Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, 28 Şubat askeri müdahalesinin yıl dönümünde yaptığı açıklamada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye’nin demokrasisinin de, ekonomisinin de, adalet sisteminin de, medyasının da 28 Şubat’ı hatırlatır hale geldiğini söyleyen Karamollaoğlu, “AK Parti iktidarının Türkiye’yi getirdiği nokta maalesef 28 Şubat’ın form değiştirmiş halidir. Türkiye’nin bugün demokrasisi de, ekonomisi de, adaleti de, medyası da 28 Şubatı hatırlatır hale gelmiştir” dedi.

Karamollaoğlu’nun haftalık basın toplantısında yaptığı açıklamalardan başlıklar şöyle:

‘ERBAKAN YOLA ÇIKTIKLARINI YOLDA BULDUKLARINA DEĞİŞTİRMEDİ’

İçinde bulunduğumuz hafta, ülkemiz ve milletimiz açısından iki önemli tarihin yıldönümüdür. Birisi 27 Şubat; Türkiye’nin milli ve manevi kalkınmasına öncülük etmiş, İslam dünyasına ve bütün insanlığa yeni bir ufuk ufuk açmış, yön çizmiş büyük bir liderin, Erbakan Hocamızın vefatının 9. yıldönümü. İkincisi ise 28 Şubat; Ülkenin geleceğine ipotek koymuş, bugün ki karmaşanın temelini atmış, antidemokratik kirli bir darbenin yıl dönümü.

Erbakan Hocamız şiar edindiği insanive ahlaki meziyetleri ile bizim için sadece, bir öğretmen, bir dost, bir ağabey değil bizim için büyük bir liderdi. Ama Erbakan’ı Erbakan yapan onu bir öncü haline getiren bazı hasletler vardı: Hiçbir zaman şartlara teslim olmadı. İnandığı yoldan taviz vermedi. Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişmedi. Ne kandırdı, ne de kandırıldı. Asaletiyle, nezaketiyle, duruşuyla bir çığır açtı. Yalnız Hakkın ve hakikatin peşinden gitti.

Kendisi bedel ödedi, ama ülkesine, insanına, Müslümanlara asla bir bedel ödetmedi. Bu yüzden Anadolu’nun dört bir yanında, dünyanın dört bir yanında Erbakan Hocamız için toplantılar yapılıyor, milyonlarca insan arkasından dualar ediyor. Biz şahidiz ki Erbakan Hocamız hayatını ülkesi ve bütün insanlığın kurtuluşu için mücadeleye adamıştı. Allah kendisinden razı olsun, mekânı cennet olsun.

‘28 ŞUBAT FORM DEĞİŞTİRDİ’

Ne irtica, ne şu, ne bu… 28 Şubat’ın temelde iki sebebi vardır. Biri, rantiyecilere giden hortumun kesilerek, milletin hakkının millete aktarılması. Diğeri ise D-8’lerin kurulmasıdır. Bu politikalardan bir yandan rantiye, faiz lobisi rahatsız olurken bir yandan da rahatsız olan küresel çevreler olmuştur.

Kısaca bu adımlardan sadece ülkemizdeki rantiyeciler değil küresel emperyalistler de rahatsızlık duymuştur. Eğer Erbakan Hocamızın attığı adımların gerisi gelebilseydi inanıyorum ki içinde bulunduğumuz şartlar tahakkuk etmeyecekti.

28 Şubat’ın Türkiye açısından ağır sonuçları oldu. 28 Şubat’ta Türkiye’nin demokrasisi darbe aldı. Peki, bugün Türkiye’de gerçekten kâmil manada demokratik bir ortamdan bahsedebiliyor muyuz? 28 Şubat’ta adalet darbe aldı. Hukuk yerle bir edildi. Kararlar emir komuta zinciri altında verildi. Peki, bugün Türkiye’de bağımız bir yargıdan söz edebiliyor muyuz?

Hâkimlerin kararlarını özgürce verebildiği bir Türkiye’den bahsedebiliyor muyuz? 28 Şubat basın özgürlüğüne darbe vurmuştu. Gazetecilerin, yazarların, aydınların birçoğu vesayet rejiminin borazanı olmuştu.

28 Şubat’ta Gazete patronları banka paylaşıyor, ihale peşinde koşuyordu. Peki, bugün özgür bir basından bahsedebiliyor muyuz? Artık ihale peşinde koşan gazete patronları kalmadı diyebiliyor muyuz? 28 Şubat’ta düşüncesinden dolayı gece yarısı insanların evleri basılıyor, sorgusuz sualsiz gözaltına alınıyordu? Şiir okudu diye belediye başkanları görevlerinden alınıyor hatta hapse atılıyordu. Peki, bugün durum farklı mı?

28 Şubat’ın bir ürünü olan AK Parti iktidarının Türkiye’yi getirdiği nokta maalesef 28 Şubat’ın form değiştirmiş halidir. Türkiye’nin bugün demokrasisi de, ekonomisi de, adaleti de, medyası da 28 Şubatı hatırlatır hale gelmiştir.

‘DIŞ POLİTİKADA YALNIZLIĞA İTİLİYORUZ’

Türkiye iktidarın yanlış dış politika anlayışının acısını çekmektedir. Her geçen gün dış politikamızdaki problemler büyümektedir. Bakınız Türkiye bugün Libya ve İdlib’te bir bataklığa çekilmek isteniyor. Türkiye Suriye ve Libya üzerinden yalnızlaştırılmak isteniyor.

 Eğer bu oyuna gelinirse hem bölgemiz hem de ülkemiz için çok ağır sonuçları olacağı açık. Biz bir kardeşlik vazifesi olarak iktidara dış politika anlayışlarını gözden geçirmelerini tekrar rica ediyoruz.

Bugün Türkiye bir çıkmazın içine girmiştir. Sağlıkta, ekonomide, dış politikada her alanda korkunç bir çıkmazın içindeyiz. Geçmişte iktidar iş başına gelirken başbakana fırlatılan kasadan bahsediyorduk. Bugün intiharlardan bahsediyoruz, keşke elli kasa fırlatılsa da bu intihar haberlerini duymasak.

‘KORONAYA KARŞI TEDBİRLER ARTTIRILMALI’

Şu an dünyanın içinde bulunduğu en önemli konulardan birisi giderek yayılan korona virüsü salgınıdır. Dünya sağlık örgütünün açıklamaları ve hastalığın yayıldığı ülkelerdeki tablo bize endişe vermektedir. Bu konuda en büyük endişemiz hastalığın ülkemizde de ortaya çıkmasıdır. Bu konuda gereken bütün önlem ve tedbirlerin en üst seviyeden alınmasını umut ediyoruz.

Bunun yanı sıra hastalıkla alakalı bir diğer korkumuz karantina ve sağlık hizmetlerinin tam sağlanamayacağı Suriye ve Irak’ta ki savaş bölgelerine yayılmasıdır. Bu önü alınamayacak bir drama dönüşebilir. Bu sebeple Türkiye başta olmak üzere bölge ülkelerinin tamamı bu hususu da her daim göz önünde tutmalıdırlar.