İsviçre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek hakkında verdiği hükmü temyize götürme kararı aldı.

Yerel basında bugün çıkan habere göre İsviçre, AİHM’nin verdiği Ermeni soykırımını reddetmenin ifade özgürlüğü kapsamında olduğu kararına itiraz edecek.

İsviçre, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) dönem başkanı olduğu için Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki problemin çözümünde Türkiye’den destek bekliyor.

Bern yönetiminin, Türkiye ile diplomatik ilişkilerin gerilmemesi için AİHM kararını kabulleneceğini iddia ediliyordu.

İsviçre mahkemeleri Doğu Perinçek’i 2005 yılında cezaya çarptırmıştı. Perinçek, İsviçre’de verdiği konferansta 1915 yılında soykırım olmadığını iddia etmişti.  ‘Ermeni soykırımı’ ifadesini ‘uluslararası bir yalan’ olarak nitelendiren Perinçek, İsviçre mahkemelerinin verdiği cezayı kabullenmeyerek, davayı AİHM'ye taşımıştı. AİHM de Perinçek’i haklı bularak Ermeni soykırımını reddetmenin ifade özgürlüğü kapsamında olduğu yönünde karar vermişti. Türkiye hükümeti de 2010 yılında Perinçek’in yanında davaya müdahil olmuştu. 

İHD İSVİÇRE’YE ÇAĞRI YAPMIŞTI

İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi, İsviçre Adalet Bakanlığı’na yazılı başvuruda bulunarak, İsviçre makamlarının 17 Aralık 2013 tarihli AİHM kararına ilişkin itiraz hakkını kullanmasını talep etmişti.  AİHM’in Perinçek hakkında aldığı karara ilişkin İsviçre hükümetinin 17 Mart 2014 tarihine dek itiraz etme hakkı bulunuyordu.

Türkiyeli tüm ırkçılık karşıtları adına İsviçre Adalet Bakanı Simonetta Sommaruga’ya müracaat ettiklerini bildiren İHD, konuya ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadelere yer vermişti: “Türkiye’de soykırımın inkârının, ülkede nasıl anti-demokratik, düşünce özgürlüğü karşıtı, nefret suçlarına zemin hazırlayan ve insan haklarını ihlal eden bir ortam yarattığının en yakın tanıkları olarak, İsviçre Adalet Bakanlığı’na, İsviçre mahkemesine tanınan AİHM kararına itiraz etme hakkını kullanmasını desteklediğimizi bildiren bir mektup gönderdik.”

DİNK ve SEVAG BALIKÇI ÖRNEK GÖSTERİLDİ

İHD yazılı başvurusunda, Türkiye’de Ermenilerin ve Anadolu’daki Hıristiyan halkların maruz kaldığı soykırımın inkârının, basit bir fikir ayrılığı olmadığını, yaşananların soykırım olmadığını söylemenin ötesine geçtiğini anlatmıştı. Başvuruda, soykırım inkârının aynı zamanda soykırım kurbanlarının “suçlu” ilan edilmesi, onlara karşı nefret ortamının yaratılması, bunun sonucunda da Ermenilere alenen hakarete, saldırılara ve tehditlere zemin hazırladığı dile getirilmişti. Bu bağlamda Hrant Dink’in katledilmesini örnek gösteren İHD, zorunlu olarak askerlik yapmakta olan Sevag Şahin Balıkçı’nın 24 Nisan 2011’de kışlada öldürülmesi olayına da dikkat çekmişti. 

“İNKÂR SOYKIRIMIN DEVAMIDIR”

Başvuruda ayrıca, AİHM kararına muhalefet şerhi koyan iki hâkimin yazdığı gerekçede, İHD’nin soykırım kurbanlarını anma basın açıklamasına atıfta bulunduğu hatırlatılmıştı. Hâkimlerin itiraz metninde şu ifadelere yer verdiği vurgulanmıştı: “Elie Wiesel’in sözleriyle, inkârcılığa hoşgörü kurbanları ikinci kez katletmektir. Ya da İHD’nin 24 Nisan 2006’daki açıklamasında belirttiği gibi, inkâr soykırımın bir parçasıdır ve soykırımın devam ettirilmesi sonucunu doğurur. Soykırımın inkârı bizatihi bir insan hakları ihlalidir.”