İmralı'da gerçekleşen görüşmelerin ilişkin notların yer aldığı “İmralı Notları” kitabında yer alan tutanaklara göre, 17-25 Aralık’ın ardından Erdoğan’ın HDP İmralı heyetinde yer alan Sırrı Süreyya Önder’le Ocak 2014 tarihinde iki saat süren bir görüşme yaptığı ortaya çıktı.

17-25 Aralık operasyonlarının yapılmasının ardından İmralı’da yapılan ilk görüşmede HDP heyetinde yer alan Sırrı Süreyya Önder, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın isteği üzerine yaptığı görüşmenin ayrıntılarını anlatıyor.

Cumhuriyet'ten Mahmut Lıcalı'nın haberine göre görüşmede; Erdoğan’ın 17-25 Aralık’la ilgili gelişmelerden arkadaşlarının değil, kendisinin sorumlu olduğunu söylediği; “Kürtlerin oyuna gelmemesi durumunda çözüm için daha rahat olunacağı” mesajı verdiği iddia edildi.

Haberin devamında notlar şöyle aktarılıyor:

17-25 ARALIK YORUMU

ÖNDER: Başbakan ile görüştüm. Son gelişmelerden (17-25 Aralık) yakınarak benim nasıl yorumladığımı sordu. Ben de bu savaştan ancak demokratik dönüşüm kabiliyeti gösterebilenin galip çıkacağını anlattım. (...)

ÖNDER: Kendisi CHP ile yapılan ittifak arayışlarını ima etti. Ben de bunun doğal olduğunu, çünkü bizzat kendisinden söz aldığımız hasta tutsaklar ve tutuklu vekiller meselesinde bile hiçbir gelişme olmadığını söyledim. (...)

ÖNDER: Başbakan cevaben bir master planlarının olduğunu, bunu zamanı ve yeri geldikçe ve devlet kurumlarında görüş birliği oluştukça paylaştıklarını söyledi. Hafta sonuna kalmadan vekillerin çıkmış olacağını, Sabahat Hanım için arkadaşlarına ne yapabiliriz diye sorduğunu, onlardan mevcut mevcut yasal düzlem içinde bir şey yapılamayacağı cevabını aldığını söyledi. Bir anayasa değişikliği düşünüldüğünü, buna bizim de destek vermemiz halinde sorunun halledileceğini ekledi. Bu desteğin açık mı, kapalı mı olacağını şartları gözeterek karar vermemizi istedi. Yeniden yargılamaların önünü açacaklarını, bunun birçok sorunu çözeceğini söyledi.

BEN SORUMLUYUM

Gelişmelerde çalışma arkadaşlarının bir suçu olmadığını, bütün sorumluluğun kendisinde olduğunu söyledi. Tamamen dışarıdan planlanmış bir darbe teşebbüsü olduğunu, yöneldikleri bakanların manidar olduğunu ekledi. Kürtlerin (KCK’yi kastederek) oyuna gelmeyeceklerini düşündüğünü, kendisinin hangi koşullar altında çalışmış olduğunu biraz daha iyi gördüklerini, oyuna gelmemeleri durumunda çözüm için daha rahat olunacağını, oyuna gelinirse de kendilerinin bileceğini söyledi.

(Kaynak: Cumhuriyet)