bir harekât, bir baskın vs ne varsa sorumlusu mutlaka bir komutanlık olacak. O bölgenin sorumlusu. İHA’dan (insansız hava aracı) görüntü almak gibi büyük bir nimet var. Olayın olduğu yere süratle bir İHA’yı getirip ekrandan adım adım görebiliyoruz öyle mi? Görebiliyoruz. İHA’dan görüntü gören komutan mutlaka operasyona müdahale edip, sevk idare etmeli. Neden bunu söylüyorum önümüzde örneği var. Bir daha o hataya düşmeyelim. İşte bu Hantepe mantepe olayında operasyon yapan komutan daha doğrusu sorumlu komutan Birinci Tugay Komanda Tugay Komutanı idi ve kendisi arazideydi. Ama ekrana bakan komutanlık civardaki komutanlığımız ona müdahale yetkisi yoktu. Böylece bir koordinesizlik oldu zamanında müdahale edemedik.

Tim komutanım mevziden kaçarsa

İkinci önemli konu arkadaşlar. Küçük birlik seviyesinde sevk ve idarede çok zayıfız. Jandarma, JÖH’ü filan ayrı tutuyorum. Onlar hakikaten çok tecrübeli profesyonel olmuşlar artık. Sözüm onlara pek değil, daha ziyade bizimkilere. Küçük bir birlik seviyesindeki tim komutanı, kol komutanı eğer o adamına sahip olup da sevk idare edemezse, iş buradan kopar. Hani derler ya bir nal bir at kurtarır. Bir at bir ordu kurtarır, süvari kurtarır süvari bilmem neyi kurtarır. Neticede memleket kurtulur. İşte biz o nal, o nal bizim komando kolumuz. Komando timimiz her neyse motorlu kolumuz orada eğer sağlam duramazsa tutamazsak birliğimizi görevinin başında gerisi çorap söküğü gibi gider.
 
Niye bunu söylüyorum. Benim tim komutanım, unsur komutanı diye koyduğum arkadaşım önce mevzide silahını bırakıp da kaçarsa biz bu işi yürütemeyiz. Biz bu eğitimi yapmamışız yetiştirememişiz demektir. Rütbesi de var kolunda, o orada silahını bırakıp da mevzisini kaçarsa tabii ki mevzimiz çöker, tabii ki zayiat veririz. 2 tane adam geliyor karşıdan. 30 kişiyi kaçırıyor geri gidiyoruz yav rezalet. Olacak şey değil. Neden, sevk idare edemediğimiz için timimizi.
 
Tim komutanı ve unsur komutanı her ikisi de kendi personelinin göreceği yerde bulunur. Sesle varsa telsiziyle timinin adamlarını tek tek sevk idare eder. Zamanı geldiği zaman da ateş açtırır yerinden kıpırdama der, kaçma der, ben burdayım der. Sevk idare eder. Öyle oluyor mu, nadiren böyle oluyor. Çoğu yerde çat pat dediğin zaman o oraya bu buraya, birkaç gözü kara arkadaş dayanıyor.

Kendi erimizi alnından vurduk

Lider pozisyonunda olanlar piyasada yoklar. En acısı da silahını da bırakıp gidenler. Roj TV silahın numarasını da beraber gösteriyor. Ben olsam o rütbelinin yerine insan içine çıkmam. Ama utanmıyor adam. Bunlarla iş yapamayız. Yoksa canı sıkılan çeker gider. Ondan sonra mevzimize de girilir, bir sürü de şehit veririz. Artık herşey milletin önünde açık arkadaşlar. Bakın yine örnek dilimin ucuna geliyor söylemek istemiyorum. Böyle timi mimi sahip olmazsa, orada bir tane karaltı görür tak diye ateş eder. Başlar sesi duyan herkes ateş eder basıldık diye. Arkadaşımızı, bir erimizi alnından vururuz. Vurduk mu, haberiniz var mı, var değil mi?

Olayı takip ediyorsunuz. Herkesin cebinde artık telsiz var, eskisi gibi de değil. Bak ben ateş ediyorum. Herkes sussun diyeceksin. Herkes duyacak, kimse birşey yapmayacak. Bir kişi edecek bunu gayet kolay yapmak ama eğitimle bunu yaparsanız olur. Bırakırsanız keyfine adam ateş et der. Vay basıldık diye herkes silaha sarılır. Bir masum erimizi alnından pat diye vururuz. Kabahatli biziz.

Karakollar hatalı Hantepe de öyle

Arkadaşlar bir üssü, bir tepeyi, bir kritik araziyi korurken esas mevzi kazıp gömülmektir. Tabii kayalık sert yerlerdeyiz ve tabii kazıp gömülmek mümkün olmuyor çoğu zaman. Ne yapıyoruz o zaman? Kum torbası bol. Kum torbasını üst üste koya koya kulübemsi karakolların etrafında nöbet kulübesi gibi böyle kulübeler meydana getiriyoruz. Bir de delik açıyoruz önünde buradan gelecekler bakacağız diye. Böyle bir koca hedef oluyor. Arkadaşlar karanlıkta gece görüş aleti olmasa bile ben RPG-7 ile 200 metreden onu tak diye vururum. Bak bu yaşımda vururum. İsterseniz deneyelim. Böyle kulübe yapıyorsunuz ona mevzi diyor bazıları. Mevziye girdik deyince o kulübenin içine giriyorlar. Ondan sonra ilk rokette orası vuruluyor. Öyle oldu değil mi Hantepe’de. Üsteğmenimiz de orada gitti. Koşuştular hepsi peşinden mevziye giriyoruz diye. Ondan sonra roket de oraya geldi. Öyle mevzi mi olur? Nerede görülmüş şey.

Halimiz tam bir kepazelik

Çatışmaya gireceğimiz için ateş mevzii lazım. İşte Hantepe’de İHA’nın görüntüsünde bile belli. Koştular içine girdiler değil mi? Seyreden var mı? Vardır herhalde. Adam da geldi el bombasını üzerlerine atıyor, şey atar gibi. Tam bir kepazelik halimiz. Neden işte lider yok ortalıkta. Lider yok bu hale geldik. Bakın bunları söylememe gerek bile yok. Hepimiz askeriz bunun için komutanız ya. Çok zayıfız bu konuda.