Kadınlar, Kadıköy'de bir mekanda yaşadığı fiziksel taciz ve şiddeti protesto ediyor.

'Güvenli mekanlar istiyoruz' taleplerini dile getiren kadınlar, "Geceleri sokaklarda, mekanlarda maruz kaldığımız fiziksel, sözlü tacizlere karşı hayatlarımıza sahip çıkıyoruz" dedi.

"Kadıköy'de bir mekanda yaşanan erkek tacizine ve dayanışmasına karşı isyanımızı sokağa taşıyoruz" diyen kadınlar 1 Kasım Perşembe 17:45'te twitter'da #GüvenliMekanlarİstiyoruz hashtagında buluşacak.

Kadınlar 2 Kasım Cuma günü saat 20:00'de Moda Caddesi üzerinde Tek Büfe önünde bir araya gelecek.

NE OLMUŞTU?

Kadıköy'de bir mekanda yaşanan şiddet ve tacizi kadınlar anlattı:

24 Ekim 2018 Çarşamba Yoğurtçu Kadın Forumu’ndan çıktıktan sonra saat 22:00 sularında 5 kadın Kadıköy Reset Bar’ın arkasındaki küçük bahçeye oturduk. Arka masamızda erkeklerin çoğunlukta olduğu yaklaşık 10 kişilik bir grup vardı. Masamıza oturduktan hemen
sonra bu gruptan bir erkek yanımıza gelerek “Bugün siparişlerinizi ben alacağım” dedi.

Rahatsız olduğumuzu garsona belirttik ve garson o erkeği yerine oturttu. Yaklaşık bir saat sonra mekanda bizim dışımızda diğer grup kalmıştı. O grubun masasında bir kadın ve dört erkek vardı. Aynı erkek bu sefer izin almadan bir sandalye çekip yanımıza oturdu. Bir arkadaşımıza bacağıyla fiziksel temasta bulundu ve biz ona yaptığının yanlış olduğunu, oturmadan önce izin alması gerektiğini söyledik ve masasına geçmesini rica ettik.

Bacağını çekmeden fiziksel tacizine ve rızamız olmamasına rağmen masada oturmaya devam etti, kalkması için defalarca kendisini uyardık. Uyarılarımız üzerine kalkarken, bir arkadaşımızın koluna dokunmak için hamle yapınca, tepki gösterip bir kadının rızası
olmadan ona dokunamayacağını söyledik.

Tepkimize karşılık olarak “Sen insan mısın be sana ne dokunacağım?” diye hakaret ederek yerine geçti. Bu esnada masalarındaki kadın bu durumdan mahçup olarak özür diledi, biz de kendisiyle ilgili bir durum olmadığını, problem çıkaranın masadaki erkekler olduğunu söyledik. Kendi aramızda muhabbetimize devam ederken arka masadaki erkekler hakkımızda hakaretlere ve kadın düşmanı söylemlere devam ettiler.

Sözlü tacizlerini daha fazla duymak istemediğimiz için, kasaya yöneldik. Bir arkadaşımız, diğer masadaki kadının kalkmak isteyip erkekler tarafından oturtulmasına referansla “Bu erkekliğe maruz kalmak zorunda değilsin.” diyerek dayanışma gösterdi ve bu sözümüzü takiben aynı gruptan bir başka erkek üzerimize yürüyüp “aranıza neden erkek almıyorsunuz?” diyerek, kadın düşmanı söylemlerle devam etti. Kuşkusuz ki ataerkil toplumun ona sağladığı sonsuz imkanlar ve tüm kamusal alanların kendine ait olduğu hissi ile mekandaki bir alanda nasıl var olamadığı duygusu ile şaşkınlık ve öfke içerisindeydi. Kendine, mekanların sadece erkeklere açık olmadığını, istediği her alana kendilerini dayatamayacaklarını hatırlattık.

Kişi üzerimize yürümeye devam ederken mekan çalışanlarından biri araya girdi ve grubun bulunduğu yerdeki cam kapıyı kapattı. Grubun erkekleri camları yumruklayarak hakaret etmeye, cinsiyetçi küfürlere, kısacası sözlü şiddete devam ederken tansiyon yükseldi.

Hakaretleri, sözlü şiddetleri ve fiziksel tacizlerine karşılık, kendileriyle yüzleşmek istediğimiz için bahçeye girmemizle kendimizi arbedenin ortasında bulduk. Üstümüze nefretle saldıran erkeklere karşı kendimizi savunduk. O andan itibaren devamı toz bulutu diyebiliriz: Boğaz sıkma, yerde sürükleme, uçan sandalyeler, yumruk, tekme ve tokat...

Ardından aniden yandaki The Wall adlı mekandan bir grup erkek çıkageldi ve çok hızlı bir biçimde erkek dayanışmasına omuz verdiler. Beyanımızı dinlemeden, onlar da sözlü saldırıyla üzerimize yürümeye başladılar. Mekandan bizi çıkarmaya çalışırken The Wall adlı mekanın ortaklarından biri olduğunu sonradan öğrendiğimiz bir erkek “gelmişler burada feministlik taslıyorlar” dedi. Bu süreçte bu kişiyle beraber -yine aynı şekilde The Wall’ın ortaklarından biri olduğunu öğrendiğimiz- bir başka erkek de çeşitli cinsiyetçi küfür ve hakaretleri sıralıyorlardı.

Ardından, kurulan erkek dayanışmasının karşısında kendimizi savunmaya devam ederek kadınlar olarak güçlü bir şekilde alanı terk ettik.

O gün orada erkek şiddetini ve eril tahakkümü yaşadık. Yaşadığımız olay münferit değil, tam da devlet eliyle de güçlendirilen ataerkiye sırtını dayamış olanların cürretidir. Ancak biz kadınlar bu şiddet karşısında sessiz kalmayacağımızı, kendimizi savunduğumuzu, her alanda da savunmaya devam edeceğimizi ve birbirimizden güç aldığımızı gösterdik.

Bizlere saldıranların nefreti tam da bu gösterdiğimiz hak savunusunadır, savunmamızdan güç almamızadır. Saldırganlar sadece kadın düşmanı değil aynı zamanda açıkça feminist düşmanıdır.