İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünde Kanal İstanbul 1/100.000 Ölçekli Çevre Planına itiraz dilekçesi verdi. Gazetecilere açıklama yapan İmamoğlu  ÇED raporunun kabul edilmesini ihanet olarak değerlendirerek “ÇED raporuyla ilgili on binlerce insanımız başvuruda bulundu. Bugün Çevre Şehircilik Bakanlığı, Kanal İstanbul kararını verdi. Bizim için şaşırtıcı bir karar değil. Süreci takip etmeye devam edeceğim” dedi.

İmamoğlu şöyle konuştu: “Bugün askıda kalan 1:100.000 imar planına itiraz edeceğiz. Bakanlık tarafından düzensiz hiçbir bilgilendirme yapılmaksızın, düşünceler alınmaksızın bir karar verilmiştir. Kanal İstanbul için, 100.000 plan değişikliği sürecinde her şeyi aceleye getirme süreciyle askıya çıkarılmıştır. Ben bugün bu plana itirazımı vereceğim. Süreci bununla da bitmiyor. ÇED raporuna kişilerin hukuku çerçevesinde, mahkeme açma hakkını kullanacağım. Bu ayın sonuna kadar bütün İstanbulluların bu plana itiraz haklarını kullanma konusunda özveri hissediyorum” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İmamoğlu”nun kendisine verdiği mektupla ilgili “Bu mektup gizli bir mektup. Kendisi açıkladı mı bilmiyorum ama mektubun içeriği şahsa özel o yüzden benim içeriği açıklamamam doğru olmaz” ifadelerini kullanmıştı.

İmamoğlu yazdığı mektubun içeriğiyle ilgili şöyle konuştu:

“Mektubumuzda, İBB ile merkezi hükümetin arasındaki kanalların bozulmasını isteyen kişilerin olduğunu, bunun düzeltilmesi gerektiğini, buna müsaade edilmemesi gerektiğini yazdım. Bazılarının gazetede yazdığı gibi değil. 4 sayfalık mektupta Kanal’ı anlatacak değilim. Ben, o konuyu yüz yüze anlatmak isterim. Yüz yüze konuşmak istediğimi, bir brifing vermek istediğimi, İstanbul’un bugününü ve yarınını bizler tarafından kendilerine aktarmak istediğimi çok samimi bir dille, İstanbul Büyükşehir Başkanı olarak, Türkiye tarihinin İstanbul’da en yüksek oy sayısıyla seçilmiş belediye başkanı olarak Türkiye’nin Cumhurbaşkanı ile görüşme talebimi ilettim. Bundan sonraki takdir, bundan sonraki vicdan, adalet duygusu verilecek karar tamamen Sayın Cumhurbaşkanı’na aittir. Cevabımı merakla ve açıkçası acil bir şekilde İstanbul halkı adına beklemekteyim henüz bir cevap almadım” şeklinde yanıtladı.

İmamoğlu’nun diğer sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

Cumhurbaşkanına verdiğiniz Kanal İstanbul mektubunda hangi başlıklar vardı?

İçinde bizim sağlıklı ilişki kumamızı engelleyen unsurlar, bazı sahada söylenerek bence Sayın Cumhurbaşkanını yanlış yönlendiren ifadeler. Örnek ararsanız; “İmamoğlu metroyu iptal etti. Ya da hiçbir su sorunumuz yok. Ya da Kanal İstanbul ile ilgili süreçte tek bir asra hareketi olmamıştır” diye bilgi veren bakanlar var. Bu bakanların verdiği bilgilerin hepsi yanlış. Daha ağır ifade kullanırım da yakışmıyor. Bütün bunların olmaması ve bu ilişkilerin nasıl yürütülmesi gerektiğini ortaya koyan bir mektuptu. Kanal mektupla anlatılacak bir husus değil. Ama onu da İstanbul’un bütün sorunlarını da yüz yüze anlatmak istediğimi ifade ettim.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Mektupta da ayrıca bizim söylememiz doğru olmaz, başka şeyler de var’ demiş…

Ben de söyledim zaten. Tabi mektup özeldir yani. Doğru söylemiş. Özel olanı, özel buluşmayı bekliyoruz.

Kanal İstanbul güzergahında, Katar Emiri’nin annesi de dahil olmak üzere pek çok kişinin arsa aldığı yönünde haberler çıkmıştı. Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan da ‘Katar Emiri’nin annesinin arsa aldığı doğru değil; ama bazı CHP’lilerin o güzergahtan arsa aldığı söyleniyor’ şeklinde bir iddiası var…

Vallahi Cumhurbaşkanı’nı doğru bilgilendirdiğimiz için mutluyuz. Çünkü Bakan da ‘Hiç arsa hareketi olmadı’ demişti. Ama biz oradan arsa alanlardan kimin CHP’ye oy verdiğini, kimin AK Parti’ye oy verdiğini; kimin AK Partili, kimin CHP’li olduğunu bilemiyoruz. Katarlı veya bir başka şey de beni ilgilendirmiyor. Orada yaratılan rantın, birileri tarafından önceden arsa hareketine dönüştürülmesi ve nereden alacaklarının bilinmesi… Bence Sayın Cumhurbaşkanı onu analiz etsin. Kimin partili olduğuna, kimin AK Partili, kimin CHP’li olduğuna değil.

Dün meclisten bir karar geçti. CHP grubunun Cemevleri’ne ibadethane statüsü verilmesi talebi uygun bulunmadı. Cemevleri’nin temizlik ve benzeri hizmetlerden ücretsiz yararlanması kararı çıktı. Siz bu kararı veto edecek misiniz?

Bir kere şunu söyleyeyim; tabi ki bu karar çıksa da çıkmasa da bu konular, İBB’nin yetkisi dahilinde yapabileceği işler. İstanbul halkının bir maneviyat ve bir eşitlik duygusu arayışı var. Cemevlerinin ibadethane olduğu yönündeki sürecin İstanbulluların hukukunda da ‘Evet böyledir’ denmesi kadar manevi tatmin olamaz. Yani bunu İBB’nin meclis üyeleri yaşasın, hissetsin istedim. ‘Efendim niye bu dilekçeyi İmamoğlu vermedi’ deniliyor. Meclis bunu yapsın. İmamoğlu verseydi o zaman da ‘Bak işte kullanıyor. Siyasete alet ediyor’ Vermedik, ‘Niye o vermedi?’ Bunlar çok komik gündem yaratma hususları. ‘Efendim bir yerin ibadethane olup olmayacağına ilahiyatçılar karar verir’ Hangi ilahiyatçılar? Faiz kararını veren ilahiyatçılar mı? Hangileri? Artı, bir inanışa sahip bir ilahiyatçının bir başka inanışa yönelik karar vermesi ne kadar doğru? Milyonlarca Alevi vatandaşımızın yüzyıllardır ibadethane kabul ettikleri mekanın biçimine nasıl bir başkası karar verecek? Hukuka atıfta bulunanlar hukuksal tüm alanlarda bu kararlar verilmiş. Çok üzüldüm, tartışmalara da çok üzüldüm. İYİ Parti Grup Başkan Vekili çok güzel bir Hadis hatırlattı. Evet, ‘Bütün yeryüzü ibadethanedir’ diyen bir Peygamber’e inananmış insanlarız. Bu şeklide bunun halledilmesi varken, bu şansı kullanamayan o iki partiye çok üzüldüm. Ama ben bu mücadeleyi vermeye devam edeceğim.

Ne yapacaksınız?

Onu zaman içerisinde göreceksiniz…