CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP Ankara milletvekilleri Necati Yılmaz, Şenal Sarıhan ve CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir’den oluşan CHP heyeti, 28 Nisan günü Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Cumhuriyet gazetesinin yazar, yönetici ve çizerlerini ziyaret etti.

Heyet, ziyaretin ardından tutuklu bulunan yazar, çizer ve yöneticilerin mesajlarıyla birlikte heyetin değerlendirmesinin de bulunduğu bir rapor hazırladı.

Kadri Gürsel "Ben içerideyim, Hüseyin Gülerce dışarıda. İddianamenin ironik tarafı tam da bu. Ben içerideyim, FETÖ'yü cansiperane savunan Gülerce, tanık" diye konuştu.

İlk duruşmanın görüleceği gün hakkında "24 Temmuz’da çarşı karışacak" diyen İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, "17 tanık var, FETÖ dönekleri. Hüseyin Gülerce, Cem Küçük, Latif Erdoğan tanık" dedi.

İddianame hakkında konuşan Ahmet Şık da "Cemaat yargılaması ile bugünkü yargılama arasındaki tek fark, onlar delil üretiyorlardı, şimdi delile de gerek yok" ifadesi kullanıldı.

Cumhuriyet gazeyesinden İklim Öngel'in haberine göre, görüşmelerin ardından CHP heyetinin yaptığı ortak değerlendirme ise raporda şöyle yer aldı:

"15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ile birlikte iktidar, kendi gibi düşünmeyen muhalifleri aynı torbanın içine koyarak, bir cadı avı başlattı. Cumhuriyet gazetesi yazarları ancak darbe girişiminden 1 yıl, tutuklanmalarının üzerinden 9 ay geçtikten sonra 24 Temmuz günü hâkim karşısına çıkabilecekler. Cumhuriyet gazetesi gibi kurulduğu günden itibaren terör örgütlerinin karşısında bir yayın politikası izleyen, AKP iktidarının Gülen hareketiyle kol kola olduğu dönemlerde dahi FETÖ aleyhinde yayın yapan bir gazeteyi, FETÖ ve PKK ile aynı çizgide göstermek, bu süreçte yaşadığımız çok sayıdaki ironiden yalnızca biri. Görüştüğümüz isimler FETÖ üyesi olmakla suçlandıkları için kendilerine daha ağır koşulların dayatıldığını, bu noktada bir çifte standart olduğuna dikkati çekiyor."

Tutuklu yazar, çizer ve yöneticilerin CHP heyeti aracılığıyla verdiği mesajlar ise şöyle:

Akın Atalay: Kendi suçlarını itiraf etmişler. İddianameleri kurgu, biz olgularla çürüteceğiz. 4 gün önce İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın kardeşi Fatsa’da FETÖ imamı diye manşet yapıldı, 4 gün sonra operasyon oldu. 17 tanık var, FETÖ dönekleri. Hüseyin Gülerce, Cem Küçük, Latif Erdoğan tanık. 24 Temmuz’da çarşı karışacak. Bizi destekleyen insanların başını yere düşürmeyiz. Gazetemizi, gazeteciliğimizi, cumhuriyetimizi, mesleğimizi ve bunların onurunu yere düşürmeyiz. Siyasi karar vericiler bizim burada olmamızı öngörüyor. O yüzden buradayız. Bizi buraya hâkim ve savcılar koymadı. Yurtdışındaydım, geldim, teslim oldum. Referandum sonuçlarından umutluyuz. Oy atma anı itibarıyla demokratikti. Seçim süreci bütünüyle demokratik bir süreç değildi. Teslim olmamızı istiyorlar, bizim üzerimizden basını suçlamak istiyorlar.

HIZLI VE ADALETLİ YARGILANMA İSTİYORUZ

Murat Sabuncu: AB, ABD istiyor diye değil Türkiye için demokrasi istiyoruz. İnsan hakları, özgürlük istiyoruz. 16 Nisan çok önemli bir ders verdi. “12 dakika Kemal Kılıçdaroğlu darbecilerle konuşmuş’’ haberi yaptılar. Konuştularsa nerede? Sırf referandum için iftira attılar, şimdi unutuldu, gitti. Hızlı ve adaletli yargılama istiyoruz. AYM üç emsal dosya inceleyecek. Gazeteci Nedim Şener’in görüşmecisiydim. AKP, FETÖ ile işbirliği yaparken biz bu insanların suçsuzluğunu anlattık. O dönem FETÖ’nün hedefi olduk, şimdi FETÖ’ye yardımdan buradayız. Kim olduğunu bilmediğim telefonlar nedeniyle yargılanıyorum. Ama er geç gazetecilik kazanacak. Avukat görüşü haftada bir gün bir saat. Daha önce her an avukatla görüşebiliyorduk. Mektup niye yasak? Etkinlik hiç yok. Hafta bir gün bir saat spor yapabiliyoruz. Tam tecrit halindeyiz. Bir haftada 168 saat var, sadece iki saat dışarı çıkabiliyoruz. Bir saat avukatımızla, bir saat aileyle kapalı görüş yapabiliyoruz.

Musa Kart : 24 Temmuz 2017’de, 9 ay tutuklu kaldıktan sonra hâkim karşısına çıkabileceğiz. Yani önce ceza, sonra savunma. Eğer bu sıralamayı garip bulmazsanız, bir hukuk devleti olduğumuzu düşünebilirsiniz. 35 yıldır sadece karikatür çiziyorum. Ve hakkımda 29 yıla varan hapis cezası isteniyor. Evet, şaka gibi... Belki de bugüne kadar böyle çarpıcı ve vurucu bir espri yapamadığım için cezalandırılmayı hakettim, kim bilir.

12 EYLÜL'DEN KÖTÜ

Güray Öz: Bulabildiğimiz kitapları okuyabiliyoruz, koşullar kötü. Yıllardır gazeteciyim, 12 Eylül dönemi koşullarında dahi böyle şartlarla karşılaşmadık.

Turhan Günay: CHP’ye ve Kemal Kılıçdaroğlu’na teşekkür ediyorum. OHAL ciddi bir cezalandırma biçimi oldu. Uzun tutukluluk, cezaya dönüştü. Adalet yok edildi. İddianamemiz ancak 18 Nisan’da kabul edildi.