Gazeteci Ender Öndeş, Kars’taki yerel seçimleri değerlendiren bir yazı kaleme aldı.

6 partinin yarıştığı Kars’ta seçim HDP ile Cumhur İttifakı arasında geçiyor.

Kars’ta Cumhur İttifakı (AKP-MHP) Çetin Nazik, HDP Ayhan Bilgen ve Şevin Alaca,  CHP Taner Toraman, DSP Naif Alibeyoğlu, İyi Parti Settar Kaya, Vatan Partisi ise Tuncer Mutluer ile yarışıyor.

Öndeş, “Kars’ta bu defa yeni bir rüzgâr esiyor. Şehrin her zaman biraz değişken olan siyasi atmosferi ay sonuna kadar karşımıza neler çıkarır bilinmez ama HDP’nin şansının gitgide arttığı genel bir görüş halinde” diyor.

Ender Öndeş’in Yeni Yaşam’da yayınlanan yazısı şöyle:

Kars’ta bu defa yeni bir rüzgâr esiyor. Şehrin her zaman biraz değişken olan siyasi atmosferi ay sonuna kadar karşımıza neler çıkarır bilinmez ama HDP’nin şansının gitgide arttığı genel bir görüş halinde.

Serhat bölgesindeki ilk durağım olan Kars’ın hüzün verici halini görünce Pasolini’nin “çölde her şey mucize etkisi yapar” sözü aklıma geliyor. Bölgenin en güzel şehirlerinden biri olan Kars, MHP’li belediye tarafından öyle bir hale getirilmiş ki, seçimi kazanan parti, kentte en asgari işleri yapsa bile efsane olur! Yollar berbat, çöpler her yerde yığılı… Belediye herkese borç takmış hayırsız evlat gibi! Sanayi esnafı belediyeye tamir işi filan yapmak istemiyor, çünkü parasını alamıyor. Su veznesinin yanında icra memurunun durduğu ve her akşam hasılatı toplayıp götürdüğü söyleniyor. Bunların bir bölümünün söylenti olduğu düşünülebilir belki ama son gece konuştuğum 17 yıllık morg görevlisi çok net konuşuyor: “Cenazeleri götürmek için mazot yok; cenaze sahiplerinden yakıt parası isteniyor artık.”

Fiziki durumun ötesinde, asıl ahlaki düzeyde sıkıntı büyük. Kars’a mafyatik bir düzen hakim olunca, rüşvet ve naylon ihlaleler artık sıradanlaşmış. ‘Kartçılar’ var bir de. Kars’a hiç uğramadığı halde bankamatikten maaşını alan ‘belediye çalışanları’nın(!) sayısının 350 civarında olduğu söyleniyor.

HERKESE DOKUNMAK

Bu yüzden yeni belediyeden beklentinin çok düşük olduğunu söylüyor HDP Eşbaşkan Adayı Ayhan Bilgen: “Vatandaş öyle bezmiş ki, çöpü kaldırsan, yolu yapsan, ona bile razı!” Daha sonra Iğdır ve Ağrı’da da tanık olacağım gibi AKP’li bakanlar bölgeye kamp kurmuş, yeni vaatlerle, makyajla durumu toparlamaya çalışıyorlar ama çok zor görünüyor. Kars’ı şimdiye kadar HDP dışında herkes yönetmiş ve sonuç hiç parlak değil.

Ayhan Bilgen ve Şevin Alaca, son derece pozitif bir ikili oluşturuyorlar. Sakin ama ısrarlı bir siyaset izliyorlar. Sabahtan gecenin geç saatlerine kadar süren ev toplantılarında herkese dokunuyorlar bir biçimde; çok yoğun bir talep var bu konuda.

TEZEK ÜSTÜ SİYASET

Sırada “Kars’ın siyaset meydanı” var! Sabahın 8’inde, buz gibi bir havada Hayvan Pazarı’na gidiyoruz. Havanın soğuk olması avantaj aslında, böylece tezek de donmuş oluyor ve balçığa saplanmıyoruz. Muazzam büyüklükte bir arazi üzerine binlerce hayvan ve sahipleri bitmez tükenmez pazarlıklarla birbirine satış yapıyor. “Kars’ın Merkez Bankası burası” diyor birisi; ticaret o alanda yürüyor. Alanda tesis filan yok; hiçbir düzen kurulmamış. Üç dört çay ocağı var, hepsi ondan ibaret. Bilgen ve Alaca alana gelince kalabalık dalgalanıyor; bir uçtan öbür uca alan gezilirken herkes büyük bir sevgiyle ikilinin önüne çıkıp elini sıkıyor, herkes onlara dokunmak istiyor. Herkes dertli bir yandan, “bu rezillik içinde yaşıyoruz” diye yakınıyorlar. Biri kolumu tutup Bilgen’i gösteriyor: “Bize hep ‘terör’ diyorlar, bak bakalım bu adam ‘terör’ mü?” diye soruyor.

‘KAZANACAĞIZ AMA ÇAKTIRMIYORUZ’

Tuhaf bir şey var Kars’ta. Genelde ‘kazanma atmosferi’ yaratmak, kazanmanın ilk adımıdır. HDP için durum farklı ama. “Ne olacak sonuç” diyorum ortaya öyle. Partinin emektarlarından biri “Kazanacağız ama belli etmiyoruz” diyor. Biraz konuşunca işin mantığını anlıyorum. Kars’ta ve aslında bütün sınır bölgesinde bir devlet refleksi var. HDP’nin kazanma ihtimali dahi karşı tarafı dürtüyor ve cephe oluşturmaya itiyor.

Aslında cephe zaten var. Aday çekildikten sonra AKP bürosu yarı açık duruyor. MHP bürosunu artık “Cumhur İttifakı” olarak çalıştırıyor. HDP ilerledikçe İYİ Parti’nin de aynı refleksi göstermesi bekleniyor. Yani herkes hep birlikte 24 Haziran’da çok düşük oy almış MHP’yi zorla ‘çoğunluk’ yapmaya çabalıyor. Yemek yediğimiz yerin sahibi bunu “Kars’ta yıllardır azınlık çoğunluğu yönetiyor” diye özetliyor. Çünkü buralarda partilerin mücadelesinden çok devletin refleksi yaşanıyor, daha ‘derinden’ akan sular var.

Cemil Çiçek’in geçmişteki “Ermenistan sınırı” hezeyanı, aslında hala sürüyor. Validen başlayarak bütün kamu yöneticileri doğrudan seçim kampanyasının bir parçası… HDP ise, bütün etnik kesimlere yönelik sakin bir ikna çabası gösteriyor. Bir Azeri evinde yapılan toplantıda görüyorum bunu. “Bıktık artık” diyor herkes, “Çalmayın, çırpmayın, insan ayırmayın bize yeter!”

‘DEDİKODUYLA SİYASET YAPMAK’

Kars’ta CHP’nin de adayı güçlü görünüyor. Bu arada, siyasi hayatına HADEP’ten başlayıp ANAP, AKP, CHP’yi gezmiş olan Naif Alibeyoğlu da DSP adayı olarak başka bir faktör. Alibeyoğlu’nun MHP’den çok HDP’yi hedef alması ilginç. Her gittiğimiz yerde, onun tarafından üretilmiş dedikodularla karşılaşıyoruz. “Bilgen kazandıktan sonra Kars’tan gidecek” ya da “HDP kazanırsa kayyum atanır” gibi laflar dolanıyor ortalıkta. Sabırla anlatıyor Bilgen ama yine de dedikodular sürekli kaynıyor. Tuhaf olan, bir adayın diğerini politikaları ve programı üzerinden eleştirmek yerine “bunun ömrü kısa” söylemini tercih etmesi. Bu doğal aslında, çünkü Bilgen ve Alaca’ya “yolsuzluk” gibi eleştiriler yöneltmek geçmişleri itibarıyla çok mümkün değil. Kentte alışveriş yaptığım HDP karşıtı birkaç esnaftan da HDP adayları hakkında kötü bir söz duymuyorum; itirazları oradan değil, HDP’nin genel imajından kaynaklanıyor.

SON HAFTA SENDROMU

Kars’ı tanıyan herkes, kentin aşırı politize bir kent olduğunu ve son ana kadar durumun netleşmeyeceğini söylüyor. Zaten öyle yüzde 50’ler filan yok burada. Kazanan yüzde 25’lerle de kazanabiliyor. O yüzden de birinci parti olmayı uman kolayca dördüncü parti olabiliyor. 2014 yerel seçimlerinde bölgeye geldiğimde HDP yine iddialıydı ve ben haberime “Karslılar çıldırmış olmalı!” diye başlık atmıştım ama dördüncü olmuşlardı. Yani, son ana kadar bekleme eğilimi avantaj da dezavantaj da olabiliyor. Şu andaki durumun farklılığı ise, son dakika eğiliminin HDP yararına işleme olasılığı.

HDP-MHP kümelenmesinde şu anda HDP önde gidiyor ve bu durum, oylarını daha da artırabilme ihtimalini içinde barındırıyor. İlk karşılaştığımızda Bilgen’e “Hayrola Hocam, klip işine girmişsin” diyorum; gülüyor. Aşık Mahsuni’nin “Dertli Mahkum” deyişine yeni sözler yazmış Bilgen ve şöyle diyor nakaratında: “Yorulduk yoruldum hal bilmezem / Serhat’ım dibe battı / Dirildik dirildik yeniden geldik seni dostumuz bildik!”

Kim dirilir, kim ölür şimdiden bilinmez ama bir şey kesin en azından: 31 Mart gecesi Kars için çok heyecanlı olacak!

ÖNCE AHLAKİ TEMİZLİK

Bilgen, her konuştuğu yerde büyük projelerden değil, bir zaman sıralamasından söz ediyor. 6 ay içerisinde önce belediyedeki çeteleşmeyi ve çalma çırpma işlerini halledeceklerini söylüyor. Borç içinde yüzen hacizli belediyenin esnafa olan borcunu ödeyeceklerini ama sahte, karşılığı olmayan ‘naylon’ borçları ödemeyeceklerini ve soruşturma açacaklarını söylüyor. Gerçekten de görüldüğü kadarıyla Kars, şu anda ‘çılgın projeler’den çok, dürüst bir ele ihtiyaç duyuyor.

HAYVAN PAZARI’NDA KIRMIZILI BİR KADIN

Hayvan Pazarı’na sabah yapılacak ziyaret planlanırken bir an bir tereddüt yaşanıyor: Şevin eşbaşkan da gelsin mi? “Tabii ki gelecek yahu” diyor biri, “Bizim ilkelerimiz her yerde geçerlidir!”

Ertesi sabah, Kars’ın Hayvan Pazarı’na geldiğimizde akşamki tereddüdün nedenini anlıyorum. Gerçekten ilginç bir fotoğraf karesi çıkıyor ortaya, yüzlerce erkeğin arasında tek bir kadın! Serhat bölgesi biraz böyle. Kimse yabancılamıyor elbette. Bilgen ve Alaca, tek tek yüzlerce insanın elini sıkıyor, büyük bir ilgi var ikisine de ama manzaranın bir erkek manzarası olduğu da kesin. Bir gün önce kendisiyle konuştuklarımız aklıma geliyor.

“Buralarda erkek atmosferi hakim” diyordu Şevin Alaca: “Bölgenin zorlukları var. Feodal kültürün varlığından ötürü kadına bakış sıkıntılı.”

Kars’ın tanınmış bir Kürt ailesinden gelen Şevin Alaca daha önce İstanbul’da çalışmış. “Orada da sorunlar vardı elbette ama burası daha farklı” diyor. “Partide de, genel olarak çalışmalarda da böyle. Erkek arkadaşların eşlerini çalışmalara teşvik etmesi yönünde sıkıntı yaşıyoruz. Kadınların çalışmalarda merkezi olarak yer almasından çok hoşlanılmıyor. Bir miting olsa kadınlar geliyor ama çalışmalara katılım zayıf. Partimizde eşit temsiliyet var ama pratikte durum sıkıntılı.”

AYHAN BİLGEN YOK MU?

Çalışmalardaki durumu sorduğumda ise Şevin Alaca, gerçekçi konuşuyor: “Çalışmalara kadın arkadaşları katamıyoruz. Birkaç kadın arkadaş var, daha çok erkek arkadaşlarla çalışıyorum. Bakış da farklı tabii. Sahadaki arkadaşlar beni ‘eşbaşkan adayımız’ diye tanıttıklarında, ‘Ayhan Bilgen yok mu?’ diye soruluyor. Her yerde erkek egemen zihniyet hakim çünkü. Ama öte yandan, ben kadın eşbaşkan adayıyım, belediyede kadın muhatabınız olacak, beraber sorunları çözeceğiz deyince kadınlar heyecanlanıyor. ‘Biz belediyeye gidiyoruz erkekler bizi muhatap bile almıyor’ diyorlar ve bizim eşbaşkanlık politikamız iyi bir etki bırakıyor.”

KİMLİKÇİ SİYASET BIKTIRDI

Etnik siyaset yapmakla en çok suçlanan parti HDP’dir ama Kars’ta durum çok değişik. Şimdiye kadar etnik ayrımcılık yapmamış bir belediye başkanı görülmemiş şehirde. Kimlikçi siyaset öyle bezdirmiş ki herkesi, insanlar büyük hizmet değil, eşit hizmet istiyor. “İlk bakışta görünmüyor belki ama çok iddialıyız, rüzgar şu anda partimizden yana esiyor” diyor Alaca, “HDP dışında herkes yönetti Kars’ı. Hepsinin pratiği ortada, Kars bu halde. Burada asgari hizmetler bile yok. Biz 2019’da hala çöp ve yoldan söz ediyoruz. İnsanların beklentileri çok düşük. Bizim yolsuzluğa, kayırmacılığa bulaşmadığını biliyorlar. Kars’ın etnik bakımdan kozmopolit bir yapısı var ve insanlar kimlik siyasetinden bıkmış artık. Her gittiğimiz yerde insanlar, ayrımsız, eşit hizmet istiyoruz diyor. O yüzden şans bizden yana görünüyor” diyor.

EŞBAŞKAN MI? ‘YARDIMCI’ MI?

Eşbaşkanlık sorunundaki en klasik sıkıntıyı hatırlatıyorum ona. Kadınların eşbaşkanlığının çoğu zaman ‘kadın kolları başkanlığı’ olarak anlaşıldığını söylüyorum. “Kars’ta öyle olmayacak” diyor. “Ben kadın kolları başkanı olmayacağım. Her şeyden önce, birlikte çalıştığım eşbaşkan adayımız bu konuda kadının yerini, temsiliyetini çok iyi içine sindirmiş biri. O konuda zorlanmayacağım. Ama bazı yerlerde kadın arkadaşların işinin zor olduğu açık. ‘Ben bir kadının önünde el bağlayamam’ diyen arkadaşlarımız bile var. İlke belirlemek yetmiyor yani. Bizim için imza yetkisinin kimde olduğunun bir önemi yok, bizi tüzüğümüz ve ilkelerimiz belirliyor. Ama maalesef birçok erkek arkadaşımız o resmi üstünlüğün kendilerinde olmasını istiyor.”

Yazının tamamı burada.

Kaynak: Yeni Yaşam/ Fotoğraf: Bilal Seçkin