Sibel Yükler/ dokuz8haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kadın-erkek eşit değildir, fıtrata tersitir” açıklamasının ardından pek çok kadın örgütü ve platformu tepki gösterdi. Ancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan kadınların fıtratıyla ilgili ilk kez konuşmuyordu. Erdoğan, Başbakanlık yaptığı sürede de bir çok toplantıda kadının fıtratı gereği erkekle eşit olamayacağını iddia etmişti.

'KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ FITRATA TERS'


KADEM’in 24 Kasım’da düzenlediği I. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadının fıtratı gereği erkekle eşit olamayacağını, ancak adalet önünde eşdeğer olabileceğini ifade etti. Erdoğan, o gün yaptığı konuşmasında şunları söyledi:
“Kadınları, erkeklerin yaptığı her işte çalıştıramazsınız, komünist rejimlerde, geçmişte olduğu gibi. Eline ver kazmayı küreği, çalışsın. Olmaz böyle bir şey. Onun narin yapısına ters düşer. Kadın-kadına eşitlik doğru olandır, erkek-erkeğe eşitlik doğru olandır ancak kadının özellikle adalet karşısındaki eşitliği aslolandır. Kadınların ihtiyacı olan eşitlikten ziyade eşdeğer olabilmektir. Yani, adalettir. Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz. O fıtrata terstir. Çünkü fıtratları, tabiatları, bünyeleri farklıdır.”

'KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİNE İNANMIYORUM'


20 Temmuz 2010’da kadın örgütleriyle yaptığı toplantıda ise, “Kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum. Onun için fırsat eşitliği demeyi tercih ediyorum. Kadın ve erkek farklıdır, birbirinin mütemmimidir” diye konuşmuş, bir katılımcının Türkiye’de kadın sığınma evlerinin yetersizliğine vurgu yapan sözlerine ise “Bu ‘sığınma’ kelimesinden rahatsız oluyorum. Bizim kadınımız sığınamaz” diye tepki göstermişti.

'EŞİTLİK HAKLAR NOKTASINDA VAR, DİĞERİ FITRATA TERS'

17 Ekim 2010 tarihinde dönemin Başbakanı olarak AKP’nin Kızılcahamam’da düzenlenen 16. İstişare Toplantısı’nın açılışında yaptığı açıklamada da, yine eşitliğin fıtrata ters olduğunu söylüyordu:

“Bazı bayanlar ekranlara çıkıyor diyorlar ki; kadın erkek eşitliği. Ya bu eşitlik haklar noktasında eyvallah. Ama diğeri yaradılışa ters. Önce bayanlar arasındaki eşitliği bir savunun, bunu halledin. Ya siz henüz daha kadınlar arasındaki eşitliği savunmadınız. Yanındaki aynı ekranda başka bir bayan arkadaşının hakkını savunmuyorsun. O bayan arkadaş, ‘sana mahalle baskısı yaparlarsa ben seni savunacağım’ diyor. Ama sen kalkıp ‘ben de senin hakkını savunacağım’ diyemiyorsun. Başörtülü kızlar Avrupa ’da, ABD’de okuma imkanı bulacak ama kendi ülkesinde okuyamayacak. Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya. Olur mu böyle şey.”

'KADIN ANNE OLDUĞU İÇİN YÜCEDİR'

8 Mart 2014’teki “Kadın ve Demokrasi Buluşması”nda yaptığı konuşmada ise kadını kadın yapan özelliğin annelik olduğunu söyleyerek, şöyle devam ediyordu:

“Her zaman her yerde söylüyorum; gerçekten benim birinci derecede kadınımızın irtifa noktası olarak gördüğüm, anneliktir. Onun için annelere olan sevgim bu noktada çok çok fazla, aşırı ve kadına olan saygım birinci derecede oradan geliyor. Dolayısıyla kadın çok yüce, onun için kadına şiddeti, böyle bir şeyi kabul etmek asla mümkün değil. Onun için yola çıkarken ne dedik; ‘sıfır tolerans.’ Böyle bir şeyi kabul edemeyiz.”

ERDOĞAN’IN ‘KADIN KARNESİ’

Peki, Erdoğan siyasi hayatı boyunca kadınlar ve özgürlükler konusunda neler demişti? İşte Erdoğan’ın bazı söylemleriyle ‘kadın karnesi':
“Çocuk da olsa, kadın da olsa terörün maşası haline gelenlere gereken yapılacaktır.”
“Kadın mıdır, kız mıdır bilmem.”
“Kız-erkek öğrenci aynı evde kalamaz. Talimatını verdik, denetimi yapılacak.”
“Bazıları çıkıyor diyor ki, ’kürtaj yaptırmak bir haktır ’ diyor. ’Kadın diyor isterse kürtajı yaptırır’. ’O onun kendi hakkıdır. Siz onun vücudunda müdahalede bulunamazsınız, tasarrufta bulanamazsınız’. Bırak intihar edene de müsade et. Niye köprüden atlarken müdahale ediyorsun adama. Hakkını kullansın. Böyle saçmalık olur mu?”
“Benim başörtülü bacımı yerlerde sürüklediler.”
“Evlilik olayını geri atmayın. Nasibinizi bulunca kararınızı veriniz. Çok seçici de olmayın. O zaman gülistandan boş çıkarsınız.”