Ankara’da, geçen haziran ayında İyi Partili Serkan Kocaoğlu’nun Sedat Peker’e para gönderdiği iddiasıyla tehdit edilmesine ilişkin 2’si polis 5 kişi hakkında açılan dava dosyasında ilginç bilgiler yer aldı.
T24’ten Asuman Aranca’nın haberine göre, Kendisini tehdit eden kişiler hakkında şikâyetçi olan Kocaoğlu, müşteki sıfatıyla verdiği ifadesinde, Kırıkkale’den tanıdığı Ertuğrul B. isimli kişinin ısrarlı aramaları üzerine çağırıldığı AVM otoparkına gittiğini söyledi.
Burada Ertuğrul B. ile buluştuğu sırada yanlarına iki kişinin daha geldiğini aktaran Kocaoğlu, “Kendisini İstanbul istihbaratın başındaki kişi olarak tanıtan A.A elini boğazıma atarak ‘Şimdi kafanı gövdenden ayıracağım lan senin, Sedat Peker’e 6 bin doları nasıl gönderdin’ dedi. Ben de para göndermediğimi söyledim. Daha sonra A.A bana bu işin devlet bayrak meselesi olduğunu söyleyip, ‘dediklerinin bir tanesi yalan çıkarsa kendini ölmüş bil’ dedi” ifadelerini kullandı.
Kocaoğlu, bu kişilerin daha sonra kendisine arkadaşı Buğra Gençkan’ın Sedat Peker ile olan ilişkisini sorduklarını kaydederek, “Bana Buğra’nın üzerinde olan mallarımı geri almamı, Buğra’nın mal varlığına tedbir koyulacağını söylediler. Salı günü Buğra’nın filo şirketine gelip operasyon yapacaklarını, telefonumun dinlendiğini, bu konuyu Buğra’ya ve hiç kimseye söylemeyeceğimi, söylemem halinde beni öldüreceklerini söylediler” diye konuştu.
ŞİKÂYETÇİ OLDU
İyi Parti’den 2019 seçimlerinde Kırıkkale Delice Belediye Başkan Adayı olan Serkan Kocaoğlu’nun, 2’si polis 5 kişi tarafından o dönem yayınladığı videolarla gündemi sarsan Sedat Peker’e para gönderdiği iddiasıyla tehdit edildiğini ortaya çıkmıştı.
Ankara Başsavcılığı'nca 5 kişi hakkında açılan dava dosyasının eklerinde Kocaoğlu’nun müşteki sıfatıyla verdiği ifadeler de yer aldı. 29 Haziran 2021 tarihinde Ankara Emniyeti'ne giderek şikâyetçi olan Kocaoğlu, ifadesinde Kırıkkale’den tanıdığı Ertuğrul B. ile 2-3 yıl önce kendisini araması nedeniyle bir kaç defa telefonla görüştüğünü ancak yüz yüze gelmediğini, sonrasında Ertuğrul B’nin abisiyle tanışması nedeniyle aramasına cevap verdiğini kaydetti.
“ACİL GÖRÜŞMEMİZ LAZIM”
Olay günü Ertuğrul B’nin kendisini Whatsapp’tan arayarak acil görüşmek istediğini aktaran Kocaoğlu, başına gelenleri şöyle anlattı:
“Ertuğrul B. ofisine gelmemi söyledi, ben de gelemeyeceğimi, köyde olduğumu, yaklaşık bir saat sonra Ankara’ya döneceğimi ve eve geçeceğimi, başka bir müsait zamanda kendisine uğrayacağımı söyledim. Bunun üzerine ısrar ederek çok önemli olduğunu ve Ankara’ya geldiğimde haber vermemi söyledi. Aynı gün saat 17.00-18.00 sıralarında ben Ankara’ya dönerken tekrar aradı. Evimin yakınındaki AVM’nin otoparkında olduğunu belirterek sen de oraya gel dedi. Ben de oraya yakın olduğumu söyledim. AVM otoparkına girmek üzereyken otopark girişinde reklam panolarının altında 2 kişi oturur vaziyette 2 kişi de ayakta Ertuğrul B. ile birlikte toplam 4 kişi bekliyordu. Ben de onların aracının yanına aracımı park ettim.
“BUNLAR İSTİHBARATÇI BEN DE BUNLARIN SOKAK AYAĞIYIM”
Araçtan inip Ertuğrul B. ile tokalaştım, o sırada orada oturan 2 kişi ayağa kaktı, bana daha sonra İstanbul İstihbaratın başında olduğunu söyleyen isminin A.A olduğunu öğrendiğim şahıs, bana doğru gelerek elini boğazıma doğru attı ve bana “Şimdi kafanı gövdenden ayıracağım lan senin” dedi. İsmini sonradan H.İ olduğunu öğrendiğim ve … Sokak 40 numaranın sorumlusu olduğunu söyleyen şahıs araya girdi ve bu kişiye “Dur yapma bir anlatsın” dedi. O sırada Ertuğrul B. de bana ‘Bu arkadaşlar istihbaratta çalışıyor ben de bu arkadaşların sokak ayağıyım, senin ismini duyunca seninle tanışmak istediler’ dedi.
“DEVLET BAYRAK MESELESİ”
Sonra İstanbul istihbaratta olan A.A isimli şahıs bana ‘Sedat Peker’e parayı nasıl gönderiyorsun’ dedi. Ben de herhangi bir para göndermedim deyince yalan söylüyorsun 6 bin Doları nasıl gönderdin’ dedi.
Ben de kendisine değil 6.000 dolar bir kuruş gönderdiğimi göster kafama sıkarım, Peker’i hayatımda 3 defa gördüğümü, bir defasında fotoğraf çektirdiğimi söyledim.
Bu sırada da Ertuğrul B. sürekli bana “Bildiklerini anlat, sana zarar gelmeyecek” diyordu. Sürekli Peker ile birlikte olduğumu ima etmeye çalıştıklarından, Ankara’da Emniyet Müdürlerinden tanıdıklarımın olduğunu, onlarla sohbet ettiğimi, herkesle bir fotoğrafımın olduğunu söyledim. Onlar da bana Emniyet Müdürlerinin de mi Sedat Peker ile ilişkisi mi var dedi. Ben de onlara benim böyle bir ilişkim olsa Emniyet müdürleri benimle görüşür mü dedim. H.İ de ‘saydığı isimlerin böyle işlerde işi olmaz, hepsi iyi müdürlerdir’ dedi. Daha sonra bu şahıs bana ‘bu işin Devlet bayrak meselesi olduğunu söyledi, ‘dediklerinin bir tanesi yalan çıkarsa kendini ölmüş bil dedi.
“HER ŞEYİ ADAM GİBİ ANLATACAKSIN”
Daha sonra bana Buğra Gençkan’ı sordu. Buğra benim kardeşim dedim. Buğra’nın Sedat Peker ile nasıl tanıştığını sordu. Bilmiyorum dedim. Kayınpederinin eski danışman olduğunu söyledim. Daha sonra kulağındaki kulaklığa elini götürerek, ‘buraya bir gelsene’ dedi. 5. bir şahıs yanımıza geldi. Ona benim söylediğim Buğra’nın kayınpederini sordu. Daha sonra şahıslara, Buğra’ya ait poligona polis baskın yaptı, oradaki bilgisayarları aldı, gerekli bilgiler Emniyet’te var dedim. O da bana ‘Biz Ankara Polisi miyiz lan, biz İstanbul İstihbaratın başıyız. Sedat Peker ile ilgili özel ekip kurduk’ dedi. Bu konuda Ankara polisinin onu ilgilendirmediğini, kendilerinin özel ekip olduklarını söyledi. H.İ de ‘ben … sokak 40 numaranın başıyım, İstanbul’daki arkadaşlarla beraber bu operasyonu yürütüyoruz, sen bu işten sıyrılmak istiyorsan bildiklerini, her şeyi adam gibi anlatacaksın dedi. Ben de bildiklerim bu kadar dedim.
“SALI GÜNÜ BUĞRA’YA OPERASYON YAPACAĞIZ”
Sonrasında şahıslar bana Buğra’nın üzerinde mal varlığım olup olmadığını sordu. Birkaç aracım ve tankerimin onun adına olduğunu söyledim. Bana bir an önce mallarımı almam gerektiğini, Buğra’nın mal varlığına tedbir konulacağını söylediler. 22 Haziran Salı günü Buğra’nın filo şirketine gelip operasyon yapacaklarını, bu olaydan hiç kimsenin haberinin olmayacağını, ofise geldiklerinde beni hiç tanımayacaklarını ve sanki ilk defa görüyormuşuz gibi davranacaklarını söylediler. Ayrıca Ankara Emniyeti’nin telefonlarımı dinlediğini söylediler. Bu konuyu Buğra’ya ve hiç kimseye söylemeyeceğimi, söylemem halinde beni öldüreceklerini sorduktan sonra ‘anlaştık mı’ dediler, ben de ‘tamam anlaştık’ dedim. Sonra bana hadi kaybol Salı günü görüşürüz dediler. Ben de oradan ayrıldım.
“HANGİ EMNİYET MÜDÜRLERİNE GÜVENİYORSAN ONLARLA GİDECEKMİŞSİN”
Sonrasında Buğra’yı aradım ve olup biteni özet şeklinde kendisine söyledim. Ertesi gün Buğra ile buluşup detaylıca anlattım. Bahsettikleri gün herhangi bir operasyon olmadı. Bundan dolayı başka bir iş çevirdiklerine kanaat getirdim. Benden farklı şeyler talep edeceklerini düşündüğümden Ertuğrul B’yi aradım, şahısların sözlerini tutmadığını, anlaşmanın bozulduğunu söyledim. … Sokak 40 numaradaki adamın ismini sordum. Soy ismini bilmediğini, öğrenip döneceğini söyledi ve sonrasında beni arayıp isminin H.İ olduğunu söyledi. H.İ orada, seni çaya bekliyorlar, hangi emniyet müdürlerine güveniyorsan onlarla gidecekmişsin’ dedi. Ertuğrul’a bir daha beni aramamasını söyledim. Şahıslardan şikayetçiyim.”