Emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ'dan Rahip Andrew Brunson krizi ve sonrasında ekonomide yaşanan sorunalra ilişkin Sözcü'den Uğur Dündar'a değerlendirmelerde bulundu.

"Ekonomik krizin sorumlusunun, borç batağını yaratan AKP iktidarı olduğunu" söyleyen Elekdağ, "Ekonomik krizin esas sorumlusu iktidardır. Ekonomik krizin, ABD'nin Türkiye'ye “operasyon çekmesi” sonucunda oluştuğu tezi asla geçerli değildir. Trump'ın yaptığı, Türkiye'ye karşı ticari önlem ve yaptırımlarla ağır dış borç yükü ve cari açık pençesinde aşırı kırılganlaşmış olan ekonomimizin sorunlarını daha derinleştirmeye yeltenmek olmuştur. Trump'ın ittifak ilişkileri ve hukukuyla bağdaşmayan bu tutumu gayri ahlakidir, kalleşliktir. Ancak, Erdoğan'ın 16 yıllık iktidarının faturasının Trump'a çıkarılması da Türk halkını aldatmak olur" değerlendirmesinde bulundu.

"Siyasi krizin çözümü, ekonomik krizin önüne geçmiş durumda" değerlendirmesinde bulunan Elekdağ, "Borç batağının temel nedeni, iktidarın 16 yıllık icraatında cari açığı asgariye indirme konusunda hiçbir önlem almayan çürük ve hastalıklı bir ekonomik model uygulamasından ileri gelmiştir. Belirli bir zümre yararına rant üretimine öncelik vermesi nedeniyle inşaat sektörüne odaklanan bu model dışarıya ve sıcak paraya göbekten bağlanmış ve devamlı açık üretmiştir. Her yıl verilen cari açıklar nedeniyle oluşan borçlar ödenmemiş, borç borçla kapatılmış ve bir noktada süreç tıkanmıştır. Oysa yapılması gereken, bu 16 yılda dışardan gelen kaynakların bir kısmıyla Türkiye'nin geleneksel sektörlerinin ileri teknoloji içerikli, kalifiye işgücüne dayanan ve yüksek katma değer yaratan bir üretim aşamasına geçirilmesiydi" dedi.

Kriz durumundan çıkmak için  ulusal dayanışma ve güç birliği platformu kurulması gerektiğini ifade eden Elekdağ, "Ortak akla ihtiyacımız var" dedi.

Elekdağ ayyıca şunları söyledi:

"Tek adam sistemiyle işlerin yürümediği, yaşadığımız ekonomik kriz sürecinde tüm vahametiyle ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'nin borçlarını kapatabilmek amacıyla finansör bulmaya gittiği Londra'daki yatırımcılar toplantısında faiz kavramı konusunda dünyaca kabul edilen teori ve pratiğe ısrarla karşı çıkmasının İngiliz gazetelerince fiyasko olarak nitelendiğini anımsayacaksınız. Bu olay, Türkiye'ye duyulan güvene ağır bir darbe indirmiş, yabancıların Türk varlıklarından çıkmasına ve doların 4.92 zirvesine fırlamasına yol açmıştı. Ve bu bakımdan, karşılaştığımız bu olağanüstü durumda milli birliği gerçekleştirmek için AKP, CHP, MHP ve İyi Parti'nin eşit temsilcilerle katılacakları, ortak kararlar alabilecek bir Ulusal Dayanışma ve Güç Birliği Platformu kurulmalıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan eğer gerçekten Türkiye'nin kendi içinde birleşik ve kaynaşmış olduğu takdirde karşılaştığımız devasa sorunların üstünden gelineceğine inanıyorsa, önerdiğimiz tarzda bir iş birliği yöntemi üzerinde ciddiyetle durmalıdır."