Şırnak'ın Silopi ilçesinde 2011 yılının 21 Mart günü BDP eski Milletvekili Sebahat Tuncel'in katılımıyla gerçekleştirilmek istenen Newroz etkinliğine polis saldırısı gerçekleştirilmişti. Polisin biber gazı, tazyikli su ile saldırmasının ardından Sebahat Tuncel ve beraberindekiler polislerle diyalog kurmaya çalıştı. Diyaloglar sırasında tartışma çıkması üzerine özsavunma gerçekleştiren Sebahat Tuncel hakkında dönemin Şırnak Güvenlik Şube Müdürü Murat Çetiner'e tokat attığı gerekçesiyle 'Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme' suçlarından 1 yıl hapis cezası ve 8 bin 500 TL adli para cezası verildi.

'SİLOPİ'DE YAŞANANLAR DEVLET ŞİDDETİNE KARŞI BİR İTİRAZ'

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Sebahat Tuncel, Silopi'de yaşananların sadece bir tokat meselesi olmadığını söyleyerek, Silopi'de yaşananların devlet şiddetine karşı bir itiraz olduğunu vurguladı. Tuncel, "Silopi'de Newroz kutlamaları sırasında demokrasi çadırımızı ziyarete giderken halka yönelik saldırı karşısında yaşanan bir durum. Hatırlarsanız orada bir milletvekilimizin ayağı kırılmıştı. Birçok milletvekilimiz, yöneticimiz, üyemiz, kadınlar saldırıya uğramıştı, yaralananlar oldu. Bu saldırılara karşı itiraz ettiğimiz için bize dava açıldı. Daha önce tazminat davası açılmıştı. Mesele orada yaşananlar devlete karşı bir tutum olarak değerlendirdiği için, devlet adına bir cezalandırma haliyle karşı karşıyayız. En son verilen cezada bunun sonucudur. Oysa orada asıl cezalandırması gerekenler devlet şiddetini uygulayan, bunun emrini verenler Emniyet Müdürü, Vali ve Kaymakam bunun hesabını vermesi gerekirken tam tersi bir nokta da değerlendirme söz konusu" diye belirtti.

'MESELE SADECE BİR TOKAT MESELESİ DEĞİL'

Henüz hukuki sürecin bitmediğini kaydeden Sebahat Tuncel, "Ama sonucu belli bir süreçten bahsediyoruz. Devlet şiddetine itiraz eden bir kadın olmuş olması bu devleti çok daha acıtan bir nokta oldu. Mesele sadece bir tokat meselesi değil bir Kürt kadını nasıl oldu da buna itiraz ediyor ve ses çıkarıyor olmasıdır. Bu da aslında feodal gururunu zedeleyen bir noktaya gelmiş oldu. Ama hala kadınlar 2011'den beri sokakta, direniş alanlarında hem cinsiyetçiliğe karşı hem de milliyetçiliğe karşı eşitlik ve özgürlük mücadelesi veriyor" ifadelerinde bulundu.

'ERKEK DEVLET ERKEK YARGIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ'

Kadınların devlet şiddetine karşı itirazlarının ve isyanlarının hep olacağını dile getiren Sebahat Tuncel sözlerine şöyle devam etti: "Kadınların erkek şiddetine karşı kendi özsavunmalarını geliştirmesi oldukça anlamlı bir konudur. Çünkü mevcut sisteme karşı kadınlara yönelik şiddeti aslında meşrulaştıran bir sistem ortada oluyor ve aslında kendisini savunan kadınlar her zaman için bu erkek egemen sistem tarafından erkek devlet tarafından suçlu kabul ediliyorlar. Newroz'da yaşanan olay boyutu da buydu diyebiliriz. Orada yaşanan şiddete karşı buna itiraz etmek, buna karşı ses çıkarmak yargı bir cezalandırma konusu olarak değerlendiriyor. Ama hukuki süreç bitmedi. Biz buna itiraz ettik ama sonuçta yine erkek devlet erkek yargıyla karşı karşıyayız."

'İSYANIMIZ HEP OLACAK'

Bu meselenin sadece yerel mahkemedeki zihniyetle açıklanacak bir durum olmadığını kaydeden Sebahat Tuncel, "Adil bir yargılanma olsa sonucun bu olmaması gerekir aksine halka zulüm edenlerin yargılanması gerekir. Biz bunun hukuki mücadelesini vereceğiz hem de siyasi mücadelesini vereceğiz. Erkek egemen sisteme karşı kadın olarak siyasetten mücadele vereceğiz. Kürtler olarak bu tekçiliği dayatan sisteme karşı mücadele vereceğiz. Devlet şiddetine karşı kadınlar olarak öz örgütlülüğümüzü sağlayarak devlet şiddetine karşı itirazımız ve isyanımız hep olacak. Şiddetsiz, savaşsız, sömürüsüz bir toplum gerçeğini yaratana kadar bunun mücadelesini yürüteceğiz" diyerek sözlerini noktaladı.

Kaynak: JINHA