İHD Diyarbakır Şubesi kadın komisyonu üyelerinin, kadın katliamlarına ve yargı aşamasında verilen kararlara dikkat çekmek amacıyla düzenlediği basın toplantısında, kadın katliamlarının toplumsal bir yıkım olduğunu belirtikren, yargı kararlarının ise devlet aklının bir tezahürü olduğu tepkisinde bulundu.

İHD Diyarbakır Şubesi kadın komisyonu üyeleri, son zamanlarda toplumsal alanda ve aile içinde artış gösteren kadın katliamlarına ve yargı aşamasında verilen ceza indirimli kararlara dikkat çekmek amacıyla şube binasında bulunan Vedat Aydın Toplantı Salonunda bir basın açıklamasında bulundu. Toplantıya Yönetim Kurulu ve Kadın Komisyonu Üyeleri Gülistan Yalçındağ Gençel, Gamze Yalçın, Necibe Güneş Perinçek, Pınar Dalkuş Ayman ile Yönetim Kurulu Üyesi Muhterem Süren katıldı.

Açıklamayı okuyan Gülistan Yalçındağ Gençel, son zamanlarda kadınlara yönelik katletme, taciz ve tecavüz etme olaylarının artış gösterdiğini ve çocukların ise cinsel istismardan ve şiddette maruz kaldığını açıkladı. Oluşan bu durumu insanlık suçu olarak ifade eden Gençel, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın tedbir veya yaklaşımlarının ise son derece etkisiz ve yetersiz kaldığını belirtti.

Katledilen, taciz ve tecavüze uğrayan kadınlara yönelik başlatılan yargı aşamasında ise, verilen kararların devlet aklının bir tezahürü olduğunu kaydeden Gençel “Yargı erkinin, devlet aklının en üst tezahürü olarak nasıl kararlara imza attığına hayretle ve öfkeyle tanıklık etmekteyiz. 19 Eylül 2013 tarihli kararında Siirt Ağır Ceza Mahkemesi, 2010 yılında Pervari’de 6 yaşındaki A.K.’ye tecavüzden yargılanan N.Ş.’ye, iyi hal indirimi uygulamış ve 15 yıl hapis cezası vermiştir. Örgütlenme ve ifade özgürlüğüne, sokaklarda demokratik gösteri yapma hakkına ‘suç’muş gibi yaklaşan ve her defasında muhaliflere artırımlı cezalar veren mahkemeler, fail erkek ise ve mağdur da çocuk veya kadın ise, ceza indirimlerine başvurmaktan kaçınmıyor” dedi.

Yargının bu tür davaları ‘şiddet değil, cinayet davası’ olarak ele aldığı belirten Gençel, mahkemelerden çıkan kararların adil olmamasının kendilerini şaşırtmadığına vurgu yaptı.

Gençel, “Nitekim boşanmak üzere olduğu eşi Abbas Şahin tarafından öldürülen P.İ. davasında, Bakanlığın müdahale talebine karşılık, Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesi, ‘davanın şiddet davası değil; cinayet davası’ olduğu gerekçesiyle reddetti. Ancak aynı mahkeme, kadın katliamlarının zaten kadına yönelik şiddetin son merhalesi olduğunu unutmaktadır” dedi. Ayrıca görülen duruşmalarda alınan güvenlik önlemlerinin yetersiz olduğu kaydeden Gençel, tecavüz mağduru çocukların avukatlarının, sanık yakınlarının ve polislerin fiziki ve sözlü saldırısına maruz kalabildiği söyledi.

Kadın katliamlarını bir toplumsal yıkım olarak gördüklerini ifade eden Gençel, bu toplumsal yıkımın önüne geçebilmek amacıyla kamuoyunun dikkatini, yargı erki eliyle korunan erkek zihniyetine çekmek istediklerini söyledi. Gençel, “Bu egemen eril zihniyet kendini var ettiği sürece, maalesef kadın katliamları ve çocuk istismarları devam edecektir. AKP Hükümeti ve yargı erki, her zaman ifade ettiğimiz gibi, kadın ve çocuğa yönelik şiddet suçunu insanlık suçu olarak ele almadığı ve caydırıcı cezalar verilmediği sürece, sokakta, evde, işyerinde katledilen her bir kadının vebali kendi üzerlerinde olacaktır” dedi.

Gençel, İHD olarak ezilenden, katledilenden, tecavüze uğrayandan yana taraf olduklarını ve de adalet gerçekleşene kadar mücadele etmeye devam edeceklerini kaydetti. (ANF)