Zeynep Kuray / ANF

Ergenekon davasında ceza yiyen generallerin sadece darbe teşebbüsünden yargılanmasına bir tepki de TMMB Susurluk Komisyonu eski üyesi Fikri Sağlar'dan geldi. ANF’ye konuşan Sağlar, Veli Küçük ve ceza alan diğer rütbelilerin failli meçhul cinayete ve suça karıştığını hatırlatarak,  failli meçhul cinayetler görmezden gelindiği takdirde darbelerin meşruiyet kazanacağına dikkat çekti. Derin devletle hesaplaşma adı altında ortaya çıkan Ergenekon davasının Başbakan Erdoğan’ın kendi rövanşist meselesine dönüştüğünü belirten Sağlar, Erdoğan’ın bu davayla eski derin devleti tasfiye edip, kendi derin devletini yaratma fırsatına dönüştürdüğünü vurguladı.

Ergenekon davasında ceza alan Generallerin sadece darbe teşebbüsünden değil  yaptıkları failli meçhul cinayetler ve insanlık suçlarından da cezalandırılması gerektiğinin altını çizen Fikri Sağlar, özelikle Susurluk’ta adı geçen Veli Küçük ve onun gibi birçok rütbelinin işledikleri insanlık suçlarının yine yok sayıldığını vurguladı. Türkiye’nin failli meçhul cinayetlerle mutlaka yüzleşmesi ve hesaplaşması gerektiğini vurgulayan Sağlar, Türkiye’de 17.500’ü aşkın failli meçhul cinayet olduğunu ve bu cinayetlerin failleri görmezden gelindiği takdirde, darbelerin meşru bir zemin kazanacağına dikkat çekti.  Toplumun bu konuda ki kutuplaşmasına da değinen Sağlar, “İnsana ve zamana değer vermeyen bir toplumun darbecilerin insanlık suçuna da önem vermediği açıkça görülüyor. Bu şekilde arzu edilen insan haklarına ve özgürlüklere ulaşılamaz” diye konuştu.

‘TUNCAY CEZALANDIRILIRKEN, VELİ AKLANIYOR’

Burada esas kritik noktanın darbe teşebbüsünde bulunanlar ve darbe teşebbüsüne girmeyeceği düşünülen gazetecilerin aynı kefede değerlendirilmesi olduğunu belirten Sağlar, “Veli Küçük ile Tuncay Özkan’ın aynı müebbet cezasına çarptırılması çok düşündürücü. Veli Küçük’ü Susurluk’tan ve devamından biliyoruz ancak Tuncay Özkan’ın, Veli Küçük gibi işlediği suçları var mıdır? Gördüğüm kadarıyla mahkeme bu hususu açıklayamıyor. O zaman vicdanlarda ikisini yan yana getirmek aslında Tuncay‘ı cezalandırırken, Veli’yi de aklamak demek” dedi.

‘DAVA ERDOĞAN’IN KENDİ DERİN DEVLETİNİ YARATMA BAHANESİ’

“1000 operasyon yaptık, 4 bin kişi öldürdük“ diye övünenlerin iki yıl yatıp çıktığını hatırlatan Sağlar,  “Ergenekon davasında zaten bu gibi şahısların yargılanması davayı meşrulaştırdı. Ancak daha sonra Başbakan Erdoğan’ın rövanşist bir tavır ile sadece kendisine karşı olanlara açtığı bir dava şekline dönüştü. Aslında bu dava Erdoğan’ın kendi derin devletini yaratmak doğrultusunda bir bahaneydi. Ama kendi derin devleti eski derin devletle çatışınca konu başka bir noktaya vardı” diye konuştu.

Demokrasiler için derin devletleri tasfiye etmenin bir zorunluluk olduğunu vurgulayan Sağlar, sözlerini şöyle sürdürdü:  “Ancak burada demokrasiden söz edip derin devleti tasfiye ederken, yeniden bir derin devlet yaratmak, sonunda yaratmak isteyenleri de alır götürür. Bugün de bu dava açısından tam da yapılmak istenilen eskisini tasfiye edip kendi derin devletini yaratmaktır. Cambaza bak anlayışıyla Ergenekon, Balyoz ve Odatv’lerle bütün gündemin çalındığını, gündemin üzerine bir şal örtülüyor. Bu şekilde herkes Ergenekon gibi davalara odaklanırken, AKP hükümeti her yeri peşkeş çekiyor.  Böylelikle baskı artıyor ve demokrasiden tekrar geriye dönüş başlıyor.”