8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, bu yıl, Özgecan Aslan cinayetiyle büyüyen kadın cinayetlerine karşı öfke ve Kobani’li kadınların özgürlük direnişiyle karşılandı.Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar cinayetlere, şiddete, sömürüye, savaşa karşı eşitlik ve özgürlük talepleriyle yürüdü.

İstanbul 8 Mart Platformu’nun çağrısıyla Kadıköy’de bir araya gelen kadınlar, miting alanına doğru yürüyüşe geçti.

Kadınlar, sloganları ve dövizleriyle erkek şiddetine karşı kadınları öz savunmaya çağırırken, Kobani’de direnen kadınları selamladı.

İstanbul 8 Mart Platformu’nun Kadıköy İskele Meydanı’nda düzenlediği mitinge, kadınlar “Kimliğimizin yok sayılmasına, emeğimizin sömürülmesine, erkek devlet şiddetine karşı dayanışma ve isyanımız büyüyor” pankartıyla yürüdü.

Kadınların erkek egemen sistemine boyun eğmeyeceklerini mesajı verildiği mitingde konuşan Pervin Buldan, taciz, tecavüz, şiddet ve ölüm gölgesinde yaşayan kadınların sadece 8 Mart’ta değil 365 gün boyunca alanda olması ve sesini birleştirmesi gerektiğini vurguladı.

‘KADINLAR KOBANÊ ZAFERİ MÜCADELEMİZE GÜÇ KATTI’


İstanbul 8 Mart Kadın Platformu adına ortak açıklamayı Türkçe Zeynep Derya, Kürtçesini de Belçim Oktan okudu. Özgecan’ın katledilmesiyle toplumun birçok kesimin döken erkek şiddetine karşı yıllardır bir mücadele sürdürüldüğünü hatırlatılan açıklamada, “Bizler bu şiddetin canilik veya ruh hastalığı değil, erkek egemen sistemin gündelik ve sürekli bir sonucu olduğunu biliyoruz” diye işaret edildi.

"IŞİD'İN YAPTIKLARI ERKEK EGEMEN SİSTEMİN BİR BİÇİMİDİR"

Açıklamada, AKP iktidarının, kadına yönelik şiddet konumundaki iki yüzlüğünün devam ettiğini vurgulayan kadınlar, düzenlenen yasaların, imzalanan uluslararası sözleşmelerin bir reklam aracı olarak kullanılırken, Türkiye’de günde en az 3 kadının katledildiğine dikkat çekti. Rojava’da ve Şengal’de binlerce kadının katleden, tecavüz eden, Êzîdî kadınları esir pazarlarına köle olarak satan IŞİD'in yaptıklarının, kadınların hayatlarına nüfuz etmiş erkek egemen iktidarın bir biçimi olduğunu hatırlatan kadınlar, dolayısıyla, Kobanili kadınların bu zihniyete karşı yaptıkları devrim ve kazandıkları zaferin ve tüm Kürdistan’da kadınların erkek ve devlet şiddetine karşı geliştirdikleri özsavunma mekanizmasının, evde, sokakta mücadele eden kadınlara güç kattığını vurguladı.

TALEPLER

“Biz toplumu dönüştürmek, hayatlarımızı özgürleştirmek için mücadelemize yılmadan devam edeceğiz” diyen kadınlar, taleplerini şöyle sıraladı:

* 8 Mart ücretli tatil ilan edilsin,

* Acilen ‘kadın bakanlığı’ kurulsun,

* Erkek şiddetini araştırmak için kurulan komisyon daimi hale getirilsin ve alanda çalışan kadın örgütlerinin izlemesine açık olarak çalışsın,

* Hükümet yandaş örgütlerle değil, kadın örgütlerini tanıyarak, bu örgütlerle toplumsal cinsiyet eşitsizliğini giderici politikalar ve uygulamalara derhal başlasın, kadın ve erkek eşittir,

* Yaşamın her alanında eşit temsiliyet tanınsın,

* Kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve kadın cinayeti davalarında, erkeklere uygulanan tahrik ve iyi hal indirimi kaldırılsın, erkekleri kollayan erkek-yargı işbirliğine son verilsin,

* Boşanan kadınlara ev, maaş ve can güvenliği sağlansın, güvencesiz, esnek ve kayıt dışı çalışmaya son verilsin, ev emekçi kadınlara sosyal güvence ve emeklilik hakkı tanınsın,

* Eşit, parasız, bilimsel anadilde ve laik eğitim hakkı tanınsın.

Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Önlem Grubu adına açıklamayı okuyan Sultan Çit ise “Erkek şiddetine karşı yalnız da çaresiz de değiliz” diyerek, “AKP’nin yaşamlarımıza müdahalesine, hayatlarımızı yeniden biçimlendirmesine izin vermeyeceğiz” diye konuştu.

BULDAN: 365 GÜN ALANDA OLMALIYIZ


HDP İmralı Heyeti’nde yer alan Grup Başkanvekili Pervin Buldan söz aldı. 5 bin yıldır erkek egemen sistem tarafından sürdürülen kadına yönelik şiddet, gaspı ve ayrımcı politikaları yüzünden kadınlar her gün katledildiğini hatırlatarak sözlerine başlayan Buldan, o nedenle kadınların sadece 8 Mart’ta değil 365 gün boyunca alanda olması ve sesini birleştirmesi gerektiğini vurguladı.

“Kadınlar şiddete, baskıya, yaşamın her alanında yok sayıldı, hep ikinci sınıf vatandaş olarak görüldü” diyen Buldan, ama her şeye rağmen kadınların diz çökmediğini, dimdik ayakta durduğunu hatırlattı. Hükümete, “Kadınları yok sayarak, baskı ve şiddet uygulayarak bu ülkeye özgürlük getiremezsiniz” diye seslenen Buldan, “Eğer bu coğrafyaya eşitliği, özgürlüğü, barışı getirmeyi istiyorsanız kadınların sesini duymalısınız ve anayasanızı değiştirmelisin ve kadına yönelik her türlü ayrımcılığa, şiddete karşı başta kadın bakanlığı olmak üzere sistem değişikliği yapmanız lazım” diye konuştu.

BU SİSTEMİ GÜCÜMÜZLE DEĞİŞTİRECEĞİZ

Bu sistemi değiştirmek için kadınların güçlerini birleştirmek zorunda olduğunu kaydeden Buldan, “Aramızdaki zincirleri kopartmak zorundayız. Nerede olursak olalım Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez olalım ama birlikte olalım” dedi. Buldan, “Özgecan, Sakine, Fidan ve Leyla için nasıl ki sokaklara indiysek, bundan sonra dünyanın neresinde olursa olsun, kadına karşı en ufak bir baskı, bir katliam karşısında alanlarda olacağız ve sesimizi birleştireceğiz” dedi.

‘KADINLARIN YER ALMADIĞI BİR SÜREÇTE BARIŞ HAYAL’

Çözüm sürecine de değinen Buldan, bu coğrafyaya kadınların barış ve özgürlük getireceğini vurguladı. Kadınların olmadığı bir süreçte barıştan söz edilemeyeceğini altını çizen Buldan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İşte Sayın Öcalan’da müzakere masasında kadınların özgürlüğü, kadınların eşitliği benim için esastır diyor. Sayın Öcalan müzakere masasında kadın temsiliyetini çok önemli bulduğunu söylüyor ve kadının katledildiği bir ülkenin üye bile olmam diyor. İşte bunun için Sayın Öcalan’ın başlatmış olduğu barış ve çözüm sürecinde onunla birlikte olduğumuzu buradan bir kez daha haykırıyoruz.”

Pervin Buldan’ın konuşmasının ardından kadınlar, sahneye çıkan Sarya Müzik, Ahu İrani Kürtçe müzik gruplarının seslendirdiği şarkılar eşliğinde halay çekip soğuk havaya meydan okudu.

Kaynak: ANF, İMC