Independent yazarı Patrick Cockburn, "Orta Doğu'nun parçalanışı" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Yazısında, Irak ve Suriye'de tüm tarafların mezhepsel ve etnik temizliğe giriştiğini belirten Cockburn, "Savaş sona erse bile birçok mülteci çok tehlikeli olduğu için evlerine dönemeyecek" dedi.

BBC Türkçe servisinin tercüme ettiği haliyle, Cockburn, özetle şunları söylüyor:

"Geçmişte barış içinde yaşayan toplumlar, yıllarca süren acımasız savaşın ardından bugün birbirlerinden o kadar korkuyorlar ki, daha güçlü mezhep ya da etnik grup diğerini sürüyor. Bu senaryo, Bağdat çevresinde Şii milislerin ele geçirdiği Sünni kentlerinden, IŞİD tehdidi altındaki Suriye'nin orta kesimlerinde Hristiyanların yaşadığı bölgelere ve Türkiye-Suriye sınırının hemen güneyinde Rus uçakları tarafından bombalanan Türkmen köylerine her yerde tekrarlanıyor."

"Suriye ve Iraklıların evlerine dönememesi, Avrupa ve Orta Doğu'nun onlarca yıl boyunca, savaşın yarattığı, geri çevrilemeyecek bir mülteci kriziyle onlarca yıl daha başetmeye çalışacağı anlamına geliyor."

"Dış güçler Suriye'deki müttefiklerinin mezhepsel ve etnik gündemlerini önemsiz gibi gösterse de herkesin korkması için yeterince neden var."

"Bir zamanlar, ağırlıklı olarak Sünnilerin yaşadığı Anvar vilayetine bağlıo Ramadi kentinde yaşayan Mahmud Ömer adlı genç bir Sünni fotoğrafçı 'Ülkeden sürülen Hristiyanlar gibi olacağız' diyor. Mayıs'ta IŞİD'in ele geçirdiği kentten bir çok kişi kaçtı. Şimdi Şii ağırlıklı hükümete bağlı güçler burayı almaya çalışıyor. Uluslararası Göç Örgütü'ne göre Anbar'da 1,4 milyon kişi, yani nüfusun yüzde 43'ü evlerini terk etti."

"Suriye'de Rakka vilayetinde Sünni Arap aşiretleri, bu ayın başlarında yayımladıkları bildiride Kürt güçleri (Halk Koruma Birlikleri - YPG) Türkiye sınırındaki Tel Abyad'dan Arapları sürmekle suçladı. Bildiride, 'Savaşçılarımızın olduğu hiçbir Arap bölgesine YPG giremez' denildi."

"YPG, Tel Abyad'dan Arapları sürdüğü suçlamasını reddediyor. Ama Suriyeli Kürtler, genelde Sünni Arapları IŞİD'in işbirlikçileri olarak görüyor."

"Irak ve Suriye'deki Hristiyanlar gibi küçük toplumlar yok ediliyor."

"Suriye'de 5.3 milyon mülteci ve ülke içinde yer değiştirmek zorunda kalan 6.5 milyon kişinin çoğu, geri döndüklerinde evlerinin ya da mahallelerinin harabeye döndüğünü ya da kendilerine düşman toplumların silahlı üyeleri tarafından işgal edildiğini görecek."

"Aynı şey Irak için de geçerli. Adının açıklanmasını istemeyen bir insan hakları uzmanı, Kerkük'ün güneyinde Şiiler ve Kürtler tarafından sürülen Sünni köylülerden söz ederken 'Sünniler kaçarsa insanlar bunun, onların IŞİD'le işbirliği yaptığının kanıtı olduğunu söyleyecek, kalırlarsa da 'IŞİD'in harekete geçmek için bekleyen uyuyan hücreleri' diyecekler' diyor."

II. DÜNYA SAVAŞI'NDA YAŞANANLARLA EŞ DEĞER

Irak ve Suriye'deki kaçış ve sürgün 1947'de Pakistan'ın Hindistan'dan ayrılması ya da İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda Almanya'da yaşananlara eş düzeyde. Washington Yakın Doğu Çalışmaları Enstitüsü'nden Prof. Fabrice Balanche, 'Etnik temizlik, Suriye'deki fiili bölünmüşlüğü dönüşü olmayan bir noktaya getiriyor' diyor.