Sistematik işkence ve tecavüze maruz kaldığı Kandıra Cezaevi’nde yaşamını yitiren Garibe Gezer’in avukatları, yaşanılanların sorumlusu olarak cezaevi idaresi ve memurlar hakkında kamu davası açılması talebiyle suç duyurusunda bulundu.  

Kocaeli Kandıra 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde yaşamını yitiren Garibe Gezer’in avukatları, Kandıra Cumhuriyet Başsavcılığı’na cezaevi idaresi ve memurları hakkında suç duyurusunda bulundu. Gezer’in Kayseri Bünyan Cezaevi’nden Kandıra’ya zorla sevk edildikten sonra 22 gün hücrede tutulduğu anımsatılan suç duyurusunda, daha sonra tekrar zorla gardiyanlar tarafından sürüklenerek, hücreye götürüldüğü ve iki gün boyunca insanlık dışı bir ortamda tutulduğuna işaret edildi.

İŞKENCE VE ÇIPLAK ARAMA 

Gezer’in hücre cezasına itiraz ettiği ve bunun üzerine gardiyanlar tarafından ikinci defa darp edildiği bilgisini paylaşan avukatlar, “8 kadın ve erkek gardiyan tarafından elleri büküldü. Daha sonra erkek gardiyanlar postalları ile boğazına bastı. Ardından ise süngerli oda olarak bilinen, insan dışkısı sürüntüleriyle dolu bir odaya götürüldü. Kadın gardiyanlar, Gezer’e çıplak arama uyguladı” diye belirtti. 

TACİZ VE TECÜVÜZE UĞRADI

Daha sonra kadın gardiyanların Gezer’e taciz ve tecavüzde bulunduğu yer alan suç duyurusu dilekçesinde, “Gezer hem kötü muamele ve işkence hem de içinde bulunduğu duygusal durumun yarattığı itiraz duygu ile odadaki süngerleri sökmeye çalışmıştır. Kameradan bunu gören gardiyanlar odaya gelerek Gezer’i ağır bir şeklide darp etmiştir. Gezer, bu durumda bayılmış ve bu halde ters kelepçe ile saatlerce süngerli odada tutulmuştur. Ardından buradan hücreye götürülen Gezer, yaşanan kötü muamele ve işkenceye dayanamayıp intihar girişiminde bulunmuştur. Bu girişim esnasında düşmesi ile kafasını yarmıştır. Ancak kanaması olmasına rağmen yaklaşık iki saat müdahale edilmemiştir” denildi. 

Gezer’in maruz kaldığı taciz, tecavüz ve işkence nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nun (TCK)  86,94, 102 ve 257 maddelerinin yanı sıra Avrupa İnsan  Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3'üncü maddesi bağlamında suç duyurusunda bulunulduğu ancak savcının Gezer’in ifadesini almadığı ve görevini ihmal ettiği aktarılan dilekçede, “Tüm bu yasa dışılık, insani hukuka aykırılık sonrasında Gezer, tutulduğu tek kişilik hücrede şüpheli bir şeklide yaşamını yitirmiştir. Garibe Gezer’in hayatını kaybetmesinin ardından soruşturma yürüten savcılık makamı dosyaya kısıtlama kararı talep etmiştir ve kısıtlama kararı alınmıştır” ifadeleri yer aldı. 

NOTLARA EL KONULDU

Gezer’in avukatları olarak gizlilik kararı nedeniyle soruşturmanın dışına itildiklerine işaret eden avukatlar, dilekçelerinde şöyle belirtti: “Gezer’e ait günlüklere, notlara ve mektuplara el konulmuş olup önemli delil olabilecek belgelere avukatlar olarak erişimimiz engellenmiştir. Ölümünden sonra dosyaya getirilen kısıtlama kararı, delil kaçırma ve delil gizlenmeye şüpheleri arttırmaktadır.

BİRİNCİ DERECE SORUMLULAR

Gezer tutuklu olduğundan yaşam hakkı ‘kamu himayesinde’ idi. Ancak cezaevi idaresi bu koruma yükümlüğünü ihlal etmiş ve Garibe Gezer’in yaşamını yitirmesinde birinci derecede sorumlu olmuştur. Daha önce yaşadığı baskılar karşısında başka yol bulamayarak, adeta isyan niteliğinde intihara teşebbüs eden bir kişiyi tecrit koşullarında tutmak AİHS’in 3’üncü maddesinin açık ihlalidir.”

TANIKLARA İŞARET EDİLDİ

Gezer’in içinde bulunduğu psikolojik ve travma haline dikkat çekilen dilekçede, cezaevi doktorunun İstanbul Sözleşmesi’ne uygun tedavi yöntemini uygulamadığı, bu nedenle hekimlik görevini ihlal ettiği belirtildi. Söz konusu durumun ayrıca TCK’nin 84’üncü maddesinin ihlali de olduğu kaydedilen dilekçede, Gezer’in yaşamını yitirmesine dair Deniz Tepeli’nin kendilerine gönderdiği mektup ve Resmiye Vatansever’in tanıklığına değinilerek, Gezer’in öldürüldüğüne yer verildi. 

KAMU DAVASI TALEBİ

Suç duyurusu dilekçesinde, cezaevi idaresi ve memurlarının suç işlediği vurgulanarak, şu ifadelere yer verildi: “Gerek iç hukuk maddeleri gerek AİHS’in 2 ve 3’üncü maddeleri ile İşkence ve Diğer Zalimane İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele veya Cezaya karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi uyarınca kamu davası açılmasını talep ederiz.” 

Kaynak: MA