Eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Beyaz Saray'da görev yaptığı döneme ilişkin anılarını kaleme aldığı kitapta, ABD Başkanı Donald Trump'ın "sevdiği diktatörleri kayırdığını" yazdı.

Bolton, buna örnek olarak de Trump'ın Türkiye ve Çin'le ilişkilerini gösterdi.

Salı günü satışa çıkacak "The Room Where It Happened" (Olayın Gerçekleştiği Oda), henüz piyasaya çıkmadan amazon.com'da en çok sipariş edilen kitap oldu.

Kitabın içeriği ile ilgili Amerikan basınında çıkan haberlere göre Bolton, Trump'ın ABD'de görülmekte olan Halkbank davasına müdahale etme girişimlerinde bulunduğunu yazdı.

Bolton, Trump'ın bunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan gelen istek üzerine yaptığını iddia ediyor.

New York Times gazetesi, Bolton'ın çeşitli suçlarla ilgili soruşturmaları durdurma konusunda Trump'ın ne kadar istekli olduğuna ve "Sevdiği diktatörleri kişisel olarak kayırıyor" sözlerine yer verdi.

Washington Post gazetesindeki haberde ise, kitapta Trump'ın Erdoğan'a yazdığı mektupla Halkbank davasından söz edilmeye başlandığı ifade ediliyor.

Trump'ın Türkiye'nin Suriye'de Ekim 2019'daki Barış Pınarı Harekatı sonrası yazdığı mektupta Erdoğan'a yönelik kullandığı "Problemlerini çözmek için çok uğraştım" sözleri vurgulanıyor.

Washington Post, Bolton'ın kitabından şu paragrafı aktarıyor:

"Mayıs 2018'de Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Trump'a, İran yaptırımlarını ihlal nedeniyle New York Güney Bölgesi Savcılığı tarafından soruşturulan bir Türk firmasının suçsuz olduğunu iddia eden kısa bir not gönderdi. Trump, Erdoğan'a konuyla ilgileneceğini, Güney Bölgesi savcılarının kendi adamları olmadığını, Obama'nın adamları olduğunu, onların yerini kendi adamları aldığında sorunun çözüleceğini söyledi."

Bolton, Trump'ın Halkbank ile ilgili soruşturma sürecinde Türkiye lehine müdahale etmeye çalışmasından duyduğu rahatsızlığı Adalet Bakanı William Barr ile paylaştığını yazdı.

Trump ise Twitter'da paylaştığı bir mesajda, Bolton'ın kitabının "kötü eleştiriler aldığını ve kendisini kötü göstermeyi amaçlayan yalan ve uydurmalardan ibaret olduğunu" söyledi.

Peki, Bolton'ın kitabında da adı geçen Halkbank davası ile ilgili hangi gelişmeler yaşandı?

Halkbank hakkında, ABD'nin nükleer faaliyetleri nedeniyle İran'a uyguladığı yaptırımları deldiği gerekçesiyle ABD'de soruşturma açılmıştı.

ABD Adalet Bakanlığı, Ekim 2019'da Halkbank hakkında bir iddianame hazırlayarak dava sürecini başlattı.

Bloomberg haber ajansı da aynı ay yayımladığı bir haberde, Erdoğan'ın Halkbank hakkında açılan soruşturmayı defalarca gündeme getirmesinin ardından Trump'ın da dava açılmasını engelleyecek bir anlaşmaya varılması için Adalet Bakanı Barr ve Hazine Bakanı Steve Mnuchin'i görevlendirdiğini bildirmişti.

İran yaptırımlarının delinmesi ile ilgili olarak daha önce de ABD'de eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla yargılanmış ve 32 ay hapis cezasına çarptırılmış, Atilla, tutuklu geçirdiği sürenin düşürülmesiyle Temmuz 2019'da serbest bırakılmıştı.

DAVANIN DÜŞÜRÜLMESİ VE REDDİ HAKİM TALEBİ

Halkbank'ın avukatlarından Andrew Hruska, davaya bakan Hakim Richard Berman'a Kasım ayında bir mektup yazarak, bankanın suçlamalarla ilgili davaya katılma görüşünde olmadığını belirtmişti.

Avukat, mahkemenin yargılama yetkisi olmadığını, bu nedenle davanın düşürülmesi ve reddi hakim talebine ilişkin olarak Halkbank'ı sınırlı bir şekilde temsil etmesine izin verilmesini talep etmişti.

Reddi hakim talebinin gerekçesi olarak, Yargıç Berman'ın, Reza Zarrab ve Mehmet Hakan Atilla'nın yargılandığı davalara bakması ve 2014'te İstanbul'da katıldığı bir sempozyumda "Türk hükümetini eleştiren açıklamalar yapmasını" göstermişti.

"ABD'nin Halkbank'ı yargılama yetkisi olmaması" gerekçesi ise bankanın ABD'de herhangi bir varlığı veya faaliyeti olmaması üzerine temellendirilmişti.

Hakim Richard Berman Halkbank'ın avukatı aracılığıyla sınırlı bir şekilde temsil edilme talebini reddetti.

Hakim, karara gerekçe olarak, Halkbank'ın suçu kabul etmek ya da reddetmek için şimdiye kadar mahkemeye çıkmadığını, 22 Ekim'deki duruşmaya katılmak için gönderilen ilk mahkeme celbine icabet etmediğini belirtti.

Halkbank'ın "bilerek ve isteyerek" mahkemenin ilk celbine itaatsizlik ettiği belirtildi. Buna rağmen mahkeme tarafından ikinci bir celp gönderildiği ve Halkbank'ın 5 Kasım'da mahkeme bulunmasının istendiği ancak Halkbank yönetiminin bu çağrıya da uymadığı kaydedildi.

Berman "Eğer Halkbank bölge mahkemesinin yargı yetkisiyle ilgili talebine yönelik karar vermesini istiyorsa, bu ikilemi ortadan kaldırmak onun elinde. New York'a gelsin ve suçlamalara cevabını versin ya da onun yerine yasal temsilcisi cevaplasın" dedi.

KATILMADIĞI DURUŞMALAR İÇİN CEZA TALEBİ

ABD hükümeti, Ocak ayında, Halkbank'ın katılmayacağı her duruşma için başlangıçta günlük bir milyon dolar ceza ödemesini talep etti.

Federal hakime iletilen talepte bankanın katılmadığı her sonraki duruşma için bu cezanın iki katına çıkmasını istedi.

HALKBANK NE DİYOR?

Hem Halkbank hem Türkiye, tüm iddiaları reddediyor. Halkbank'tan Kamuyu Aydınlatma Platformu'na (KAP) yapılan açıklamada söz konusu iddianamede yeni bir bilgi bulunmadığı, Hakan Atilla davasında gündeme gelen iddiaların tekrarlandığı ve konuyla ilgili bankanın tüm uluslararası yasal haklarını kullanacağı belirtildi.

Halkbank açıklamasında, iddiaların Türkiye'nin Suriye'nin kuzeydoğusunda yürüttüğü Barış Pınarı Harekâtı'na karşılık olarak başlatılan yaptırımların bir parçası olduğu da ifade edildi ve "Söz konusu iddialara ilişkin Bankamız masumiyetini ortaya koyan bağımsız inceleme sonuçlarının, kanıtları ile birlikte ABD Adalet Bakanlığı ile paylaşılmasına rağmen iddianame hazırlanarak dava açılması manidardır" dendi.

Halkbank daha önce, Hakan Atilla davası sürecinde yaptığı açıklamalarda ise İran'ın başka ülkelere sattığı malların para transferini banka üzerinden transfer ettiği yönündeki iddialara şöyle yanıt vermişti:

"İlgili döneme ilişkin yapılan denetimlerde dış ticaret işlemleri de dahil bankacılık hizmetlerimizin hiçbirisinde uluslararası bankacılık kurallarına ve hukuka aykırılık tespit edilmemiştir. Herhangi bir ülkeyle ilgili olarak mahiyeti belirsiz ve hukuksuz hiçbir ticari işleme taraf olunmamış, kaynağı ve mahiyeti belirsiz hiçbir transfer işlemi gerçekleştirilmemiştir.

Açıklamada bankanın "herhangi bir yasaklı tarafın, kişinin veya mal ya da hizmetin dahil olduğu işlemlere" aracılık etmediği vurgulanmıştı.

HAKAN ATİLLA DAVASI

Resmi adı "ABD, Mehmet Hakan Atilla'ya karşı" olan yargı süreci, 23 Mart 2017'de Atilla'nın Halkbank adına görevli olarak ABD'nin New York'a girmesiyle başlamıştı. Atilla, dönüşte New York'taki JFK Havalimanı'nda gözaltına alınıp cezaevine gönderildi.

Davanın görülmesine New York'ta 27 Kasım 2017'de başlandı. Daha önce savcılık makamıyla anlaşarak itirafçı olmayı kabul eden, İran'la altın ticaretinin Birleşik Arap Emirlikleri üzerinden yürütülmesinde kilit isim olan İran, Makedonya ve Türkiye vatandaşı iş adamı Reza Zarrab, Kasım'da tanık olarak kürsüde ifade verdi. Hakan Atilla'nın ifadesi ise 20 Aralık'ta sona erdi.

Davada biri Zarrab, diğeri de Atilla olmak üzere iki tutuklu tanık yer aldı. Savcılığın son hazırladığı iddianamede ise Atilla'nın yanı sıra Zarrab ve eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın da bulunduğu toplam 9 kişiye yönelik suçlamalar yer alıyordu.

Jüri, Atilla'yı 5 farklı maddeden suçlu bulduğu kararını 3 Ocak 2018'de verdi.

Yargıç Richard Berman, duruşmaların sonucunda, 16 Mayıs 2018 Çarşamba günü New York'ta yapılan oturumda 32 aylık hapis ve 500 dolarlık para cezasını açıkladı, Atilla'nın iyi halden dolayı erken tahliye edilebileceğini belirtti.

Atilla, tutuklu geçirdiği sürenin düşürülmesiyle Temmuz 2019'da serbest bırakıldı.

Atilla'nın avukatı Halil Uzun, Amerika'nın Sesi Türkçe Servisi'ne yaptığı açıklamada, müvekkilinin açtığı temyiz davasının devam ettiğini söyledi. Uzun, Atilla'nın Türkiye'ye dönmesinden sonra da davanın devam edeceğini belirtti.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Türkiye'ye dönüşünün ardından Hakan Atilla'nın Borsa İstanbul Genel Müdürü olarak göreve başlayacağını açıkladı.

'TRUMP, ZARRAB'A YÖNELİK SUÇLAMALARIN DÜŞÜRÜLMESİNİ İSTEDİ'

ABD Başkanı Donald Trump'ın, iki yıl önce dönemin Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'a, kişisel avukatı Rudy Guilani'nin müvekkili olan Rıza Zarrab'a Adalet Bakanlığı'nın yönelttiği suçlamaları düşürmeye ikna etmeye çalıştığı belirtildi.

Bloomberg'in 2017'de Oval Ofis'te yapılan görüşmeyi bilen üç kişiye dayardırdığı haberine göre, Tillerson bunun devam eden bir soruşturmaya müdahale olacağını söyleyerek, Trump'ın talebini reddetti. Görüşmeye tanık olan diğer kişilerin de Trump'ın bu isteği karşısında şoke oldukları kaydedildi.

Türkiye, İran ve Makedonya vatandaşı iş adamı Reza Zarrab, yargılama süreci başlamadan önce savcılıkla anlaşarak suçunu kabul etmişti. Zarrab, davada iddia makamı adına tanıklık yaptı ve herhangi bir cezaya çarptırılmadı.

Hakim Berman, bu duruşmada dile getirdiği ifadelerinde Zarrab'ın ifadesinin "inanılır" olduğunu ve "çoğunlukla çürütülemediğini aktardı.

Zarrab'ın savcılıkla yaptığı anlaşma kapsamında, ailesi ile birlikte Tanık Koruma Programı'na dahil edilme olasılığının da bulunduğu belirtilmişti.

DAVANIN TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

Halkbank davası, Türkiye ve ABD arasındaki ilişkilerin gerilmesinde uzun zamandır büyük rol oynuyor.

Türkiye, davayı "açık bir kumpas" olarak nitelendiriyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2013'teki 17 ve 25 Aralık soruşturmalarını "tarihin en büyük tuzaklarından biri" olarak tanımlamış ve aynısının ABD'de tekrarlandığını söylemişti.

Eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla hakkında hapis cezasının açıklandığı gün, Türkiye Dışişleri Bakanlığı yazılı bir açıklama yayımladı. Açıklamada "Hakan Atilla suçsuzdur" denildi.

Bakanlık davanın delillerinin "FETÖ mensuplarınca" hazırlandığını iddia etti. Açıklamada "Dava sürecinde FETÖ mensuplarınca hazırlanan sahte delillere ve yalan ifadelere itibar edilmesi yargılamanın meşruiyetini ortadan kaldırmış, dava sürecinin güvenilirliğini ve inandırıcılığını yok etmiştir" ifadesi kullanıldı.