Temel sosyoloji kuramında “toplumların geliştikçe, siyasi tercihlerini sahip veya tabi oldukları ideolojilere göre değil ülkenin ekonomik durumuna göre yaptıkları” kabul edilir. Bu da aslında ülkemizde 16 yılın sonunda ekonomik bakımdan geldiğimiz olumsuz noktaya rağmen halkımızın “biraz daha istiyorum” diye hem iktidar partisine hem de liderine oy vermeye devam etmesini açıklıyor. Uzun yıllardır Boğaziçi Üniversitesi akademik kadrosunda ders vermekte olan ve kendisine “emeritus profesör” unvanı verilen ünlü siyaset sosyologu Prof. Dr. Faruk Birtek, mevcut iktidarın gerçek savaşının “kentlilerle” olduğunu ifade ediyor. Günümüz Türkiye’sinde yıllardır bir sabah yaka paça götürüleceği korkusuyla yaşamak zorunda bırakıldığından söz eden Birtek, “Ben kendimi okyanusta ufak bir sandalda hissediyorum ve ne vakit bu fırtınanın dineceğini bilemiyorum” diye ekliyor.

2018 Haziran ayı enflasyonunda piyasa tahmini %1,4 ve İstanbul Ticaret Odasının açıklamış olduğu oran ise %1.27 iken, TÜİK bile (GSYH hesaplamaları, işgücü istatistikleri gibi pek çok konuda yanlış veriler yayınlarken) bu sefer reel sonuçlarla bir yere kadar oynayabildi ve rekor %2.61 aylık enflasyonu açıklayıverdi. Üstelik bu ay akaryakıt fiyatlarının sabit tutulmuş olduğunu da hatırlatalım. Haziran sonundaki yıllık %15.39 oranı, TÜFE’nin yıllık bazda ulaştığı en yüksek oran. Bu yılın ilk yarısında ise artış %9.17 ve (6 aylık olmasına karşın) kendi başına 2005, 2007, 2009, 2010, 2012, 2013, 2014, 2015 ve 2016 yıllarının tümündeki yıllık gerçekleşmelerin üzerinde seyrediyor. Başka bir deyişle, Haziran ayının %2.61 oranı 2003 yılının Şubat ayından bu yana geçen 175 ayın en yüksek artışı. Bundan önceki daha yüksek artış ise 2001 yılının Ekim ayında %3.27 olarak gerçekleşmişti. Artmaya devam eden enerji ve gıda fiyatlarının etkisiyle, Temmuz ayında yıllıkta en iyimser tahmin %16 olarak ifade ediliyor. Fakat halen Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek “Orta vadeli bir perspektifle enflasyon, cari açık gibi sorunlar kökten çözülür” ve “Dış kaynakla yumuşak iniş mümkün” diyebiliyor. Şimşek, başlarda piyasanın takdir ettiği ve sıcak baktığı bir isimken, siyasette kalma gayesine yönelik olarak, bilime değil itaate yönelik açıklamalarıyla, ne yazık ki artık ciddiyetini tümüyle kaybetmiş durumda. Yılbaşında 155 olan Türkiye’nin CDS (risk) primi, bugün 300 düzeylerinde. Bu da Türkiye dışındaki dünyanın Türkiye’ye bakışında bazı kırılmalar ve tereddütler oluştuğunu gösteriyor.

Trump’ın politikaları neticesinde ABD-Çin arasında ticaret savaşı senaryolarının ayyuka çıktığı ve Trump’ın Dünya Ticaret Örgütünü dahi tehdit eder duruma geldiği bir dünyadayız. Türkiye’de otomotiv sektöründe de sert bir fren gördük, Haziran ayında otomotiv pazarı %40’a yakın düştü. Diğer yandan, alkollü içeceklerin ÖTV’sine %15,5 daha zam yapıldı. Rusya’nın mühim finans ve siyaset gazetelerinden Kommersant “Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı doğalgaz fiyatına %30 kadar bir zam yapılacağını” yazdı. Kısacası, 2018 gerçekten zor bitecek gibi görünüyor.

Resmi Gazetede yayımlanan 74 maddeli 477 sayılı KHK ile bazı kanunlarda temel değişikler yapıldı. AB Bakanlığı dâhil 7 bakanlık kapatılarak ekonomi yönetimi tek çatı altında toplanıyor. En önemlisi böylelikle “temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle siyasi haklar ve ödevler” dışında Cumhurbaşkanı kararnamesi ile düzenlenemeyecek bir konu bulunmuyor. Fakat yukarıda belirtilen istisnalar “OHAL” durumunda geçerli değil ve OHAL ilan etme yetkisi de “Cumhurbaşkanına” devredilmiş durumda (eskiden Cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulundaydı). Şaşırmayalım lütfen, bu durumu Türkiye seçmeni yapılan iki referandum ile onayladı ve tasdik etti. Artık devlet Erdoğan demektir ve Erdoğan da devlet demektir, geri kalan kurumlar sadece birer basit prosedür ve formalite birimlerinden ibarettirler.

Tamam, biz kendimizi olağanüstü bir iyimserlikle kandırmayı sürdürelim ve halen “demokrasi” olduğumuzu iddia edelim duralım da, hal böyle olunca, biz “muz cumhuriyeti” değiliz ve “kabile devleti” değiliz resmi söylemleri biraz havada kalmıyor mu veya en azından yara almış olmuyor mu?