HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, Avrupa Komisyonu Parlamenterler Meclisi’nde “Kamusal Alanda Kadınlara Yönelik Cinsel Şiddet ve Tacize Son Verilmesi” raporunun tartışıldığı oturumda Avrupa Sol Grubu adına söz aldı.

Cinsel şiddete hafifletici sebepler aramak yerine sıfır tolerans gösterilmesi gerektiğini söyleyen Kerestecioğlu "Kanunun iyi olması da yeterli değil. Hâkimlerin de kanunları uygulaması gerekiyor" dedi.

2016'da yapılan bir araştırmaya da değinen Kerestecioğlu, "Katılımcıların yüzde 74’ü kamu ulaşım araçlarında cinsel şiddet içerikli eylemlere maruz kaldıklarını veya tanık olduklarını ifade ediyor" dedi.

Kerestecioğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
    
Bu parlamentodaki her kadın eminim aynı duyguları yaşamıştır… Cinsel tacizin yaygınlığı bazen sokağa çıkmamızı, çalışmamızı, toplu taşıma araçlarından faydalanmamızı engelleyebiliyor. Evde, işte ve sokakta yaşadığımız cinsel taciz ve cinsel tacize uğrama endişesi, bedenimizi ve cinselliğimizi saklamamıza neden olabiliyor.
    
Türkiye'de yaşayan hemen her kadın maalesef sokak tacizine hayatlarının bir bölümünde maruz kalmıştır. Sokak tacizine karşı bir hükümet politikası geliştirilmemesi ve hemen hemen tüm sokak tacizi vakalarının cezasız kalması nedeniyle sokak tacizi bu denli yaygındır.

2016 tarihli araştırmaya göre; İstanbul’da toplu ulaşımı kullanan kadınların yüzde 74.2’si kendini güvende hissetmiyor. Katılımcıların yüzde 74’ü kamu ulaşım araçlarında cinsel şiddet içerikli eylemlere maruz kaldıklarını veya tanık olduklarını ifade ediyor. 

Fakat, kadınların cinsel tacize karşı mücadelesi de uzun süredir devam etmektedir. 1989 yılında bir grup feminist kadın, sokak tacizine dikkat çekmek amacıyla ellerinde mor kurdelalı iğnelerle İstanbul'da ilk defa kamusal alanda bir eylem organize etmişlerdi. Bu kampanya "mor iğne" kampanyası olarak anılır. Kadınlar ironik bir pazarlama metniyle bu iğneyi diğer kadınlara tacize karşı etkili bir silah olarak satıyorlardı. Bu eylemin ardından bugüne dek kadınlar sokak tacizine karşı onlarca eylem organize ettiler. Fakat raporun da oldukça başarılı biçimde açıkladığı gibi, taciz asla bir ülkeye veya bir kültüre özgü değildir.
    
SIFIR TOLERANS GÖSTERİLMELİ

Dünyanın her yerinde, kamusal alanda yaşanan cinsel şiddet karşısında çoğunlukla kadınlar suçlanıyorlar. Şiddetin mağduruna, “Gece tek başına sokakta ne işin vardı, neden sen de şort giydin, tayt giydin” gibi sorular sorulabiliyor. Mahkemeler dahi bunları hafifletici unsur sayabiliyor. Kanunun iyi olması da yeterli değil. Hâkimlerin de kanunları uygulaması gerekiyor. Oysa, cinsel şiddete hafifletici sebepler aramak yerine sıfır tolerans gösterilmelidir.

Önemli olan, Köln'de yaşanan saldırıdan sonra olduğu gibi, emniyet güçlerinin ve ilgili kurumların bir daha aynı şeylerin yaşanmaması için çok sıkı önlemler alması ve bu konuda sıfır tolerans politikası izleyeceklerini ifade eden açıklamalar yapmalarıdır.
    
Son olarak, bir kez daha tüm üye ülkeleri İstanbul Sözleşmesi'ni imzalamaya ve taciz ve cinsel şiddetle mücadele önlemlerini uygulamaya davet ediyorum ve bu önemli raporu desteklediğimi tekrar ifade etmek istiyorum.