Dünya Bankası, Türkiye'nin 2017 yılına ilişkin büyüme tahminini yüzde 6.7'ye yükseltti, 2018 beklentisini ise yüzde 3.5'te sabit tuttu.

Dünya Bankası, 'Küresel Ekonomik Beklentiler' (GEP) raporunun Ocak 2018 sayısını yayımladı. Küresel büyümenin artan yatırımlar, sanayi üretimi ve ticaret hacmi sayesinde hızlandığı vurgulanan raporda, dünya ekonomisindeki toparlanmanın 2007-2008 finansal krizinden bu yana ilk kez geniş çaplı olduğuna işaret edildi.

Hızlanan toparlanma çerçevesinde büyüme beklentilerini yukarı yönlü revize eden Dünya Bankası, küresel ekonominin 2017'de yüzde 3, 2018'de yüzde 3.1 ve 2019'da yüzde 3.,0 büyümesini beklediğini açıkladı. Bu rakamlar, Haziran 2017'de açıklanan bir önceki raporda 2017 için yüzde 2.7 ve 2018-2019 yılları için yüzde 2.9 olarak açıklanmıştı.

Küresel büyüme beklentilerinin yukarı yönlü revizyonunda özellikle gelişmiş ülke ekonomilerinin performansının etkili olduğu belirtilen raporda, bu gruba yönelik 2017 ve 2018 büyüme tahminleri 0.4 puan artırılarak sırasıyla yüzde 2.3 ve 2.2'ye yükseltildi. Ayrıca, gelişmiş ülkelerin 2019 ve 2020 yıllarında yüzde 1.9 ve 1.7 büyümesi beklediğini bildirildi.

'TÜRKİYE BEKLENENDEN DAHA HIZLI TOPARLANDI'

Raporda, Türkiye'ye ilişkin büyüme beklentilerinde yapılan büyük değişikliğe işaret edildi. Bir önceki GEP raporunda yüzde 3.5 olarak açıklandıktan sonra geçen ekimde yayınlanan bir başka raporda yüzde 4'e yükseltilen 2017 büyüme beklentisi, yüzde 6.7'ye çıkarıldı.

2018 ve 2019 büyüme beklentileri ise yüzde 3.5 ve yüzde 4 ile ekim ayında açıklanan bir önceki seviyelerinde sabit tutuldu. Raporda, "Türkiye'nin beklenenden çok daha hızlı toparlanmasında mali ve parasal desteğin önemli payı olduğu" bilgisine yer verildi.

Ayrıca, Avrupa Birliği ülkelerindeki ekonomik toparlanma ve Türk lirasındaki değer kaybının etkisiyle artan ihracatın büyümeye katkı sağladığı bildirildi.

'TÜRKİYE GÖZE ÇARPAN BİR İSTİSNA'

Rapordaki "Avrupa ve Orta Asya'da Potansiyel Büyüme" başlığıyla yapılan değerlendirmelerde, bölge ülkelerine yönelik potansiyel büyümenin verimlilik artışı ile elverişsiz demografik faktörler nedeniyle düşük olduğu vurgulandı.

Bu bölümde, Türkiye'nin göze çarpan bir istisna oluşturduğu vurgulanırken, "Türkiye'de çalışma çağı nüfusunun güçlü artışı sürdürmesi potansiyel büyüme görünümünü destekliyor" ifadesine yer verildi.