CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, HDP konusunda 'iktidarın dayattığı kodlarla hareket etmeyecekleri' mesajı verdi. CHP'li yönetici, seçimde kendileri açısından en büyük risk faktörünü de açıkladı.

Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimi 14 Mayıs'ta yapılacak. Millet İttifakı'nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu, ittifaka dahil olmasa da HDP'yle görüşecek.

Sözcü TV'ye konuşan Kaftancıoğlu, seçim için "İhtiyacımız olan şey 50 artı 1 değil" dedi. CHP'li yönetici, vatandaşlığa geçen yabancıların oy kullanma durumlarının takip edildiğini ifade etti.

Kaftancıoğlu, "HDP de Altılı Masa’nın dışındaki bütün siyasi partiler gibi, genel başkanımızın elbette görüşeceği partidir" ifadesini kullandı.

'ÖYLE BİR SEÇİM DEĞİL'

Kaftancıoğlu'nun açıklamasından öne çıkanlar şöyle:

* Eskiden olsa ben derdim ki, 50 artı 1'i aldığımızda, seçimi kazanıyoruz. Ama bu seçim öyle bir seçim değil. Bizden sonraki kuşaklar ve bizden sonra hangi siyasi iktidar gelirse gelsin, parti ayrımı yapmıyorum, bu ülke bir daha böyle karanlık dönemler yaşatılamayacak bir sistemi inşa etme seçimi olacak. O yüzden bu seçimde ihtiyacımız olan şey 50 artı 1 değil.

* Bu seçimde olacak olan fark bir daha bu topraklarda böylesi bir iktidar, böylesi bir anlayış, böylesi bir kötülüğü istese bile, yeni kurumlar, yeni kurullar, yeni kadrolar ve yeni gelecek, aktarılan yeni vizyon ile birlikte yapamayacağının çatısının oluşturulması seçimidir. O yüzden sandık güvenliğini sağlayacağız.

'OY KULLANDIRMAK O KADAR KOLAY DEĞİL'

* Şu kaygı hep oluyor: Bütün Suriyelilere, yabancılara oy kullandıracaklar. O kadar kolay değil. İstanbul'da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapılıp, oy kullanabilecek vatandaşları tek tek biliyoruz. Bunları takip ediyoruz. Kimi şehir efsanelerinde söylendiği gibi 'Hadi sen vatandaş oldun, hemen git oy kullan' gibi değil.

'EN BÜYÜK RİSK ARADIĞIMIZ YER ORASI'

* Buradaki süreçler kontrol altında. Ancak deprem bölgesinde şöyle bir riskimiz var. İnsanlar il dışına gittiler, adres güncellemesi yapacaklar, hala her zaman olduğu gibi verdikleri rakamlar doğru değil. Üzülerek söylüyorum, kayıplarımız verilen rakamların çok daha üstünde. Bu kayıpların açıklanacak seçmen listesinden düşürülmesi lazım. Düşürülmezse eğer o kişilerin yerine, o kadar kötüler, o kadar ahlaksızlar ve o kadar bu işleri yapmaya yatkınlar ki, oy kullanmaya kalkabilirler. En büyük risk aralığımız orası. Onun dışında risk aralığı yok.

* Siyasetçilerin ne dediği kıymetlidir. Ama ne dediğinden ziyade, ne yaptığı ve dediğine uygun yaşayıp yaşamadığı daha önemlidir. Bugün Türkiye'de yaşadığımız siyasi çöküşün sebeplerinden biri de, siyasetçilerin sadece söylemekle kaldığı, söylediği hiçbir şeyi yapmadığı anlayış hakim olmuş ve toplum tarafından da kimi zaman kanıksanmış durumdadır.

* 13. cumhurbaşkanı adayımız ve 14 Mayıs'tan sonra 13. cumhurbaşkanı olacak sayın Kemal Kılıçdaroğlu, aday olmadan önce de bu ülkedeki bütün siyasi partilerle görüşen, toplumun her kesimi ile görüşen, buralarla temas halinde olan bir kişiydi. İlkeler etrafında kurulmuş bir masa var. İlkeler etrafında kurulmuş bir masada zaman zaman farklı görüşler var. Ama ne mutlu ki, yarına dair umudu büyüterek yürüyen bir süreç var.

'HDP DE GÖRÜŞÜLECEK BİR PARTİDİR'

* HDP, 2018 seçimlerinde 6 milyona yakın oy almış bir parti. Bir de Millet İttifakı dediğimiz Altılı Masa gerçekliği var. Altılı Masa’nın beşli masa olarak, dörtlü masa olarak devam etmesi de sembolik ağırlığını yok edecekti.

* Altılı Masa’ya, yedinci, sekizinci, dokuzuncu, HDP'den bağımsız olarak söylüyorum, kişilerin oturması da masanın ağırlığını, bütünlüğünü farklılaştıracak. HDP de Altılı Masa’nın dışındaki bütün siyasi partiler gibi, genel başkanımızın elbette görüşeceği partidir.

* Meral Hanım'ın “Altılı Masa’ya başka parti oturmasın” görüşü ile Genel Başkan’ın ifade ettiği şey arasında bir çelişki yoktur. HDP'yi iktidarın dayattığı ve bütün topluma algılattığı gibi 'HDP eşittir - tırnak içinde - terörle ilişkili' algısıyla, iktidarın bize dayattığı kodlarla mı hareket edeceğiz, yoksa biz mevcut gerçeklik 8 milyon vatandaşın oy verdiği parti olarak mı olaya bakacağız? Olaya bu açıdan baktığımızda, hiçbir sorun olmayacaktır. Süreçler de böyle gidecektir.

* Devletin bütün kurumlarını çökerttiler. Güçlü bir sosyal devlet yoktu zaten mahvettiler. Bütün kurumların bu hale gelmesinden aile bakanlığı da nasibini alıyor. Böyle bir iddia var, aile bakanına soruyorlar. Cevap “Bu kadar çocuğumuz şurada, şu kadar çocuğumuz şuraya aktarıldı” olmalıyken, diyor ki, “Söylenilen her şey yalan, bizi yıpratmak üzere söylenilen şeyler.” Biz bu ülkede ne yazık ki “Birtakım yerlerde çocuklar istismara uğruyor” denildiğinde, “Yok” denildi ama sonradan bunun olduğu ortaya çıktı.

'KOLTUKLARI YIKILINCA ONLAR İÇİN DEPREM OLACAK'

* Bu ülkeyi yönetenler depremi ne zaman hissedecekler biliyor musunuz? Size bunu garantisini vereyim, bu kadar vatandaşımız ölmüşken hissedemedikleri depremi ve acısını, 14 Mayıs akşamı o koltuklar yıkıldığı zaman, işte onlar için deprem olacak. Ne kadar acı. Onların tek hissedeceği deprem odur.

Kaynak: Kısa Dalga