Interpol bültenleri tüm dünyadaki siyasi mülteciler için sorun olmaya devam ediyor. Değişik nedenlerle uluslararası alanda seyahat eden, seyahat haklarını kullanan mülteciler birçok kez zulmünden, baskısından kaçtıkları ülkelerin Interpol aracılığıyla çıkardıkları yakalama kararları nedeniyle gittikleri ülkelerde gözaltına alınıyorlar, tutuklanıyorlar.

Son iki ay içinde Türkiye kökenli Hamza Yalçın ve Doğan Akhanlı İspanya’da, Özlem Abay ve Binali Çugur İtalya’da, Celal Gezer Bulgaristan’da, Ayhan Mimtaş Yunanistan’da, Nalan Oral Romanya’da İnterpol araması nedeniyle isimlerine ulaşabildiğimiz gözaltına alınan ya da tutuklanan mülteciler. Bu kişilerden Hamza Yalçın dışındakiler mahkemelerce serbest bırakıldı.

Türkiye’nin interpol mekanizmalarını kullanarak muhaliflerini baskıya alma, onların özgürlüklerini kısıtlama faaliyeti yıllardan beri mülteciler üzerinde önemli bir tehdit olarak duruyor.

Son süreçte anti-demokratik ve açıkça faşist olarak nitelendirilmesi gereken uygulamalar nedeniyle interpolün Türkiye tarafından bu şekilde kullanılması uluslararası alanda da tartışmaya açılmış durumda. Almanya başbakanı Merkel Alman vatandaşı Doğan Akhanlı’nın kırmızı bülten nedeniyle İspanya’da gözaltına alınması üzerine "Interpol gibi uluslararası teşkilatlar bu tür amaçlar için suistimal edilmemeli. Doğan Akhanlı maalesef çok sayıda vakadan yalnızca biri. İşte bu yüzden Ankara politikamızı kısa süre önce büyük oranda değiştirdik. Erdoğan'ın böyle bir şey yapması kabul edilemez. Bu yapılan doğru değil ve İspanya Akhanlı'yı serbest bıraktığı için çok mutluyum" açıklamasında bulundu. Önümüzdeki günlerde bu tartışmanın boyutlanmasını beklemek mümkün.

Almanya’nın girişimleriyle İnterpol Doğan Akhanlı hakkındaki kırmızı bülteni askıya almış durumda.

Konuyla ilgili bilgisi az olanlar için tekrarlamak gerekirse Interpol sözleşmesi uyarınca devletler bir diğer devlet tarafından çıkartılan ve Interpol aracılığıyla dağıtıma sokulan bültenlerle ya da Interpol kanalları kullanılarak çıkartılan difüzyonlarla kişiler hakkında yakalama işleminde bulunmaktadırlar.

Interpol tarafından çıkartılan bültenler özetle şöyle açıklanabilir: (http://www.interpol.pol.tr/Sayfalar/bultencesitleri2.aspx)

Kırmızı bülten, bir şahıs hakkında adli makamlar tarafından yakalama müzekkeresi düzenlendiğinin İNTERPOL’e üye ülkelere bildirilmesi amacıyla düzenlenen bültendir. Her ülke bu bülten ile ilgili nasıl karar alacağına kendisi karar verir. Bu nedenle kırmızı bülten her zaman mutlaka yakalama ile sonuçlanmayabilir.

Mavi Bülten​ şahısların kimliklerinin tespit edilmesi ve suç faaliyetlerine ilişkin yardımcı bilgilerin toplanması amacıyla düzenlenen bültendir.

Yeşil Bülten sabıkalı ve suç işlemeye eğilimli şahıslar hakkında uyarı ve istihbarat mahiyetli bilgilerin üye ülkelere iletilmesini amaçlayan bültendir.

Sarı Bülten özellikle çocuklar başta olmak üzere kayıp şahısların yerlerinin tespiti ile kimlikleri belirsiz olanlara kimliklerini ispat etmekte yardımcı olmak amacıyla düzenlenen bültendir.

Siyah Bülten buluntu cesetlerin kimliklerinin tespiti amacıyla düzenlenen bültendir.

Turuncu Bülten güvenliği tehdit eden gizli silah, bombalı paket ve diğer tehlikeli maddeler hakkında polis teşkilatlarını, kamu kuruluşlarını ve uluslararası teşkilatın bilgilendirici ve uyarıcı mahiyette düzenlenen bültendir.

Mor Bülten spesifik ve özel bir yöntemle işlenen suçların detayları ile açıklandığı bülten türüdür. Bu yolla üye ülkeler bilgilendirilerek benzer tür suçların işlenişinde önleyici tedbirler almak ve aynı tür suçu işleyen suçlular arasında irtibat kurularak yakalanmalarını sağlamak amacıyla hazırlanır.

Uluslararası hukukun önemli bir parçası olan Cenevre Mülteciler Sözleşmesi’ne göre mülteciler devletlerin iade taleplerine karşı bir koruma altındadırlar. Interpol anlaşması ya da diğer karşılıklı anlaşmalar mültecilerin sahip oldukları hakları ortadan kaldırıcı nitelikte değildir. Buna rağmen, Suçluların İadesi Avrupa Sözleşmesi ve ülkelerin iç Interpol mevzuatı gerekçe gösterilerek mülteciler sığınma talep ettikleri ya da çeşitli gerekçelerle bulundukları 3. ülkelerde tutuklanmakta ve kimi kez de iade işlemleri gerçekleştirilmektedir.

Halbuki Cenevre Sözleşmesi’nin 33/1. maddesine göre “Hiçbir Taraf Devlet, bir mülteciyi, ırkı, dini, tâbiiyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatı ya da özgürlüğü tehdit altında olacak ülkelerin sınırlarına, her ne şekilde olursa olsun geri göndermeyecek veya iade etmeyecektir”.

Interpol mekanizmasının siyasi konularda işletilmeyeceği aslında Interpol tüzüğünün 3. Maddesinde yer almaktadır. Bu maddeye göre Interpolün siyasi, askeri, dini ve ırksal nedenlerden kaynaklı olaylarda sorumluluk almayacağı belirtilmektedir.

Interpol Genel Sekreterliği de 1957 tarihli Avrupa Sınır dışı Etmeler Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Sınır dışı Edilmelere Karşı Model Sözleşme’lerde ifade edilen politik vakalarda sınır dışı işlemlerinin olmayacağına dikkat çekerek 3. Maddenin bu ilkelere uygun biçimde yorumlanacağını belirtmiştir.

Bu ilke ve saptamalara rağmen uygulama bugüne değin farklı yönde gelişmiştir.

Interpol yukarıda belirtilen isimlerden de anlaşılacağı üzere Cenevre Sözleşmesi uyarınca koruma altına alınan siyasi mültecilerin gözaltına alınmasına aracı olmaya devam ediyor. Ulusal mahkemeler önüne gelen birçok dosyada politik nedenlerden dolayı iade etmeme kararı verse de Interpol bu kişiler hakkında kırmızı bültenleri sürdürüyor.

Bu konuda mücadele veren İngiltere merkezli Fair Trials isimli dernek Interpol aramalarının uluslararası hukuka ve Cenevre Mülteciler Sözleşmesi’ne uygun bir şekilde gerçekleştirilmesi için faaliyet göstermekte. Dernek sistemde aksayan uygulamaları 2013 yılında yayınladığı “Strengthening respect for human rights, strengthening INTERPOL” (İnsan Haklarına Saygıyı ve İnterpolü Güçlendirmek) başlıklı çalışmasında ayrıntılı bir şekilde ortaya koymuştu. 2017 yılında İnterpolü Güçlendirmek başlığıyla bu çalışma güncellendi. Bu yayınlara https://www.fairtrials.org/ linkinden ulaşabilirsiniz.

Fair Trials Interpolden mülteciler ilgili tutumunu netleştirmesini ve mültecilik durumunda Interpol’e üye ülkelerin taleplerini sınırlandırmasını ve mültecilerin haklarına saygı gösterilmesini istemektedir. Çalışmalar sonucu uygulamada ve kurallarda kimi olumlu değişiklikler de yaşanmıştır.

Dernek aynı zamanda Interpol araması bulunan mültecilerin kayıtlarının silinmesi için onlar adına Interpol nezdinde başvurularda da bulunmaktadır.

Interpol tarafından haklarında kırmızı bülten çıkartılmış olanlar, kırmızı bülten dışında Interpolün iç dolaşım mekanizması “difüzyon” yoluyla haklarında yakalama kararı bulunanlar ya da bunlardan şüphelenenler derneğe başvuruda bulunabilirler, doğrudan veya vekilleri aracılığıyla Interpolden kayıtlarının silinmesini talep edebilirler.

Interpol Fair Trials’ın da girişimleriyle başvurulara daha çabuk yanıt vereceğini, kararların daha ivedilikle alınacağını açıklasa da pratikte gecikmeler yaşanmakta. Kimi dosyalarda 2,5 yıl, 4 yıl sonra kararlar verilmekte, alındı yazıları uzun süre gönderilmemektedir. Ancak mekanizmayı zorlamak ve Interpol tüzüğü 3. Maddede belirtildiği üzere siyasi mültecileri Interpol sisteminin dışında tutmak için başvuruları yoğunlaştırmak gerekmekte. Hukuksal çerçeve bunun için yeterli olup, Türkiye hakkında yürütülen tartışmalar pratikte de bu yönde olumlu bir atmosfer yaratmış durumdadır.