Müge İplikçi Vatan’da 25 Kasım’ı yazdı:

 

Gökyüzünün Yarısı

 

Yarın 25 Kasım. Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Dayanışma Günü. Bu nedenle yarın bir dizi etkinlik var. Bunlardan biri, Mor Çatı Sığınma Vakfı ve Kamer temsilcilerinin yanısıra Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ile Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış’ın da katılacağı ‘Aileiçi Şiddete Son’ konferansı. Konferans Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü Fazıl Say Salonu’nda saat 10’da başlayacak. 2005 yılından beri gerçekleşen konferansın bu yılki adı ise Gökyüzünün Yarısı.


Gökyüzünün Yarısı, New York Times yazarı Pulitzer ödüllü Nicholas Kristof ve eşi, gazeteci Sherly WuDunn’un dünyanın her tarafına gidip gözlemleyerek kotardıkları ortak çalışmalarının adı. Kitap, tüm dünyada kadına uygulanan her türlü şiddeti (sünnet, tecavüz, kadın ticareti, ensest, çocuk evlilikleri vb.) kapsayan ve yazarların kişisel tanıklıklarıyla oluşmuş bir eser. Şiddete karşı sivil toplum örgütlerinin desteğiyle mücadele eden ve mücadeleyi kazanan kadınların öykülerini içeriyor.


Kendileriyle yapılan bir röportajda ‘Kadın ve kızların durumunun önemli olduğunu ne zaman tespit ettiniz?’ sorusuna şöyle yanıt veriyor yazarlar:


‘Çin’deyken Tiananmen Meydanı’nda öğrencilerin öldürüldüğünü gördüğümüzde çileden çıkmıştık. Korkunçtu. Sonraki yıl Çin’de seyahat etmeye başladık. Aynı şekilde ama farklı şok edici durumlarla karşılaştık ancak kimse bu konuda bir şey yazmıyordu! Her yıl 39 bin kız bebek bir yaşına gelmeden ölüyordu ve kimse bu konuda bir şey yazmıyordu! Kız bebeklerine saygı duyulmadığını ortaya koyuyordu bu.’


Eğitimin önemine her koşulda vurgu yapan ve bizzat yaşam tanıklıklarından oluşan kitap, Doğan Kitap tarafından dilimize kazandırıldı. Türkçe baskıda Elif Şafak’ın önsözdeki yazısının yanısıra Emel Armutçu’nun kaleme aldığı, namus cinayetlerinden kurtulan bir kadının öyküsü de yer alıyor.


Konferansa katılamasanız da kitabın tanıklıklarına bakmanızı ve tanıklıklardan yola çıkarak Türkiye’nin bu şiddet coğrafyasındaki yerini gözlemlemenizi öneririm.


Bir de yürüyüş haberimiz var: Kadınlar 25 Kasım Cuma Günü Saat:18:45’de Tünel’de buluşacak ve Taksim’e yürüyecek. Bu yürüyüşte öldürülen kadınların aileleri de yer alacak. Münevver Karabulut’un, Hülya Tazegül’ün, Gülay Yaşar’ın, Esin Güneş’in aileleri... Eylemde öldürülen kadınların resimleri de taşınacak. Birçok akademisyen ve sanatçının destek verdiği eyleme Beren Saat, Nur Sürer, Azra Akın, Neslihan Acar gibi isimler de katılacak.

***



Kişisel olarak 25 Kasım’a dair söyleyebileceklerimse belli: Türkiye’nin demokrasi yolunda attığı-atamadığı adımlar samimiyetten destek alan bir bilimsellikle kadın haklarının yanına uğrayamadığı müddetçe ülkemizdeki şiddeti, çifte standartları, yoksulluğu ve yoksunluğu aşmamız da kolay olmayacak. İlk etapta eğitim hakkının koşulsuzca sağlanması ülkemizdeki birçok açmazın önüne geçecektir.


Siyasilerimizden kadınlardan 3 çocuk doğurmalarını değil, ille bir şey dileyeceklerse onların ayakları üzerinde duran bireyler olabilmelerini dilemelerini temenni ediyoruz. Çünkü kadının doğurganlığından çok daha önemli öncelikler var şu an toplumumuzda. Kaldı ki aranan ‘sağlıklı gelecek nesiller’ ise şunu asla unutmamamız gerekiyor: Gelecek sağlıklı nesil, sadece ama sadece zihni, ruhu, düşünme potansiyeli, analiz etme yeteneği ve bedeni sağlıklı bireylerden feyz alır. Dayak yiyen bir kadın sürekli dayak yiyen bir toplum demektir. Varın diğer şiddet unsurlarını siz düşünün.


İşin aslı şudur: Gökyüzünün yarısı ağlarsa diğer yarısı da ağlar.

***



Değerli öğretmenlerimizin 24 Kasım’ını kutluyorum.