Sosyalist Feminist Kolektif (SFK) tarafından, 12-13 Kasım tarihlerinde, Mimar Sinan Üniversitesi Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu’nda düzenlenen, “Ücretli, Ücretsiz Emek Kıskacında Kadın” konulu konferansa, kadın emeği çalışmalarına sağladıkları katkılarla tanınan Heidi Hartmann, Helena Hirata, Jean Gardiner ve Gülnur Acar Savran konuşmacı olarak katıldı. Akademik bir konferans olmaması ve feminist politikanın bir parçası olarak planlanması nedeniyle sadece kadınların katılımına açık olan konferans iki gün boyunca yoğun ilgi gördü.

 

Daha iyi iş evde otorite sebebi

Konferansın cumartesi günü gerçekleştirilen ilk bölümünde önemli maddeci feministlerden Prof. Heidi Hartmann “Kapitalizm ve Patriyarka” başlıklı bir konuşma yaptı. Kadınların erkeklere oranla daha kötü koşullarda, sosyal tatmini düşük işlerde ve daha az ücretle çalıştıklarına dikkat çeken Hartmann, bu durumun erkeklerin evdeki otoritesini pekiştirdiğini söyledi. “Marksizm ile Feminizmin Mutsuz Evliliği” makalesinin yazarı olan ve “kapitalizm-patriyarka ilişkisi” tartışmasına önemli katkılar sağlayan Hartman açıklamalarına şöyle devam etti: “Feminist politikanın da etkisiyle patriyarkal ilişkilerde bir dönüşüm yaşandı. Ancak bu patriyarkanın yıkıldığı anlamına gelmiyor. Bütün dönüşümlere rağmen bakım işleriyle hala kadınlar ilgileniyor. Kadınların ekonomik sorunlarına dikkat çekmek biyolojik beden ile ilgili baskılara dikkat çekmekten daha zor. İngiltere’de toplumsal cinsiyete dayalı bütçelendirmeye yönelik önemli çalışmalar yapılıyor, kadınların kaynakların ne kadarından faydalandığına bakılıyor. ABD’de ise ev içi şiddet ve taciz için devlet bütçesinden para harcanıyor. 24 Saat aranabilen acil yardım hattı, neredeyse her kasabada yardım merkezleri var. Kadına yönelik taciz ve şiddet konularında polis daha hassas davranıyor. Kampus çalışanlarına bile taciz konusunda özel eğitim veriliyor.”

 

Çocuk, yaşlı, hasta bakımını erkekler de üstlenmeli

“Toplumsal Cinsiyet, Bakım Emeği ve Ekonomi” kitabının yazarı Profesör Jean Gardiner ise “Bakım emeği feminist mücadelenin etkisiyle görünür hale geldi, ancak hala kadınlar erkeklere oranla bakım emeğine daha çok zaman ayırıyor” dedi. Gardiner, emeğin tek başına patriyarkayı açıklamak için yeterli olmadığını, aynı zamanda erkek şiddetinin ve erkeklik kimliğinin de dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Bakım emeğinin erkekler tarafından da üstlenilmesi gerektiğini söyleyen Gardiner sözlerine şöyle devam etti: “Siyasi ve politik eğitim çok önemli. Çünkü herkes haklarının ne olduğunu bilmiyor. Bir de toplumsal cinsiyetin ana akım haline gelmesi gerekiyor. Bütün politikalar toplumsal cinsiyete göre değerlendirilmeli. Kültürel konularda gerçekleştirilen feminist politikalar sayesinde kadınların kendilerine bakışları değişti. 1970’lerde İngiltere’de Birinci Dalga Feministler ‘dünya güzellik yarışmalarına tahammül edemiyoruz’ dediler ve müdahaleleri kamuoyunun da ilgisini çekti. Çok karlı bir alan olmasına rağmen yatırım yapılmamaya başlandı. Yine feministlerin müdahalesi medyayı etkiledi, öyle ki artık deterjan reklamlarında bile kadınları değil erkekleri oynatıyorlar.”   

Feminist mücadelenin toplumsal yapıyı değiştirmedeki öneminden bahseden Gardiner, erkek egemen kültürel kodlara meydan okuyan bir mücadelenin, kadınlık erkeklik kimliklerinin dönüşümü açısından oynadığı role dikkat çekti. Ayrıca İngiltere’deki toplumsal cinsiyete dayalı bütçelendirme çalışmaları grubu üyesi olarak, deneyimlerini paylaşan Gardiner, ülkedeki kaynakların yeniden dağıtımı konusunda feminist bakış açısının gerekliliğini vurguladı. Hartmann ise ABD’de kadınların durumuna ilişkin daha detaylı bilgi vererek, olası bir kadın partisinin mevcut erkek egemen politik konjonktürü değiştirmesi açısından faydalı olabileceğini vurguladı

 

Kadınlar kötü işlerde çalışıyor

Konferansın pazar günü gerçekleştirilen ikinci bölümünde konuşan Helena Hirata ise esnek çalışma ve kadın emeği konusunu değerlendirdi. Kadının iş gücüne katılımının yüksek kazançlı iyi işlerde değil, düşük kazançlı, kötü işlerde arttığına işaret eden Hirata, yarı zamanlı çalışmanın daha az çalışmak olmadığını, kısa zaman içerisinde daha yoğun çalışarak aynı yoğunlukta iş yapıldığını vurguladı. Esnek çalışmanın da toplumsal cinsiyeti olduğunu vurgulayan Hirata, erkeklere oranla kadınların daha kötü esnek çalışma koşullarına mahkum bırakıldığını ancak buna rağmen ev işi ve bakım yükümlülükleri dolayısıyla kadınların yarı zamanlı, esnek işleri kabullendiklerini söyledi. Brezilya Japonya ve Fransa’dan örnekler veren Hirata, esnek çalışan kadınların büyük çoğunluğunun tam zamanlı çalışmayı tercih ettiklerini ancak tam zamanlı iş bulamadıkları için esnek çalışmak zorunda kaldıklarını da ekledi.

 

Kadınlar daha çok hayır demeli

Hartmann, Hirata, Gardiner ve Günnur Acar Savran’ın katıldığı son oturumda ise “Günümüzde Feminist Politika” konusu tartıştı. Türkiye’de maddeci feminizme sağladığı katkılarla tanınan Savran, günde beş kadının öldürüldüğünü ve 2002’den bu yana Türkiye’deki kadın cinayetlerinin yüzde bin 400 oranında artış kaydettiğini vurguladı. Savran bu artışın altında yatan nedenleri ise şöyle açıkladı: “Kadınlar artık hayır demeye, erkeklere kişisel ve cinsel hizmette direnmeye başladılar. Medya bu işin pornografisini yaparak, kadınları mağdur göstererek cinayetleri tetikledi. İlk yıllarda cinayetler Kürt illerinde görünür hale geldiği için bu olgu ırkçılık olarak kullanıldı. Bu durumu töre cinayetinden namus cinayetine, namus cinayetinden de kadın cinayetlerine evrilten feminist hareket oldu. Son yıllarda gerek medeni gerekse ceza kanununda yapılan değişikliklerle kadınlar görece güçlendi. Kadınlar başlayan isyanlarını artıracak, daha çok hayır demelerini, daha çok direnmelerini mümkün kılacak şekilde güçlendirilmeli.”

 

Erkeklerden alacaklıyız

Kadınlar daha düşük ücretli ve güvencesiz işlerde çalıştıklarını hatırlatan Savran, 20. yüzyılın başından beri Türkiye’de farklı patriyarka biçimlerinin iç içe olduğunu belirtti: “AKP’nin üç çocuk gibi aileci muhafazakar politikaları var. Eşcinsellik ve boşanmalarda artış yaşanıyor. AKP eşcinselliğe hastalık, boşanmalara ise çürüme olarak bakıyor. Aileyi ıslah ederek güçlendirme önlemleri öneriyor. Diyanet işin içine sokuluyor. Estetik, evlilik programları ve düğün sanayi başını almış gidiyor. Kadınlar bulaşık, yemek, ütü gibi işleri üstlenerek karşılıksız emek harcıyor. Bu nedenle erkeklerden alacaklılar. Çalışmayan kadınları güçlendirecek, ücretli emeğe katılmalarını ve erkeklerin bakım işlerine ortak olmalarını sağlayacak önlemler alınmalı.”