Şivan Perwer ve Mesut Barzani ile görüşen HAK-PAR Genel Başkanı Kemal Burkay, yaşanan süreç hakkında açıklamalar yaptı.

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'nin yanına sanatçı Şivan Perwer'i de alarak cumartesi günü Başbakan Erdoğan'la birlikte Diyarbakır'a gitmesi hem Türkiye hem de Irak'taki Kürtler arasında heyecana yol açtı.

Barzani ve Perwer'le Diyarbakır'da bir araya gelen HAK-PAR Genel Başkanı Kemal Burkay, Akşam gazetesinden Şenay Yıldız'a açıklamalarda bulundu.

Burkay yaşanan süreçle ilgili olarak "Diyarbakır buluşması ile Kürtlerle devlet arasındaki buzların erimesi sürecine şahit olduk. Karşılıklı daha iyi duyguların oluşması hem Türkler hem de Kürtler bakımından bir zihniyet değişimi anlamına geliyor" dedi.

Burkay'ın açıklamalarından satırbaşları;

- Mesud Barzani'nin Başbakan Erdoğan'la beraber Diyarbakır'da yaptığı açıklamaları nasıl yorumladınız?


Kendisi çözüm ve barış sürecine başından beri destek verdiği için söyledikleri sürpriz değildi, gayet olumlu buldum verdiği mesajları.

"KANDİL'DEKİLER DE BU ATMOSFERİ GÖZ ÖNÜNE ALSIN"

- Çözüm sürecine ilişkin verdiği mesajlar Kandil üzerinde nasıl etki yapar?


Kandil'le ters düşmesi için bir neden yok eğer onların da istediği çözümse, sorunların diyalog yoluyla çözümü ise gerçekten... Bu ziyaret Kürt halkının barış sürecine destek verdiğini ve barışçıl yöntemlerle çözümden yana olduğunu gösterdi. Kandil'dekiler de bu atmosferi göz önüne almalılar.

CESUR PROJELER GEREK

- Kürsüde verilen mesajlar ve fotoğraflara bakınca "Bölgede Barzani-Erdoğan ittifakı kuruluyor" değerlendirmeleri yapılmaya başlandı. Öyle mi?


Bir dereceye kadar. Böyle diyorum, çünkü çözüm süreci ve barış atılacak adımlara bağlı. Barzani ile dayanışma, ekonomik ilişkilerin gelişmesi önemli ama tabii Türkiye'deki Kürt sorunu çözmek için tek başına yeterli değil. Beklendiği gibi demokratik bir anayasa yapılamaz, Kürtlerin temel hakları tanımazsa kamuoyuna verilen iyi niyetli ifadelerin tek başına anlamı olmaz. Devletin, hükümetin Kürt sorunun çözümü konusunda attığı adımlar yeterli değil. Bu konuda cesur projelere ihtiyaç var.

"DAĞDAN İNMELER OLMADIKÇA KÜRT SORUNU ÇÖZÜLMEZ"

- Gerçi Başbakan "Dağdan inişler olacak, cezaevleri boşalacak" diye önemli bir çıkış da yaptı konuşmasında...


Evet, bu çözüm süreciyle beraber olacak. Bu olmadığı zaman Kürt sorunu çözülmüş olmaz. PKK tümden silah bıraksa da, yurt dışındakiler dönse de, içeridekiler çıksa da Kürtlerin temel haklarının tanınması önemli. Bence Türkiye bu noktaya geldi. Türkiye eskiden Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ni tanıyabilir miydi? Düşünün ki Irak'ın resmen federal Kürdistan diye tanıdığı bölgeyi Türkiye tanımıyor! Eskiden Kuzey Irak deyip duruyorduk, Erdoğan şimdi adıyla hitap ediyor. Bu Türkiye'nin resmi tavrının değiştiğine işaret ediyor. Ama tüm bunlar çok önemli bir düğümün çözülmesiyle tamamlanır, o da Kürtlerin temel haklarının tanınması, demokratik bir anayasa yapılması, âdem-i merkeziyetçi bir sisteme geçilmesi ve anadilde eğitim. Bu adımlar da atıldığı zaman gerçek anlamda bir Kürt-Türk barışı yaşanır.

DEVLETLE BUZLAR EDİYOR

- Tanımladığınız bu barışa yaklaşıyoruz diye hissediyor musunuz peki?


Olumlu buluyorum. Çünkü öyle şeyler oluyor ki, artık bundan dönmek zordur. Bence bu son Diyarbakır buluşması ile Kürtlerle devlet arasındaki buzların erimesi sürecine şahitlik ediyoruz. Karşılıklı daha iyi duyguların oluşması her iki taraf bakımından da zihniyet değişimi anlamına geliyor. Bu zihniyet değişimi olmadan barış zaten mümkün olmaz. Yani giderek ortak bir dil oluşuyor, bir tarafta devleti temsil eden Başbakan, bir yanda Kürdistan Yönetimi'nin Başkanı, Şivan Perwer-Leyla Zana gibi önemli figürlerin protokole girmesi, Kürdistan ifadesinin kullanılması Kürtlerle devlet arasındaki buzların erimesi bakımından önemli ama her şey olup bitmiş gibi de bakmamak lazım. Daha barış için atılacak az önce saydığım pek çok adım var.

BARZANİ ÇOCUK DEĞİL

- Öcalan'ın çözüm süreciyle ilgili son açıklaması "Sırat köprüsündeyiz" şeklinde. PKK ile KDP arasındaki bölgesel gerilimlerin hemen ardından Barzani'nin Diyarbakır'a gelmesiyle PKK'ya mesaj mı veriliyor?

Hükümet Mesud Barzani'nin nüfuzundan yararlanmak isteyebilir, bu AK Parti için de Erdoğan için de doğal bir şeydir ama herkesin kendi hesapları var. Barzani de çocuk değil. Onun da hem yönettiği bölgeye bölge hem de temsil ettiği Kürtlere ilişkin çıkarları var. Mesud Barzani "PKK'ya ya da Öcalan'a karşı güçlü olayım" diye Türk devletinin hizmetine girecek bir adam değil. Onun için "Erdoğan onu PKK'ya karşı kullanıyor" demesin kimse.

KÜRT HAREKETİ ÇOK RENKLİ

- Hükümet "Öcalan'a karşı Barzani liderliğini kullanıyor" diye eleştirenler var. Barzani Türkiye'deki Kürtler açısından nasıl bir etkinliğe sahip?


Barzani hareketi Türkiye'de her zaman ilgiyle izlendi. Hem baba Mustafa Barzani'ye hem de Mesud Barzani'ye sevgi ve sempati duyuldu. Ama Türkiye'deki Kürtler Barzani'yi buranın lideri olarak görmüyorlar. Bütün Türkiye Kürtleri de Öcalan'ı lider olarak görmüyor, biz görmüyoruz mesela. Öcalan PKK'nin lideridir. Kürt hareketi ise çok renklidir. Ayrıca İran, Irak, Suriye ve Türkiye'deki koşullar farklıdır. Dolayısıyla Türkiye'deki Kürt hareketine yön verecek olanlar bu ülkenin partileri ve liderleridir.

PKK 'EMRİNDE DEĞİL' DİYE ŞİVAN'I İSTEMEDİ

- Uzun süre ülkesine dönememiş bir insan olarak 37 yıl sonra Şivan Perwer'in Diyarbakır'a geleceğini duyunca ne hissettiniz?


Memnun oldum. Şivan Perwer'in gelmek istediğini Stockholm'de yaptığımız bir görüşmeden dolayı zaten biliyordum ama PKK tepki gösterdi onun dönmek istediğini duyunca.

- Evet, hâlâ tepkileri sürüyor gibi...

Şivan eğer istedikleri gibi PKK'ya övgüler dizseydi herhalde "Gel" derlerdi ama öyle yapmadı. Şivan bağımsız bir sanatçı, herhangi bir partinin adamı olmadı. PKK'nın başından beri hastalığıdır, kendisinin dışında hiçbir ses, örgüt istemiyor. Kürt kesiminde sanatçı olacaksa onların hizmetinde; politikacı olacaksa birebir onların hizmetinde olacak. Bunun demokrasiyle, hakla, özgürlükle ilgisi var mı? Benim için de böyle tavırları oldu. Şimdi diyorlar ki beni de AK Parti getirmiş ve Kürtler buna tepkiliymiş. Radikal'den Ezgi Başaran yazmış böyle. Bana tepkili olsalar Türkiye'ye ilk döndüğümde havalimanında izdiham olur muydu?

BENİ AK PARTİ GETİRMEDİ

- Yanlış mı hatırlıyorum, sizi AK Parti Türkiye'ye davet etmedi mi?

Ben gelmeden önce Başbakan Erdoğan ve Beşir Atalay benim dönüş yapmamın önünde yasal engel olmadığını söyledi. Ama ben onlar dedi diye dönmedim. Ne zaman ki hakkımda devam eden dava düştü, ondan sonra kendi irademle döndüm. Beni AK Parti Türkiye'ye getirmedi ama hükümetin bu tavrı da olumludur. Şimdi Şivan için de aynı şey yapılıyor… Şivan da ben de görüşleri belli olan insanlarız. "AK Parti'nin kendi Kürtlerini yaratması oyununa dâhil olmak" gibi ifadeleri ayıplıyorum. Şivan Perwer Kürt halkının haklı mücadelesinde büyük katkıları olan bir sanatçı. 37 yıl sonra ülkesine döndü, onu bağrımıza basmamız lazım. (haberler.com)