2014 yılında 294 kadın cinayetinin yaşandığı Türkiye’de geride bıraktığımız 2015 yılında sayı 300’e yükseldi. Kadın örgütleri bunu yasalardaki boşluklara bağlarken, kurban yakınları “Kadın katillerine kesinlikle ceza indirimi yapılmasın” diyor.

Milliyet gazetesinden Çiğdem Yılmaz'ın haberi şöyle: 

Deniz Aktaş, 2015 yılının Mart ayında katledilen yüzlerce kadından biriydi. Aktaş, Antalya’da birlikte yaşadığı 40 yaşındaki Lokman Barış Çelik ile sabaha karşı tartışınca komşuları polis çağırdı. Gelen polis ekibine kapıyı açmayan Lokman Barış Çelik, içerde “Beni kurtarın” diye çığlık atan Deniz Aktaş’ı tabancayla başına ve kalbine ateş edip öldürdü ve cinayetten 1,5 saat sonra kapıyı açıp teslim oldu. 

'BİZ HER GÜN ÖLÜYORUZ'

Bir diğer kadın cinayeti ise Eskişehir’de yaşandı. Katil bu defa maktülün eşiydi. Ağustos ayında Eskişehir’de infaz koruma memuru 51 yaşındaki Ali Karacayaka, aynı yaştaki eşi Fatma Karacayaka’yı onlarca bıçak darbesi ile öldürdü. Ali Karacayaka, olayın ardından polisi arayarak, “Eşimi öldürdüm, gelin beni alın” dedi. Maktülün babası Kemal Yardımcı kızının ölümü ile ilgili, “Katil kızımı planlayarak öldürdü. Katil kızımı 45-50 defa bıçaklamış. Biz anne baba olarak kızımın ölümünden sonra her gün ölüyoruz. Biri bu katilleri durdursun. Yaşadığımızı Allah kimseye yaşatmasın, kadınlarımız öldürülmesin” dedi.  

2015 yılında en çok konuşulan karar ise 2014 yılında öldürülen Hatice Kaçmaz cinayeti oldu. Kaçmaz Orhan Muhsin tarafından 16 bıçak darbesiyle öldürüldü. 

BIÇAK DARBESİ SEVGİ Mİ?

Hatice’yi öldüren 16 bıçak darbesi ‘aşırı sevgiymiş’ ifalerine yer verilmesi toplum tarafından fazlasıyla eleştirildi. Kardeşinin 16 bıçak darbesiyle kurban gitmesini Kazmaz’ın ablası Birgül Süleymanoğlu şu sözlerle anlattı: 

“Yaptırım gücünün etkili olduğu kararlar alınmalıdır ki bu kadınlar her gün öldürülmesin. Yargı tarafından verilen iyi hal indirimleri yasadaki boşluklar yeni cianyetlerinin önü açıyor ve her gün bir kadın ölüyor. Benim kardeşim kendi kararını verdiği için öldürüldü. 16 bıçak darbesinin aşırı sevgi olduğu söyleniyor. Katil 30 bıçak darbesi ile öldürseydi, sevgisi daha mı artacaktı? Bıçak darbeleri artıkça sevgi artıyor mu? Kadınların yarıdan fazlası kendi kararlarını verdikleri için katlediliyor. Bunlardan biri de benim kardeşimdi. Bu cinayetlere devlet engel olmadıkça Türkiye’de çok kadın öldürülür. Bir yılda en az 300 kadının vahşice katledilmesi sorgulanmalıdır. Kardeşimi öldüren Orhan Muhsin’inde en ağır şekilde yargılanmasını istiyoruz.”
 
DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK

Sevgilisi tarafından katledilen Aktaş’ın annesi Figen Yetişkin, “Kızım hayattayken polisler kapıdaydı ve kızımın çığlıklarına şahit oldukları halde bir şey yapmadılar. Eğer o gün kızımın çığlıklarına cevap vermiş olsalardı bugün yaşayacaktı. Kızımın ölümünün ardından onlarca kadın ölümü yaşandı ve değişen bir şey ne yazık ki yok. Kadın katillerine ceza indirimi yapılmasın. Benim canım çok yandı. Kadın katilleri müebbetle yargılanmalıdır. Yeni yılla birlikte umarım yasalarda değişlilikler olur ve kadınlar
öldürülmez” dedi.
 
'KARARLI BİR DEVLET POLİTİKASI ŞART'

-  Gülsüm Kav (Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi): “Takip ettiğimiz davaların ortalama yüzde 15’inde indirim uygulanmadı, geri kalanında sanıklar bir kısmında haklı nedenlerle indirim aldılar. Bu tecrübelerimizle yasa teklifi hazırladık, 3 yıl önce TBMM’ye sunduk. Özgecan’ın ölümüyle önerilerimiz birçok kesim tarafından sahiplenildi ve halk bu yasa değişikliğine ‘Özgecan yasası’ adını koydu. Kadın cinayetlerinin sürmesine neden olan ‘cezasızlığı’ ortadan kaldıran, indirimleri sınırlandıran, hakimin takdir yetkisini maddi kıstaslara bağlayan hükümler istiyoruz...”

- Avukat Aydeniz Alisbah Tuskan (İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi): “Kadına yönelik şiddetin bireysel bir olay olarak değil, ayrımcılığın bir türü olarak kabul edilmesi, bununla mücadele edilmesinde toplumsal politikalar bu yönde ele alınmalıdır. Devlet, mutlaka toplumda anlayış değişikliğine dayanan kadın erkek eşitliğini sağlayan ataerkil zihniyetten kurtulmalıdır. Toplumsal cinsiyet eşitliği dersi ufak yaşlarda  itibaren verilmelidir ve MEB müfredatına konulmalıdır. Şiddeti önleme konusunda kararlı bir devlet politikası oluşturulmalıdır. Aksi taktirde şiddetin önüne geçilemez.”