"15 Temmuz gecesi vuku bulan olay bir milletin başına gelebilecek en büyük faciadır" diyen İYİ Parti Genel Sekreteri Çıray, "O gece Türkiye'de Hollywood filmlerini çırak çıkaran şeytani bir senaryo hayata geçirildi. Hemen harekete geçmemiz gerekiyordu. Ancak soruşturma komisyonu kurulması teklifimiz AKP tarafından reddedildi" ifadesini kullandı.

Sözcü'den Özlem Gürses'e konuşan Aytun Çıray, CHP'li Aykut Erdoğdu, CHP'li Sezgin Tanrıkulu ve CHP'li Zeynep Emre ile birlikte hazırladıkları, 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'nun çalışmalarına ilişkin '15 Temmuz Gerçekleri' adlı kitabı anlattı.

Çıray, 15 Temmuz 2016'da yaşanan darbe girişimine ilişkin, "Tam bir bulanıklık ve karartma hali yaşıyoruz… Muhalefet olayın aydınlatılmasını istedi. İktidar partili üyeler ise deyim yerindeyse ipe un sermek için her şeyi yaptı" açıklamasında bulundu.

Çıray'ın sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

Darbenin yıldönümü yaklaşırken siz Türkiye'nin ve kurumlarının FETÖ'den temizlendiğini düşünüyor musunuz?

Kesinlikle hayır! Tam bir bulanıklık ve karartma hali yaşıyoruz. Bir kere FETÖ'nün beyin takımının çok büyük bölümünün yurtdışına kaçmasına adeta müsaade edildi. FETÖ işgalinin en acımasız kumpas ve komplolarla yaraladığı yargı, TSK ve emniyette bir alevlenip bir közlenen temizlik operasyonları ise bence hâlâ çok sorunlu. KHK'larla yürütülen OHAL tasfiyeleri ise ayrı bir sosyal facia! Aileleri ve yakın çevreleriyle birlikte milyonlarca insanımızı etkiledi, etkiliyor. Kısaca bütün bu tasfiye süreçleri FETÖ'yü tasfiye bahanesiyle devletin adeta tek adam rejimine girmesine hizmet etmekten öte bir işe yaramıyor.

Darbe Komisyonu üyesi olarak yaşanan süreçte sizin dikkatinizi çeken neler var?

15 Temmuz 2016 gecesi vuku bulan olay, bir milletin başına gelebilecek en feci siyasi ve sosyal bir faciadır. O gece Türkiye'de Hollywood filmlerini çırak çıkaran şeytani bir senaryo hayata geçirildi ve 250 vatandaşımızı şehit verdik. Hemen harekete geçmemiz gerekiyordu. Ancak soruşturma komisyonu kurulması teklifimiz AKP tarafından reddedildi. Bunun yerine daha sınırlı yetkiye sahip araştırma komisyonu kuruldu. Komisyonun iktidar partili üyeleri deyim yerindeyse ipe un sermek için ellerinden gelen her şeyi yaptı. Muhalefetin olayın aydınlatılması için mutlaka dinlemek istediği Cumhurbaşkanları, MİT Müsteşarı ve Genelkurmay Başkanı'nın davetleri konusunda gereğini yapmadılar. Oysa özellikle üç Genelkurmay başkanının açıklamaları 15 Temmuz'un asıl sorumlusunun MGK kararlarını uygulamaktan ısrarla kaçınan AKP iktidarı olduğunu ortaya koyuyordu. Tam bu anda sahneye Sayın Bahçeli çıktı. Türkiye'yi bir seçimler zincirine sokacak sürecin tetiğini çekti. Bana göre FETÖ Darbeleri Araştırma Komisyonun fonksiyonunu icra ederken Bahçeli'nin referandum teklifi en dikkat çekici gelişmedir.

Abdüllatif Şener, Tayyip Bey'in Gülen'i ziyaret ettiğini açıkladı. Şaşırdınız mı?

Hiç şaşırmadım. Biri çıkıp da Sayın Erdoğan'ın "Ne istediler de vermedik?" sözünden daha önemli bir şey söylesin de beni şaşırtsın. Bu boş tartışma Sayın Erdoğan'ın kutuplaştırma siyasetine hizmet ediyor. Erdoğan seçimi her zaman olduğu gibi AKP-CHP ikilemine oturtuyor ve bazıları da bu oyuna geliyor. Bunu bırakalım da 24 Haziran'ın önemini konuşalım.

Meclis'teki Darbe Araştırma Komisyonu çalışmalarına dair yeni bir kitap hazırladınız. İçeriği nedir?

Bana sorarsanız FETÖ Darbesi Araştırma Komisyonu Meclis tarihimizin en önemli komisyonlarından biriydi… Fakat buna rağmen komisyon bu araştırmanın tutanaklarını ve ulaşılan sonuçları bir rapor olarak yayınlamadı. Bu raporun sarayın perde arkası müdahaleleriyle engellendiğini düşünüyorum. Kaldı ki damadı FETÖ'den kaçak olan İsmail Kahraman FETÖ Komisyonu'nun raporunu basamazdı. Bu da bizi 'kendi alternatif çalışmamızı mutlaka hazırlamayız' noktasına getirdi. Gazeteci Şükrü Küçükşahin'in titiz editörlüğü ile bu kitap ortaya çıktı. O dönemde CHP'yi temsilen görev yapan dört arkadaş olarak biz de imzalarımızla destekledik.