Geçtiğimiz günlerde Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen Torba Yasa’dan çıkan düzenlemeye göre internet sitelerinin geleceği TİB’e bırakılacak, engellenen sitelere giriş mümkün olmayacak ve kişilik hakkı ihlali durumunda siteler 24 saat içinde kapatılabilecek. Gezi direnişinin hemen sonrasında bir araya gelen Sayfalar Ortak Platformu “ İktidar bu yasa ile bizlere ayar vermeye çalışıyordu. Böylesine baskıcı bir yasaya karşı elbette susmamız tepkisiz kalmamız beklenemezdi” diyor. Hasan Ferit Gedik’in de kurucularından olduğu Platform, internet sansürüne karşı sokağa, “kamuya sansürlenen Taksim Meydanı’na” çağrıyor.

Birgün gazetesinden Seçil Türkkan, Facebook'ta örgütlenerek eylemi düzenleyen Sayfalar Ortak Platformu ile internet sansürünü konuştu. İşte o röportaj:

BU PLATFOR NASIL KURULDU? İÇERİSİNDE KİMLER VAR?

Platformumuzun kuruluşu Gezi direnişinin hemen sonrasında Hasan Ferit Gedik’ in bizlere ulaşması ve onun çabaları ile kuruldu. Hasan, platformda bulununa tüm sayfalar ile iletişime geçiyor, aklınıza ne gelirse kim gelirse ayırt etmeden bir mesaj gönderiyor. Sosyal medyada böylesi bir ihtiyacın olduğunu tek tek sayfa bazında hareket etmektense bunu bir birlikteliğe dönüştürmemizi önerdi. Kabul ettik tabii ki. Kısa aralıklarla bir kaç toplantıdan sonra yaklaşık 40 Facebook sayfasının katılımı ile kuruluşumuzu ilan ettik. Bu birliktelikten kısa süre sonra Hasan Ferit’ Gülsuyu’nda çeteler tarafından katledildi. Burası da bir anlamda Hasan’ dan bizlere kalmış bir mirastır ve bu mirası yaşatmaya çalışıyoruz. Biz Sayfalar Ortak Platformu olarak içimiz de her renkten her içerikten Facebook sayfasının olduğu kimiz öğrenci, kimizin inşaat işçisi kimiz esnaf olan insanlarız. Aramızda yurttaş gazeteciliği yapanlardan tutunda, sadece müzik, karikatür paylaşımı yapan sayfalar var.

UZUN ZAMANDIR EYLEM ÇAĞRISI YAPIYORSUNUZ. ŞİMDİ İNTERNET YASASI DA MECLİSTE ONAYLANDI. NE OLACAK BU YASAYLA BİRLİKTE?

Uzun zamandır eylem çağrısı yapıyoruz. Yasadan haberdar olur olmaz süratle bir araya gelip neler yapabileceğimizi konuştuk. Böylesine baskıcı bir yasaya karşı elbette susmamız tepkisiz kalmamız beklenemezdi. Kendimizi bu işin muhattapları olarak gördük. İktidar bu yasa ile bizlere ayar vermeye çalışıyordu. Uzatmadan eylem kararı ve imza kampanyası başlatma kararı aldık. Mekanımız da sosyal medya olduğuna göre duyurumuzu ve etkinlik sayfamızı oluşturduk. Alan olarak da Taksim Meydanı dedik. Neden Taksim Meydanı ? Çünkü bizler sansürün sadece faaliyetlerimizi yürüttüğümüz sosyal medya mecrasında olmadığını biliyorduk. Birçoğumuz Gezi sürecinin tam da içindeydik. Sansür edilen bir meydan var ortada. Şimdi ortada böyle bir gerçeklik varken bu meydanı bırakıp gidip başka alanlarda eylem yapmak ne kadar doğru olur ?

BU BİR DARBEDİR

Bir yandan da daha biz alana çıkmadan yasa çıktı çıkartıldı. Gelişen tepkilerin büyüklüğünden olsa gerek iktidar 5651 sayılı yasa da kısmen değişiklikler yaparak yasayı meclisten geçirdi. İnternet kapatma ya da web sayfası engelleme yetkisini Bakanlıktan alıp Telekomünikasyon genel müdürlüğüne yetki verilmesi şeklinde değiştirildi. Telekominikasyon ya da TİB direk olarak Bakanlığın bir hareketine bakıyor. Bakanlık yetkili kişiye, kuruma kapat şu siteyi, engelle şu içeriği dediğinde o kurumun eli mahkup verilen emri yerine getirecektir. Zaten şu anki basında, yargıda ve daha bir çok alanda da işler bu şekilde yürütülmüyor mu ? İktidar bunu yazacaksın diyor basın onu yazıyor.

ACİL YASA DEĞİŞİKLİĞİNİ, SİZ NEYE BAĞLIYORSUNUZ?

Yangından mal kaçırıcasına yasayı meclisten geçirdilier. Üstelik ne bir uzman görüşü alındı ne de halkın tepkileri dikkate alınmadan hem de. Aslında bu yasanın çıkartılması tam da Gezi sürecinde Başbakanın sosyal medya baş belasıdır dediği güne dayanmaktadır. İktidar ve cemaat arasındaki çıkar çatışmasının sosyal medya üzerinden yürütülmesi, bilgi ve belgelerin soyal medya aracılığı ile sevis edilmesi bu yangını körükleyen nedenlerden biri oldu. Esas mesele Cemaat ve AKP arasın da ki çıkar çatışması meselesi yüzünden çıkartılan bir yasa değil halkın haber alma özgürlüğüne vurulan bir darbedir. Kimse bir şey bilmesin, kimse yazmasın, kimse itirazlar da bulunmasın ben ne dersem o olsun. Yargıyı, polisi kamu kurmu olan olmayan her yeri ele geçirdi, bir tek sosyal medyaya hakim olamadı. Baş belası dedikten sorna parayla adam tutarak sahte hesaplar sayfalar yönetmesi de işe yaramayınca madem engel olamıyorum, ele geçiremiyorsam ben de yasaklarım olur biter dedi.

YASA MECLİSTEN ONAYLANARAK GEÇTİ. ŞİMDİ NE OLACAK PEKİ?

Daha önce de açıkladığımız gibi bizler birçok kurumun, sosyal medya kullancılarının, sanatçıların, sözlüklerin, blogların her kesimden her renkten yurttaşlarımızla birlikte başta Taksim Meydanı olmak üzere bir çok alanda meydanlarda olacağız. Umarız bu çılgın projeyi protesto ettiğimiz için o meydan da bir tek insanımızın bile burnu kanatılmaz ve kılına zarar getirilmez. Böylesi bir şeyin yani halkın en doğol demokratik tepkisine şiddetle karşılık vermek iktidara karşı bir infiaal yaratabilir. Buradan da bu uyarımızı yapalım. Halkın tek haber alma alanı olan sosyal medyayı suturmaya çalışmak hassas bir konu çünkü.

2 HAFTADA 15 BİN İMZA

PLANLADIĞINIZ BAŞKA NELER VAR?

Bu yasaya bu çılgın projeye karşı tepkilerimiz sadece 18 ocak ile sınırlı kalmayacak. Daha farklı eylemler boykotlar şu an için gündemimiz de var. Mesela bir sonraki aşamada İnternet aboneliklerimizin iptal edilmesi, internet karartma gibi eylemler protestolar düşünüyoruz. Zaten hali hazırda sürmekte olan bir imza kampanyamız var. 2 hatfalık bir süreçte 15 bin imzaya ulaştık. İmza kampanyamız devam edecek ve takipçisi olacağız.

18 OCAK SLOGANLARI

»Heryer sansür her yer yolsuzluk
»DNS’ i Değil İktidarı Değiştir
»Sansüre Dur De
»Diren İnternet
»Bilgi Haktır Özgür Akacak
»İnternet çok yavaş İktidarı İndiremiyoruz
»Twitlerimiz destan yazdı yazmaya devam edecek
»İnternetli bacılarımıza saldırdılar