Bu ülkede, “İş kazası” diye geçiştirilen ölümlere “İş cinayetleri” hatta katliam olarak nitelemek abartı değildir.

Adına ne derseniz deyin, çalışma hayatı içerisinde çalışanın ölme ihtimalinin, istendiği takdirde sıfırlanabileceğini bile bile bu ölümleri kabullenmek, “kader” veya “fıtrat” olarak adlandırmak, bu cinayetlere ortak olmaktır.

İşçi Sağlığı ve İş güvenliği Meclisi’nin (İSİG) yayınladığı verilere baktığımızda, bu tür ölümleri “katliam” olarak adlandırmanın yanlış olmayacağını anlayabiliyoruz.

Veri toplarken, ülkedeki kayıt dışılık nedeniyle tam anlamda sağlıklı veri toplanamayacağı ortada olduğundan dolayı “En az” olarak adlandırılan ölüm rakamları, 2016 yılı için 1.970 olarak belirlenmiş! (1)

1.970 insan, çalıştığı işkolunun koşulları içerisinde, önlenebilecek durumlar içerisinde yaşamını kaybetmiş.Her gün 5 kişiden fazla insanın, “iş kazası” denilen koşullar içerisinde yaşamını kaybetmesi kabul edilebilir bir sonuç değildir.

Hangi iş kolu olursa olsun, gerekli güvenlik önlemleri alındığında ve uygun malzeme kullanıldığında bu tür ölümlerin olmayacağını her insan bilir.

En zor koşullara sahip olan madencilik alanında düşünürsek, tünellerde kullanılan malzemelerin gerekli sağlamlıkta olması, yaşam odalarının yeteri sayıda oluşturulması, maden içerisindeki gaz ölçümlerinin sürekli ve düzgün şekilde yapılması, çalışanlara verilen güvenlik malzemelerinin sağlam ve sağlıklı olmasına dikkat edilmesi gibi önlemlerle ölümlerin önü alınabilir.

Aslında, alınması gereken güvenlik önlemlerinin alınmamasının tek nedeni, paradır. Yaşam odasının, güvenlik araç ve gereçlerinin, gaz ölçümünün, tünelde kullanılması gereken sağlıklı malzemelerin ekonomik değeri, bu giderleri göze almayan işletmecilerin “daha fazla kazanma” hırsları yaşanılan ölümlerin gerçek nedenleridir.

İşletmecinin, güvenlik önlemlerine harcama yapmak istememesi, yapılması gereken bu harcamaları cebine koyması nedeniyle yaşananlara, cinayet veya katliam demekte haklıyız. Para için, daha fazla kâr için, gözü dönmüş biçimde çalışanların ölümlerine göz yumanlara da katil demekte o kadar haklıyız.

İnşaatlarda yaşanan ölümlere baktığımızda, asansör halatının kopması, asansör boşluğuna düşülmesi, kalıp çökmeleri gibi nedenlerle yaşanan ölümlerde de tek eksik, yeterli ve gerekli güvenlik önlemlerinin alınmaması ve çürük malzeme kullanımıdır.

Kalıplarda kullanılan malzemelerin yetersizliği ve kalitesizliği, malzemelerin ömrünü doldurmasına rağmen değiştirilmeden kullanılması, işçilere güvenlik malzemelerinin verilmeyişi, inşaat alanındaki tehlikeli bölgelerde yeterli güvenlik önleminin alınmayışı ölümlerin nedenlerindendir.

Ömrünü tamamlamış asansör halatlarının zamanında değiştirilmesi, asansör halatının kopmasıyla yaşanan ölümlerin engellenmesi için yeterlidir. Tehlikeli bölgelerde çalışan işçilere güvenlik halatları verilmesi düşme sonucu ölümleri engellemek için tek çözümdür. Ölümleri engelleyecek çözümlerin maliyetlerini kâr olarak ceplerine dolduran iş sahipleri, bu ölümlerin sorumlusu ve katilleridir.

Güvenlik önlemleri dışında, çalışanların yeterli iş ve güvenlik eğitimi almaları gerekliliğini de vurgulamak gerekir. Çalıştığı işkolunda nelere dikkat etmesini, tehlikelerin ne olduğunu bilmeyen, bu konuda yeterli eğitim almamış işçilerin çalıştırılması da, “iş kazası” denilen cinayetleri çoğaltmaktan başka bir işe yaramaz.

Genel anlamda baktığımızda, bu iş cinayetlerinin nedenleri arasında, çalışma koşullarının kötü olması, kalifiye ve eğitimli işçi çalıştırılmaması, güvenlik önlemlerinin alınmayışının yanında gerekli denetimlerin yapılmayışının da olduğunu görürüz.

Denetimi yapması gereken kurum ve kuruluşların bu konuda gerekli özeni göstermediklerini, yeterli sıklıkta ve tam anlamıyla denetim yapmadıklarını ya da eksikler konusunda göz yumduklarını görmekteyiz.

Eğitimli ve kalifiye işçinin maliyetini karşılamak istemeyen iş sahiplerinin, içerisinde yaşadığımız yaşam koşulları nedeniyle, bu anlamda çalışmak isteyen/zorunda olan insanların çokluğu, işsizliğin had safhaya varmasını fırsat bilerek kalifiye olmayan eğitimsiz kişileri çalıştırması, bu cinayetlerin en önemli nedenlerindendir.

Yaşanan iş cinayetlerinin nedenleri ne olursa olsun temel sorumlusu, “azami kâr” elde etmeye dayanan ve bunun için gerektiğinde her şeye göz yuman ekonomik sistemdir.

Her gün 5’den fazla insan, evinden çalışmak üzere çıkıp geri dönememektedir. 

Her gün 5’den fazla evde ağıtlar yakılmakta, gözyaşlarıdökülmekte, gelecek kaygısı ve umutsuzluk içerisinde hüzün yaşanmaktadır.

Her gün 5’den fazla çocuk babasız veya annesiz kalmaktadır.

“İş kazası” denilen bu cinayetlerde ölen çalışan sayısı küçümsenmeyecek boyutta. 1.970 insan…

Bir insanın yaşamının bile önemli ve özel olduğunu düşünürsek, bu rakam için “katliam” bile az kalır.

7 Temmuz 2015 seçimleri ertesinde bitirilen barış görüşmelerinden sonra “terörle mücadele” adı altında ülkemizde yaşanan çatışmalar içerisinde yaklaşık bir buçuk yılda yaşamını kaybeden insan sayısının 1.457 olduğunu düşünürsek, iş cinayetlerinde yaşamını yitiren insan sayısının çok fazla olduğunu fark edebiliriz. (2)

Adeta savaş ortamında, bile bir buçuk yılda 1.457 insan hayatını kaybetmişken, sadece bir yılda iş kazalarıyla! 1.970 insanın yaşamını yitirmesi tek kelimeyle katliamdır.

İnsanlar, emniyet kemeri bedeli yüzünden, değiştirilmeyen çelik halat bedeli yüzünden, yaşam odası, sağlam malzeme, bakım ve onarım bedelleri yüzünden, patronların aç gözlülüğü ve yetkililerin de bunlara göz yumması yüzünden ölüyor/öldürülüyorlar.

Birileri daha fazla kazansın ve lüks içinde yaşasın diye ölüyor insanlar!

İnsanın değeri emniyet halatından daha ucuz diye ölüyorlar!

__________________

1.http://bianet.org/bianet/toplum/182402-yeni-bir-soma-olmadi-ama-2016-da-1970-isci-oldu

2.http://www.diken.com.tr/teror-bilancosu-7-haziran-2015ten-bu-yana-593-sivil-538-asker-303-polis-hayatini-kaybetti/