Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “İstanbul’da bombalar patlıyorsa hala, bunlar Suriye’ye düşen bombalardan bağımsızmış gibi düşünülemez” dedi.

İstanbul’un en işlek semtlerinden Taksim’deki İstiklal Caddesi’nde pazar (13 Kasım) bomba patlatılması sonucunda altı kişi hayatını kaybetmiş, 81 kişi de yaralanmıştı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu saldırıyı PKK’nın düzenlediğini iddia edip ABD’yi suçlamıştı.

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün açıklamasında da zanlının ‘PKK tarafından özel yetiştirilmiş bir istihbarat elemanı’ olduğu belirtilmişti. PKK’ysa saldırıyla ilgisinin olmadığını açıklamıştı.

Bombalı saldırının planlayıcısı olduğu iddiasıyla gözaltına alınan Ammar Jarkas’ın İstanbul’da 2020’de bir araba kiralama şirketi kurduğu ortaya çıkmıştı.

Bugün partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında konuşan Karamollaoğlu, özetle şunları dedi:

Meselelere bütüncül bakabilmek, olmazsa olmazdır. Zira terör, dış politikadan adalete, eğitime ve ekonomiye kadar her konuyla ilgilidir. Bunun mutlaka idrak edilmesine ihtiyaç var. Bu konuların herhangi birindeki zafiyet bir diğerini etkiler, bir diğerinde yapılan bir yanlış diğer tüm sonuçları da değiştirebilir, aksi istikamette. Bugün hâlâ terörü konuşuyorsak yıllarca evvel yapılan ve bugün hala tekrar edilen hatalar gözden kaçırıldığı için veya dikkate alınmadığı içindir.

Bugün canımız bir kez daha yandıysa 2000’li yılların başında Irak ve Afganistan’da Amerika Birleşik Devletleri’nin müdahalesine yeşil ışık yakanların ve Büyük Ortadoğu Projesi’ne (BOP) figüran olanların mutlaka yaptıkları hataları bir defa daha gözden geçirmeye, icraatları gözden geçirmeye, hatalarının da farkına varmaya mecbur olduklarını düşünüyoruz. İstanbul’da bombalar patlıyorsa hala, bunlar Suriye’ye düşen bombalardan bağımsızmış gibi düşünülemez.  

Altını çizerek ifade ediyorum; meseleleri bütün olarak ele almalı, hiçbir alanı ihmal etmeden hızlı ve kalıcı çözümler üretmeliyiz. Bu, iktidarların en önemli görevidir. Zira insan, bir hedefe sadece kenetlendiğinde ister istemez gözünün birini kapatır, etrafında meydana gelen hadiselerden gaflet içinde olur.

Bu gerçeği ihmal eden iktidarlar, maalesef arzu ettikleri hedefe hiçbir zaman ulaşamazlar. Hatayı da başka yerde aramaya devam ederler. Biz, aynı anda birçok hedefe kilitlenmeye ve politikalarımızı bir bütün olarak planlamaya mecburuz.

Terörle ‘oy kazanmak, kaybetmek’ kelimeleri aynı cümlede yan yana geldiği takdirde bile tüylerimiz ürperir bizim. ‘Bu saldırı kime yarar’ cümlesini duyduğumuz anda, siyasete atfen söylüyorum bunu, kan adeta beynimize sıçrar. İnsanların katledildiği bir olay üzerinden seçim hesapları yapıldığında bundan hicap duyarız.

Biz, bu siyasi anlayışı bütünüyle reddederiz, reddetmek mecburiyetindeyiz. Siyasilerin de aynı anlayışla meselelere yaklaşması gerektiği kanaatinde olduğumuzu da burada ifade etmeyi bir görev addediyorum. Bu sebeple insan canının kirli hesaplara rakam olarak yazıldığı çarpık hesapların canı cehenneme demekten de kendimiz alamıyoruz.