Bir uygarlığın seviyesini ölçmek isterseniz, kadının yaşam koşullarına bakın.”

John Stuart Mill

Her yıl, 8 Mart, Dünya Kadın Hakları (Emekçi Kadınlar) Günü olarak kutlanmakta. Bu günde kadınların sorunları irdelenmekte, dünyanın bir yarısının yaşam koşulları insanlığın gündemine taşınmaya çalışılmakta.

İnsan türünü ayakları üzerine bastıran, toplumsallığın yaratıcısı ve insan yaşama ilk adımı attığında, onu yaşama tutunduran, ilk örnek aldığı, ilk bilgi kaynağı annesi olan bir kadın.

İnsana sevgiyi ilk kez duyumsatan anne olan kadınlar. Bu sevgi kaynaklarına karşı nasıl kin, öfke duyulabilir anlamak güç.

İnsanlığın sapması

Neolitik yaşamda, (Neolitik “Yeni / Cilalı Taş” Çağ, İnsanlık tarihinde, besin üretimi yanında ilk yerleşik toplumların kurulmasıyla başlayan dönem Neolitik Çağadıyla anılmaktadır.) bir çocuk gibi kadına bağlı olan erkek, doğayla da barışık yaşardı. Adına devlet denen siyasal, dinsel ve askeri önderlerin ürettikleri sıradüzen (alt-üst ilişkisi, hiyerarşik yapı), kadını köleleştirmeyi başardı. Zamanla eve tutsak edilen kadın doğurduğu çocuklarıyla erkeğin mülkü durumuna getirildi. Yönetim yetkisinin erkeklere geçerek kadının etkisizleştirilmesi, insanlık tarihinde sonuçları çok acı olan büyük bir sapmadır. Dünyayı kadınlarla erkekler birlikte yönetmeliler. Birisinin ötekinin önüne geçmesi, toplumsal, ekonomik, doğal dengeleri bozmaktadır.

Toplumsallığın yaratıcısı ve öznesi olan kadın, insan hak ve özgürlüklerini kullanmaya gelince gerilere itilmeleri büyük haksızlık. Bu, insanlığın doğal gelişimine ve toplumsallığa aykırı. İnsan hak ve özgürlüklerini kullanma açısından kadın-erkek eşitsizliği, insanlığın doğal yapısından bir sapmadır. Doğal, haklı gerekçeleri olan bir durum değildir.

Toplumsal yaşamdan kadınların dışlanması, olmaları gereken yerlere, konumlara gelmelerinin önünün kesilmesi insanlığın gelişim sürecinde yaşanan bir sapmadır. Yaşanan bu olumsuzluklar, gelinen bu nokta insanlığın doğallığından başka alanlara yönelmedir. İnsanlığın bu olumsuzluğa nasıl saplandığını anlamak güç. Saplandığı bu olumsuz gidişten kurtulamaması da ayrı bir açmaz.

İnsanlık sorunu

Kadınların yararlanılması gereken bir nesne olarak görülmeleri, cinsel saldırılara uğramaları, bu amaçlarla öldürülmeleri, işkencelerden geçirilmeleri, insanlığa karşı işlenen suçlar. Bunlar bir “kadın sorunu” değil, “insanlık sorunu”. Kadın her şeyden önce bir insan. İnsanlığın yarısı. Olmazsa olmazı. İnsanlık bu sorunu çözmeden uygarlaşamaz, insanlaşma sürecini tamamlayamaz. Kadınların özgürleşemedikleri bir dünya özgürleşemez. Bu ülkeler, toplumlar için de böyle.

İnsanı yaşama tutunduran kadınlar, nasıl oluyor da erkek egemen iktidarlar tarafından itilen, aşağılanan, sömürülen, süründürülen bir yaşama tutsak ediliyorlar? Bu devletlerin yalnızca kadınlara değil, insan türüne karşı yaptıkları en büyük kötülük, en acımasız kıyım.

İnsanlığın olmazsa olmazları

Kadın, her şeyden önce insan. Kadını insan olarak görmemek, insanlık dışı uygulamalara uğratmak, insanlığa değer vermemekle sonuçlanmakta. Kadını insan hak ve özgürlüklerinin dışına itmek, insanlık suçu işlemektir.

Kadınla erkek birbirlerinin olmazsa olmazları. Biri olmasa öteki olmaz. Birbirine böylesine gereksinimi olan iki farklı fiziksel yapıdan birinin ötekini ezmeye kalkmasının anlamlı yanı yok.

İki ayrı fiziksel özellik taşıyan, bir bütünün iki ayrı parçası işlevi gören insanlar, fiziksel olarak farklı, insan hak ve özgürlükleri yönünde eşit olmak zorundalar.

Kadınların kurtuluşu, kadınların çabaları, savaşımları, bilinçlenmeleriyle olabilecek. İstemeden, uğruna savaşım vermeden, hiçbir özgürlük başkaları tarafında verilmemektedir.

İnsanlık tarihinin sürekli olarak gelişim, değişim içinde olduğu bilinmekte. Bu süreçlerin büyük bölümünde kadınlar, haksızlığa uğrayan, ezilen, baskılanan en kalabalık insan kesimi olmuş durumda.

İnsanlığın yarısı olan kadınlar güçlenmeden insanlığın sürünmekten kurtulamayacağı açık.

Yüzleşme

Dünya kadın Hakları Günü, insanlığın kadına yönelik uygulamalarıyla, haksızlıklarıyla yüzleşme günü olmalı.

İnsanlığın yaşamına yön veren kadınların, yaşamın her alanında ayrımcılığa, dışlanmaya, onurlarının çiğnenmesine yönelik eylemlerle yüzleşmeden kadın özgürleşemeyecek, insanlık sorunlarını çözemeyecektir.

Kadınlara uygulanan ayrımcılıklar, insanlık suçu olarak görülmeden, bu suçlarla yüzleşilmeden yapılan kutlamalar, yeni bir kötülük göstergesidir.

Dünya Kadın Hakları (Emekçi kadınlar) Gününün, kadınların sorunları, bu sorunların nedenleri, ortadan kaldırılmasıyla ilgili yüzleşmelerin yapıldığı bir güne dönüşmeli. O zaman içi daha çok dolacak, işlevi artacak, daha anlamlı bir güne dönüşecektir.

Dünya Kadın Hakları Günü, kadınların sorunları, bu sorunların nedenleri, ortadan kaldırılmasıyla ilgili yüzleşmelerin yapıldığı bir güne dönüşmeli. O zaman içi daha çok dolacak, işlevi artacak, daha anlamlı bir güne dönüşecektir.