İyi Parti Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener, 7 Haziran’dan sonra kendisine AKP tarafından “güçlü” başbakan yardımcılığı teklif edildiğini ancak kendisinin reddettiğini açıkladı.

Akşener, İyi Parti’nin Cumhur İttifakı’na dahil olma iddialarına dair, “Ben yeni sistemle Türkiye’nin yönetilemeyeceğini 37 ilde bağıra bağıra anlattım” dedi. 

Akşener, "İlk defa 16 yıldan sonra kaybedeceklerine dair bir endişeleri var. Erdoğan’ın oyun planı, yani 'power game' dediklerinden bahsediyorum, bu stratejisi ilk defa çöktü. Burada mütevazı olamayacağım, sayemde çöktü" dedi.

Cumhuriyet'ten Ozan Çepni'nin sorularını yanıtlayan Akşener'in açıklamalarının bir bölümü şöyle:

(İyi Parti Cumhur İttifakı’na dahil olur mu?) Ben önce şahsi fikrimi söylüyorum, Meral Akşener olarak söylüyorum. Biz her şeyde ortak karar alıyoruz. Ben parlamenter demokrasinin, 150-160 yıllık bir birikim olduğunu, bu birikimin kenara atılamayacağını, 16 Nisan’daki referandum sonucunda da, Güney Afrika’da ve Güney Amerika’daki diktatörlüklerden bile daha kötü bir sistemin geçtiğini, bununla Türkiye’nin yönetilmeyeceğini 37 ilde bağıra bağıra anlattım. Tutarlılığa çok önem veren bir şahsım. O nedenle şahsi fikrim böyle bir şeyin olamayacağı şeklindedir.

İktidar partisi çok eğlenceli. 7 Haziran’dan sonra bana bakanlık, kulağıma söylenen güçlü başbakan yardımcılığıydı. Kâğıdı duruyor. Teklif ettiler, ben o zaman harika bir insanmışım, reddettim. Sonra Metin Külünk (AKP İstanbul milletvekili) evime geldi. “Tayyip Bey tarafından gönderildiğini” söyledi, bilemem o mu gönderdi, göndermedi mi. Benim açımdan mümkün değil. Partimin görüşünü almadan, “biz böyle diyoruz diyemem” çünkü gerçekten iyi tartışıyoruz. Hiçbir kararı şahsi olarak “böyle olacak” demedim ben.

İktidar kanadı ne konuştuğunu bilmiyor bir noktada. İlk defa 16 yıldan sonra kaybedeceklerine dair bir endişeleri var. Erdoğan’ın oyun planı, yani “power game” dediklerinden bahsediyorum, bu stratejisi ilk defa çöktü. Burada mütevazı olamayacağım, sayemde çöktü.

(Erdoğan’ın OHAL açıklamaları) Erdoğan’ın en önemli özelliği, alanı, yani seçmenin davranışlarını ölçtürmesidir. Bu ölçtürmeler sırasında OHAL’den herkesin son derece rahatsız olduğu ortaya çıktı. Seçmen burada çok hassas. Anket yaptırmıştır, ölçtürmüştür oradan çıkan sonuçtur.

(Olası Kandil operasyonu) Yıllardır bu ülke terör mücadelesi yapıyor. Hiçbir iktidar terör mücadelesini siyasi iç politikanın ve seçimin malzemesi yapmadı. İlk defa etinden, sütünden, yağından her milli konunun yararlanmak üzere konulduğu bir süreci, biz bu iktidar döneminde gördük. Davulla zurnayla her şeyler söylenerek tumturaklı bir terör mücadelesi söz konusu. Bunun dış politikanın öznesi olduğu aşikâr. Fayda sağlamayacak.

(Diyarbakır planı) Ben Diyarbakır’a, MHP adaylığım, hem referandum esnasında, hem sonrasında, ondan evvel de DYP’de, batıda doğmuş büyümüş seçilmiş biri olarak en fazla giden politikacıyım. Diyarbakır’ı bu ülkenin sınırları içinde değilmiş gibi tanımlayan bir konuşma biçimini doğru bulmuyorum. Diyarbakır seçmenini, Güneydoğu’da her şehrin seçmenini bir grup olarak tutup cepteymiş gibi görmek çok ayıp. “Kürtler şuna oy verir, şuna oy vermez” bu tür önermeler son derece rencide edici. Bir taraftan demokrasi diye bağıracaksınız, diğer taraftan da paket olarak “Kürtlerin oyu benim cebimde” diyeceksiniz bu çelişki.