Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 31 Mart 2019'da yapılan yerel seçimlerde kazandığı 3’ü büyükşehir, 5’i il, 46’sı ilçe ve 12’si belde olmak üzere toplam 65 belediyeden kayyım atanan son belediye Kars Belediyesi oldu.

Atılan bu adımla seçimleri kazanmalarına rağmen KHK’li oldukları gerekçesiyle gösterilen adaylara mazbataları verilmeyerek 6 belediyesi doğrudan gasp edilen partinin, kayyım atanan belediye sayısı 48’e yükseldi.

Kars Belediyesi’ne kayyım atanmasıyla partilin elinde il belediyesi kalmadı.

Eşbaşkanlar Ayhan Bilgen ve Şevin Alaca’nın mazbatalarını aldıkları günden bugüne AKP iktidarı ve kontrolündeki yayın organlarının hedefinde olan Kars Belediyesi’ne kayyım atanması, 6-9 Ekim 2014 yılındaki Kobani eylemleri gerekçesiyle HDP Merkez Yürütme Kurulu’na (MYK) yönelik 25 Eylül’de yapılan operasyonda gözaltına alınan Bilgen’in tutuklanmasıyla aynı saatte yapıldı.

Oysaki Bilgen, aynı suçlamayla daha önce yargılanmış ve Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği ihlal kararıyla devletten 20 bin TL tazminat almıştı.

Daha gözaltında iken avukatları aracılığıyla Twitter hesabından istifa ettiğini duyuran Bilgen, yeni başkan seçimi için Belediye Meclisi’ni işaret ederek, kayyımın önüne geçmeye çalışsa da sonuç değişmedi.

KARS BELEDİYESİ’NİN ÖNÜNDE CUMA NAMAZI

Önce 1 Ekim sabahı aralarında Kars Belediye Eşbaşkanı Şevin Alaca, HDP’li Belediye Meclis üyeleri ve İl Genel Meclis üyelerinin de olduğu 21 kişi gözaltına alındı.

2 Ekim’de ise belediyeye kayyım atandı. Bilgen’i "geçici tedbir” olarak görevinden uzaklaştıran İçişleri Bakanlığı, yerine Kars Valisi Türker Öksüz’ü kayyım alarak atadı. Öksüz’ün ilk işi belediye binası önünde cuma namazı kılmak oldu.

ÖNCE BİLGEN ARDINDAN ALACA

HDP MYK’sine dönük operasyonda tutuklanan 17 kişi arasında yer alan Ayhan Bilgen gibi, Şevin Alaca’nın da içlerinde yer aldığı 16 kişi, 8 Ekim’de çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.

Avukatları Sertaç Çelikkaleli, her iki belediye eşbaşkanına yönelik açılan soruşturmalar ve bu soruşturmalar kapsamında yöneltilen iddialara dair MA’dan Barış Dönmez’e konuştu.

Ayhan Bilgen’in tutuklanma gerekçesinin Kobani protestolarına dair bildiri yayımlanan MYK toplantısı olduğunu dile getiren Av. Çelikkaleli, oysa Bilgen’in bu toplantıya katılmadığının AYM kararıyla sabit olduğunu ve bu yönlü yargılanmasından ötürü Bilgen’in 20 bin TL tazminat aldığını kaydetti.

Av. Çelikkaleli, bu tazminat ve somut AYM kararına rağmen müvekkilinin aynı gerekçelerle suç vasfı değiştirilerek tutuklandığını ifade etti.

Bu kararla hem Anayasa’daki hüküm hem de CMK’deki aynı fiilden iki kez yargılama ve cezalandırılma yapılamayacağı ilkesinin açıkça ihlal edildiğinin altını çizen Çelikkaleli, “Bu tarz yargılamalarda esas olan suçun ismi değil, eylemdir. Eylem olarak da zaten Diyarbakır’da yargılandığı için ikinci kez yargılanmıştır. 6 yıl sonra Kobani protestoları gerekçe gösterilerek, o dönemki çalışanlar illegal bir faaliyetmiş gibi HDP’ye yönelme ve HDP’yi suç örgütü gibi gösterme tarzı bir çalışmanın olduğu açıktır” dedi.

AYM’YE BAŞVURU HAZIRLIĞI

Bu konuda hem Bilgen hem de diğer partililerin tahliyesi için gerekli başvuruları yaptıklarını söyleyen Çelikkaleli, mevcut durumda bu başvurularından tahliye kararı çıkmasını beklemediklerini, ret kararı verilmesiyle birlikte Bilgen ve diğer siyasetçiler için AYM’ye başvuracaklarını kaydetti.

Av. Çelikkaleli, diğer yandan Eşbaşkan Şevin Alaca’nın da tutuklandığı soruşturmanın ise yöneltilen suçlamalar boyutuyla çözüm süreci zamanında katılmış olunan basın açıklamaları, cenaze törenleri, buna dair gizli tanık beyanları ile HDP’li siyasilerin dinlemeye alınan parti toplantıları, katılmış oldukları basın açıklamaları ve düzenlenen Kardeş Aile Kampanyası olmak üzere iki başlıkta toplanabileceğini ifade etti.

Çelikkaleli, Eşbaşkan Alaca’ya da yine katılmış olduğu basın açıklamaları, kadın meclisinin yürüttüğü faaliyetler ve Kardeş Aile Kampanyası yanı sıra belediye çalışanlarıyla kurduğu diyalogların suçlama konusu yapıldığını paylaştı.

EŞBAŞKANLIK SORUSU

Sorgu aşamasında Alaca’ya HDP’nin parti tüzüğünde yer alan “eşbaşkanlık” sıfatını neden kullandığının da soru olarak yöneltildiğini aktaran Çelikkaleli, “HDP’nin parti tüzüğünde eşbaşkanlık kabul edilmiştir. Tüzüğün hukuka aykırı olduğuna dair Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ya da Anayasa Mahkemesinin bir tespiti yok. Dolayısıyla hukuka uygun bir tüzük üzerinden bir parti üyesinin tüzüğe uygun davranması suç unsuru olarak değerlendirilmekte. Topyekûn Şevin Alaca üzerinden hem eşbaşkanlık hem de kadın dayanışması ve pozitif ayrımcılık üzerinden bir cezalandırma yoluna gidildiği sabittir. Bu yönden yerel mahkemeler hak ihlali kararı vermese bile Anayasa Mahkemesi ve AİHM hak ihlali kararını vereceği kanaatindeyim. Bu yönden başvurularımız mevcuttur. Alaca’nın tutuklanması kayyım atamasının altının doldurulması çabasından başka bir şey değil. Çünkü benzer fiililer hiçbir ilde suç unsuru olarak değerlendirilmemektedir” diye konuştu.