Veli Bayrak / Demokrat Haber

Albert Camus yıllar önce "Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın" demiş. İyi de demiş. Buradan yola çıkarak biz de “Bir ülkede kadının yerini öğrenmek istiyorsanız o ülkede erkeklerin kadınlar hakkında neler söylendiğine bakın” dersek hiçte yanlış yapmış sayılmayız.

Kuşkusuz kimi ve neyi kast ettiğimiz ortada. Yoksa “Kadınlar bir çiçektir” diyerek günde 5 vakit kadınına ‘sevgi’sini gösteren iyi kalpli erkeklerden söz etmiyoruz. Ya da “Kadın anadır, yârdir, candır” diyerek sokak ortasında eşlerini döven, bıçaklayan veya kurşun yağmuruna tutan delikanlı erkeklerden de söz etmiyoruz. Zira uzunca bir süredir bu ülkede delikanlılık en fazla kadınlar üzerinden denenir durumda.

TRT’de iftar programında kendine tasavvuf düşünürü denilen bir düşünür ne demişti geçenlerde: Hamile kadınların sokağa çıkması edepsizliktir... E tabi adam kocaman bir düşünür. Bunu söylediyse düşünmüştür de söylemiştir. Kimin sokağa çıkıp çıkmayacağını bir düşünürden daha mı iyi bileceğiz sonuçta. 

Ama tabi ki de bunun bir evveliyatı vardı. Zira son 10 yıldır Türkiye’de, erkek düşünürler kadınlar hakkında birbirinden güzel özlü sözler söyler olmuştu. Ne de olsa “Flört fahişeliktir" diyen Cemil Çiçek’in Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı yaptığı bir ülkeydi bu ülke. Elbette ki bu topraklardan böyle büyük düşünürler çıkacaktı.

Kaldı ki düşünür anlamında öyle bereketli topraklardı ki bu topraklar bir konu hakkında birbirinden değerli 2 söz söyleyen düşünürlerimiz bile vardı. Kürtaj’ın yasaklanması sırasında ne demişti ünlü Türk düşünürü Melih Gökçek: “Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün? Anası ölsün”

Bununla da yetinmemiş peşinden “Kadın ahlaklı olsun, kürtaj yapmak zorunda kalmasın” diyerek ne kadar büyük bir düşünür olduğunu bir kez daha ortaya koymuştu.

Üstelik Melih Gökçek “Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar" diyen bir başka Türk düşünürü Recep Akdağ ile de aynı dönemde yaşıyordu. Kaldı ki Türkiye için 2000’li yıllar düşünürlerin bol olduğu yıllardı. Örneğin sezaryenle doğumun zorlaştırıldığı sırada “Bu işin tabiatı normal doğumdur. Anne ne kadar cesursa çocuğu da o kadar cesur olur. Korkak bir nesil istemiyoruz" diyen bir başka Türk düşünürü Mehmet Müezzinoğlu da her iki düşünürün partidaşıydı.

Parti demişken 2000’li yıllar aynı zamanda AKP iktidarının bolca düşünür ürettiği yıllardı. Bu düşünürler erkek olmalarına rağmen özellikle de kadınlar hakkında birbirinden güzel özlü sözler söylüyorlardı. Örneğin kendinden iş isteyen kadına "Evdeki işler yetmiyor mu" diyen Türk düşünürü Veysel Eroğlu aynı zamanda AKP’den bir bakandı. Ama bakan olmak onun sonuna kadar hakkıydı. Zira yıkılan kaçak kuran kursu binasında ölen kız çocuğunun babası ''Ne yani bale mi yapsaydı?'' demişti. Sonuçta böyle düşünüre böyle düşüncesiz seçmenler oy veriyordu.

Dedik ya 2000’li yıllar düşünür yıllarıydı. Birbirinden güzel ve özlü sözler birbirinden değerli düşünürlerin ağzından çıkıyordu. Örneğin "Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor" diyen Erhan Ekmekçi AKP İl Genel Meclis Üyesiydi.

"Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek" diyen Mehmet Şimşek AKP’nin önemli bir bakanıydı.

“Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masum" diyen Ayhan Sefer Üstün hem AKP Milletvekili hem de İnsan Hakları Komisyonu Başkanı’ydı.

Yılların siyasetçisi Vecdi Gönül "Türk kadını evinin süsüdür" dediğinde AKP’de birkaç dönem bakanlık yapmış sayılı düşünürlerden birisiydi.

Ama tabii ki tüm bu düşünürlerin kendine rehber edindiği bir başka düşünür daha vardı. Lakin o daha yıllar öncesinden bir çiftçiye “Hadi bakalım, ananı da al git” diyerek kadınlar hakkında en önemli özlü sözü söylemişti. O sözden yıllar sonra Dildaş Aktaş isimli kadın eylemci için “Bir tane kız mıdır, kadın mıdır bilemem" diyerek kendini takip edecek olan düşünürlere çokta fazla düşünmeden özlü sözler söylemelerinin yolunu açmıştı. Bugün bu düşünürler sözlerini düşünmeden söylüyorlarsa baş düşünürün bunda payı çok büyüktür.