Kaynak: BİA

"Değişim, Anne ve Kız Çocuğu İlişkisinden Geçiyor"

SFK’nın düzenlediği Kadın Emeği Konferansı'nın konuşmacılarından Leeds Üniversitesi öğretim üyesi Jean Gardiner, bakım emeği konusuna değindi ve patriyarkanın kırılmasının ancak anne/kız çocuğu ilişkisinin değişimiyle mümkün olduğunu söyledi.

Sosyalist Feminist Kolektif'in (SFK), kadın emeği politikalarını tartışmak üzere düzenlediği, iki günlük Kadın Emeği Konferansı'nın bugünkü konuşmacılarından Leeds Üniversitesi (İngiltere) öğretim üyesi Jean Gardiner, "bakım emeği"yle ilgili tanımlara, dünyadaki duruma ve sorunlara değindi.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nin Fındıklı Kampüsü'nde düzenlenen konferansta konuşan Gardiner, konuşmasına "bakım emeği"ni tanımlayarak başladı:

"Evde kadının ya da kız çocuğunun, koca ya da babaya yaptığı ücretsiz hizmetlerin bütünü 'bakım emeği'dir."

Gardiner, bakım emeğinin yalnızca fiziksel değil aynı zamanda duygusal bir ağırlığı da olduğunu, aile ilişkisinin devamı için bir zorunluluk olarak algılandığını vurguladı.

Toplumsal cinsiyet bedelini nasıl azaltabiliriz?

"Toplumsal cinsiyet cezası dünyanın her yerinde var. Eşitliğin en fazla sağlandığı, ikili kariyer modelinin en yaygın olduğu İskandinav ülkelerinde dahi, toplumsal cinsiyet bedeli ödeniyor. Şu aşamada önemli olan bu bedeli, özellikle az gelişmiş ülkelerde nasıl azaltabileceğimiz."

Teknolojinin gelişmesiyle, bakım emeğinin eskisine oranla daha az yorucu olduğunu söyleyen Gardiner, "Annem hayatının neredeyse tüm pazarlarını çamaşır yıkamaya verdi, ben buna mecbur değilim. Bir çamaşır makinam ve kirlilerini kendi yıkayan bir partnerim var" dedi.

Ancak yine de, dünyanın her yerinde bakım emeğinin kadınlar tarafından yüklenildiğinin altını çizen Gardiner, bakım için harcanan zaman ve efor sebebiyle ücretli iş dünyasında kadının geri planda kalmak durumunda olduğunu anlattı.

"Başarılı yöneticilerin esnek çalışma saatleri olmaz"

Gardiner, esnek çalışma saatleri, yarı zamanlı iş gibi seçeneklerin kadınların, iş dünyasında yükselememeleriyle sonuçlandığını örneklerken, " Mesela başarılı bir yönetici esnek çalışma saatlerinde çalışamaz" dedi.

Erkekliğin (masculinity) mutlaka ataerkil bir yapıda olması gerekmediğini ama ataerkil olmayan erkekliğin de, kadının üzerinde hegemonya kurduğundan bahseden Gardiner, sözlerine şöyle devam etti:

"Örneğin İskandinav ülkelerinde baba ve annenin, çocuk doğduğunda iş yerinden aldıkları haklar neredeyse aynı. Ama erkeğin, çocuğun bakımı için esnek çalışma saatleri istemesi zor. Çünkü bu 'erkekler kulübünden dışlanmak' anlamına gelecek. Bu da onların ödedikleri bir bedel."

"Patriyarka, kız çocuklarıyla kırılabilir"

Değişimin, anne ve kız çocuğu ilişkisinden yükseldiğini söyleyen Gardiner, "Patriyarkanın kırılması anne ve kız çocuğu ilişkisinden geçiyor. Anne, kız çocuğuna eşitlikçi bir eğitim vererek değişimi başlatıyor" dedi.

Gardiner, gelişmiş ülkelerde ücretsiz ev içi işlerinin erkeklerin ortalama üç, kadınların ortalama beş saatini aldığını ifade ederek Türkiye'deki durumu açıkladı:

"Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, Türkiye'de kadınlar hafta içinde ev işlerine, ortalama 6 saat 16 dakika, erkekler 1 saat 28 dakika harcıyorlar. Böylece, Türkiye'de kadınlar bakım hizmetlerine erkeklerin dört katı zaman harcamış oluyor."

BM raporunun bir başka dikkat çekici noktası ise, Türkiye'de kadınların istihdama katılımında son 10 yılda büyük bir düşüş göstermesi.

1990 verilerine göre  kadının istihdam oranı yüzde 34 iken, katılım 2010'da yüzde 24'e düşmüş. Erkeklerin istihdama katılımı da, kadınlarınkine kıyasla az olmasına rağmen yine düşüşte.

Gardiner, bu durumun eğitime daha fazla ağırlık verilmesiyle ilgili olabileceğini söyledi.

 

BAKIM EMEĞİ KONFERANSI

Hartman: Bakım Hizmetleri Kamu Hizmeti Olmalı

Sosyalist Feminist Kolektif'İn düzenlediği Kadın Emeği Konferansı'nda Heide Hartman bakım emeğinin karşılanması gerektiğini ve bakım hizmetlerini kamu hizmetleri olarak motive etmeye çalıştıklarını anlattı.

"Yaşadığımız dünyayı görmek, kapitalizmin, patriyarkanın nasıl örgütlendiğini anlamak ve değiştirmek için örgütlenmek gerekir."

Sosyalist Feminist Kolektif tarafından 12-13 Kasım tarihleri arasında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nin Fındıklı Kampüsü'nde düzenlenen Kadın Emeği Konferansı, Yasemin Özgün'ün açılış konuşması ile başladı.

Konuşmasında üçretli-ücretsiz emek kıskacına sıkışmış kadınların koşullarını ne tür politikalarla ve hangi yollardan geçerek dönüştürülebileceğini tartışmak istediklerini ifade eden Özgün, "patriyarka, sermaye ile iş birliği içinde kadınların ucuz, güvencesiz, esnek ve niteliksiz emek olarak, üçretli emek gücüne katılmayı mümkün kıldığını, bu kısır döngünün nasıl aşılabileceğini tartışmak istiyoruz" dedi.

"Ev içinde de kapitalizm var"

"Marksizmin Feminizmle Mutsuz Evliliği" makalesinin yazarı olan ve Kapitalizm ve Patriyarka  başlıklı bir konuşma yapan Heide Hartman, "Kadınların eziliyor olmasından kimin çıkarı var? Kim tarafından eziliyorlar?" sorusunu sordu.

"Marksizm kadınların ezilme durumunu kapitalizmle açıklıyor. Evet, kapitalizm kadınları eziyor ama bu yanıt eksik bir yanıt oluyor. Kadınlar aynı zamanda erkekler tarafından da eziliyor. Ev işlerinde eziliyorlar" diyen Hartman şöyle devam etti:

"Kadınlar, özellikle yemek, yaşlı bakımı, temizlik, çocuk bakımı gibi işlerde eziliyorlar.

Kadınların dışında 9-10 yaşlarındaki kız çocukları da ya kardeşlerine bakıyor ya da temizlik gibi işleri yapıyor. Erkek çocuklar ise ya dışarıda ya da evde oyun oynuyorlar. Aile içindeki bu üretimden erkekler çıkar sağlıyor.

"Erkeklerin çıkar sağladığı tek alan aile içi üretim ilişkileri değil. Aynı zamanda iş alanlarında daha iyi koşullarda çalışıyorlar. Daha iyi ücret alıyorlar. Kapitalizm sadece iş alanlarında değil. Ev içinde de kapitalizm var."

Bakım emeğinin karşılanması gerekiyor

Marksizm'in Feminizmle Mutsuz Evliliği üzerine makalesini yazdığı dönemde şiddet kavramının gündemde olmadığını vurgulayan Hartman,  makaleden bu yana kadınları ilgilendiren değişiklikler olduğunu söyledi.: "Kadınlara yönelik şiddet arttı, taciz, sokakta  taciz  meselesi var. Şiddet kadınları uzaklaştırıyor."

Özellikle düşük gelirlileri olanların evlenmek istemediklerini vurgulayan Hartman, "Yaşlıların ve çocukların bakım maliyeti var. Bunları karşılamak ise sorun. Kapitalizm bunları karşılamak istemiyor. Avrupa'da devlet karşılıyor. ABD'de ise bu işler özel şirketlere verildi.  Kar amaçlı zincirler oluşturuldu. Bakım işlerinde, kapitalizmin devlet eliyle kontrol edilebilmesi ya da kapitalizmi daha sağlıklı hale getirmek gerekli. Bakım emeğinin karşılanması gerekiyor" diyerek, bakım hizmetlerini kamu hizmetleri olarak motive etmeye çalıştıklarını anlattı.

"Yeni bir ekonomik kriz yaşanıyor. ABD'de 50 milyon çocuk gıda yardımı alıyor. Yüzde 20 oranında çocuk yoksulluğu var. 50 milyon kişiye gıda yardımı yapılıyor. Çalıştıkları halde aç kalmamaları için yemek parası veriliyor. Krizde insanlar hayatlarının bir yanını da kaybedebiliyorlar. Krize karşı Wall Street'i İşgal Et hareketini insanlar destekledi. Wall Street'i İşgal Et hareketiyle birlikte çok şey değişti. Yaşadığımız dünyayı görmek, kapitalizmi, patriyalkanın nasıl örgütlendiğini anlamak ve değiştirmek için örgütlenmek gerekir" dedi.

 

HELENA HİRATA

Esneklik, Güvencesiz Çalışma Koşullarını Getiriyor

Sosyalist Feminist Kolektif'in düzenlediği Kadın Emeği Konferansı'nın ikinci gününde, Eleştirel Feminizm Sözlüğü'nü derleyenlerden Helena Hirata profesyonel çalışmada, ev içi çalışmada ve ücretli kadın emeğindeki değişimleri ele aldı.

Sosyalist Feminist Kolektif'in düzenlediği Kadın Emeği Konferansı'nın ikinci günü Helena Hirata ile başladı.

Hirata, küreselleşmenin cinsiyetli yapısı ve cinsiyete dayalı uluslararası işbölümü üzerine karşılaştırmalı çalışmalar yapıyor.  Ayrıca Türkçe'ye de çevrilen Eleştirel Feminizm Sözlüğü'nü derleyenler arasında.

Hirata, " Esneklik ve Ücretli Kadın Emeği" başlıklı konuşmasında, profesyonel çalışmada, ev içi çalışmada ve ücretli kadın emeğindeki değişimleri ele aldı.

Sosyal eşitsizliklerin çalışma hayatına yansımaları olduğunu söyleyen Hirata, küreselleşmenin istihdamı nasıl etkilediğine değindi. "Küreselleşme ulusal pazarların birbirine bağımlı olmasını sağlıyor ve homojenleşme anlamına gelmiyor. Bence sermayenin uluslararasılaştırılması, çalışmanın heterojen durumunu arttırıyor ve ekonomik faaliyetlerin yapısını değiştiriyor. Dolayısıyla istihdamın kalitesini olumsuz etkileyecek özellikleri var" diye konuştu.

Hirata, Avrupa ülkelerinde farklılıklar söz konusu olduğunu, eşitsizliklerin yapısının, kadınların çalışmaları ve faaliyetlerinin de farklılıklar gösterdiğini anlattı.

"Çalışmanın ya da emeğin organizasyonu esneklik olarak tanımlanabilir. Esneklik güvencesiz çalışma koşullarını da beraberinde getiren bir şey olabiliyor. 1980'lerin başından beri hem Avrupa'da hem Japonya'da birçok esneklik, işe alma politikalarına entegre edilmiş durumda.

"1980'lerde Fransa'da kadınların yüzde 18'i yarı zamanlı işlerde çalışıyordu. Bu sayı 2010'da yüzde 30'a yükseldi. Bu kadınların çalışma yapılarına baktığımızda değişim olduğunu görüyoruz. Türkiye'de ise bütün çalışan kadınların yüzde 13.5'i yarı zamanlı işlerde çalışıyor."

Sosyal haklar, çalışma süresi ve yetkinlik

Kayıt dışı istihdamda kadın  sayısı erkekten daha fazla olduğunun altını çizen Hirata, güvencesiz ya da kayıt dışı istihdamın sahip olduğu göstergeleri şöyle özetledi:

* Sosyal güvence ve hakların olmaması: Kayıt dışı çalışma genellikle herhangi bir sosyal güvence olmadan yapılan çalışmalardır. Zengin ya da gelişmiş ülkelerde sosyal politikaların getirdiği faydalardan yararlanamayan birçok kişi var. Örneğin ücretli ev işleri genelde göçmen kadınlar tarafından yapılıyor.

* Çalışma süresi: Yarı zamanlı istihdamda, çalışma saatine oranla maaşlar daha düşük oluyor. Düşük maaş da güvencesiz olma durumunu tetikliyor. Bazı sektörlerde sadece yarı zamanlı işler mevcut.

* Düşük beceri/yetkinlik seviyesi: Resmi yetkinliklere sahip olmama durumu düşük ücretlerle sonuçlanıyor. Bu da işsizlik ve ya güvencesiz çalışmaya götürebiliyor.