İsmailağa Cemaati’nin kadına bakışını bir yüksek lisans tezi ortaya koydu.

Ankara Üniversitesi’nde yapılan “Cemaat Anlatılarında Kadın: İsmailağa Cemaati Örneği” başlıklı tezde yer alan bilgilere göre cemaat içinde erkeğin kadına şiddeti normal karşılanıyor. Cemaat içinde ayrıca kadın-erkek eşitliğinin ise modern yalanlar olduğu ifade ediliyor.

BirGün’den Mustafa Kömüş’ün haberine göre, Tezde erkek şiddetine ilişkin cemaatin ölen lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’nun Kuran tefsirinin dikkate alındığı belirtiliyor.

Tefsirde şu ifadeler alıyor: “Dövmek kırk sopanın altında olmalıdır, köle hakkında kâmil had yirmi olduğu için ulemadan bazısı ‘Kadına vurulan sopa yirmiye ulaşmamalıdır’ demişlerdir. Kocasının karısına edep vermek için onu acıtmayacak şekilde dövmesi ve edep vermeyi gerektiren her türlü muameleyi yapması caizdir. Asil bir kadınla, soysuz bir kadına edep vermenin şekli değişik olur. Soylu bir kadına yaklaşmamak ona edep vermek için kâfi olabilir, soysuz bir kadın ise ancak dayaktan tesirlenir.”

Tezde İsmailağacıların kadın erkek ilişkisine bakışı ise şu şekilde özetleniyor:

“Cemaat, modernleşmeyle birlikte kadın erkek eşitliği konusunda yaygınlaşan söylemlerin, çağdaş olduğunu iddia eden din düşmanları tarafından yapıldığını düşünmekte ve bu söylemlerin kadını asli fıtratından çevirmeye yönelik teşebbüslerinin bir sonucu olarak görmektedir. Kadın ve erkek arasındaki hukukun korunmasının Allah’ın her iki cinse çizdiği çerçevenin dışına çıkmamakla mümkün olacağını belirten bu yapı, aksi halin bela ve helaka açık bir davetiye olacağını da belirtmektedir.”

İsmailağacıların kadını sadece evde kabul ettiği ise şu ifadelerle aktarılıyor:

“Cemaat düşüncesinde kadının, zaruri olmadıkça dışarı çıkmasının uygun bulunmadığı belirtilmiştir. İslam’ın kadına camiye gitmesi hususunda cevaz verdiğini de belirten aynı görüş, günümüz şartlarında artık bunun da elzem olmadığını düşünmektedir. Kadınların, camilere teşvik edilmesinin de doğru olmadığını ifade etmektedirler. Tüm bu görüşlerden hareketle, evi dışında varlık göstermeye çalışan kadın kendine, ailesine, dini hassasiyetlerine ve toplumun düzenine zarar verirken; ailesinde ve sosyal alanda her daim üstünlük atfedilen erkek ise kendini geleneksel ataerkil düşünceden kopmayan bir zeminde bulmaktadır. Bir kadının evinde oturup dışarıya lüzumsuz çıkmaması, sokaklarda dikilip konuşmaması ve erkeklerden alışveriş yapmaktan kaçınması, cemaat kadınlarının sosyal alandaki tavırlarında hayânın neticesi olarak görülmektedir.”