İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, AK Parti grup toplantısında kendisine yönelik konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarına yanıt verdi.

"Her CHP'linin ailesinin lideri olan Genel Başkanı olan Sayın Kılıçdaroğlu adayıdır" diyen İmamoğlu, "Bıraksın bizim baba-oğul ilişkimizi. Kıskandığının farkındayım, devam etsin. Biz daha çok sarılacağız birbirimize" dedi.

Kendisine dayanışma gösteren Demirtaş’ın açıklamasına değinen İmamoğlu, “ Kendilerine (Selahattin Demirtaş'a) geçmiş olsun diyorum. İnşallah bu süreç onu da çoluğuna çocuğuna, ailesine kavuşturacak. Hukuksuz yargılanıp içeride yatan benim kardeşim Tayfun'u da Can'ı da evlerine ailelerine kavuşturacak. Bu seçim mücadelesi kişisel mücadele alanı değil. Bu seçimi milletimiz için, 85 milyon için kazanacağız. Bana o hukuksuz kararı veren hakimin, savcının çocuklarının mağdur olmamaları için kazanacağız. Çok güzel söylemiş Sayın Demirtaş. Diline sağlık” ifadelerini kullandı.

İmamoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

KISKANÇLIK DUYGUSU SAYIN CUMHURBAŞKANIMDA YÜKSEK”

Sayın Kılıçdaroğlu bizim ailemizin lideri. Ona bir laf edildiyse bizim de cevap verme hakkımız vardır. Kendi ailesi içinde birliği ve bütünlüğü kaybetmiş ki o alanda bile bizi kıskanıyor. Kıskançlığı o kadar büyümüş ki Sayın Cumhurbaşkanı'nın, gözü hiçbir şey görmüyor diyebilirim. Biz çok sıkı bağlara sahibiz. Hem CHP Ailesi olarak, Genel Başkan'ın aramızdaki ilişkiyi baba-oğul ilişkisi olarak tariflemesi muhteşem bir duygu. Bunu bir tek babam kıskanır diye düşündüm. Ama kıskanmaz, babam da gurur duyar. Fakat görüyorum ki kıskançlık duygusu Sayın Cumhurbaşkanımda yüksek. Buradan çağrıda bulunmak istiyorum; İstanbul'u devraldık kıskançlığınız tavan yaptı. Her hamlemizde kıskançlığınız büyüyor. Saldırılarınız hukuk eliyle derece yükseltti. Bunların hiçbiri bizi korkutmaz.

“BIRAKSIN BİZİM BABA-OĞUL İLİŞKİMİZİ”

Kendilerine şunu tavsiye ediyorum, ben neredeyim şu anda? Kasımpaşa'dayım. Tersanemizin 567'nci yılını kutladık. Kasımpaşa yiğit delikanlıların olduğu bir semttir. Mertçe mücadele için hayatını ortaya koyan insanlar vardır, böyle bir namı vardır. Ben buradan hem bir Kasımpaşalı olarak hem de hemşeri sayılırız, mertçe mücadeleye davet ediyorum Sayın Cumhurbaşkanını. Bizim büyük muhalefet cephesinden insan eksiltmeye çalışmasın. Elindeki devlet gücünü kullanarak insanları sindirme kavramından uzaklaşsınlar. Bu işin yanlış olduğunu, istinaftan dönmesinin şart olduğunu çıkıp açıklamasını bekliyorum. Bunu yaparsa kendisine yakışanı yapmış olur. Bıraksın bizim baba-oğul ilişkimizi. Kıskandığının farkındayım, devam etsin. Biz daha çok sarılacağız birbirimize.

“SOYLU ÇAY İÇECEK KAHVEHANE BULAMAYACAK”

Düşünsenize, tekil şahıs kipini kullanıyor; ‘Alırım.” ‘Görevden alırım’, ‘Yaparım, ederim…’ Yahu gidip çay içecek kahvehane bulamayacak İçişleri Bakanı. Ne Gaziosmanpaşa'da bulabilecek ne de Of'ta bulabilecek. Bu kibirli, bu hani haddini aşan, makamı… Bakın biz makama geldik değil mi? Ben, makama bir şeyler katmaya gayret ediyorum. İstanbullulara hizmet etmeye gayret ediyorum. Onlar ise, makamdan güç alan şahsiyetler. YSK Başkanı, İçişleri Bakanı… Türkiye Cumhuriyeti tarihine bakın, en az konuşan makamlardır. Çünkü bunlar gerçekten kutsaldır. Çok önemlidir. İçişleri Bakanı'nın yönetimi hattına bakın; güvenliğiniz, 7/24 yaşam koşullarınızın emanet edildiği alanlardır. Saygı, minnet duyuyorum, jandarmamızın önünde, polisimizin önünde, şehitlerimizin huzurunda saygıyla eğiliyorum. Ama bu dil, o alana yakışmayan bir dil. Yani benim peşimden MOBESE'leri izleyen bir göz, başka ne der işte? ‘Alırım’ der, ‘Yaparım’ der, ‘Ederim’ der. Böyle bir akıl. Ben MOBESE işini bıraktım zannetmezsin. Ben, MOBESE meselesini hayatta var olduğum sürece takip edeceğim. Çünkü, bugün yaptıkları da aslında bir nevi MOBESE sürecinin basına aktarılması gibi bir süreç.

“YSK BAŞKANI, İŞİNE BAK”

YSK Başkanı; işine bak. Başka konularda ‘Cevaba lüzum yoktur’ demecini veriyorsun, ama bu mesele olunca… Bu arada gazeteciyi tebrik ediyorum, güzel bir habercilik örneği göstermiş ve sorumsuz bir dilin ortaya çıkmasını sağlamış. Görevini yap. Sürecine odaklan. Geçmiş seçimde ne oldu? YSK'ya siyasi baskı uygulandı. Siyasi baskı, siyasi erk, ‘Bu seçimi iptal dilmelidir’ dedi. ‘Hırsızlar var’ dendi. Yani ne güzel ikili, bak sıraladınız. İçişleri Bakanı, ‘700’e yakın terörist tespit ettik’ dedi sandıklarda. Ne oldu üç senenin sonrasında? Davalar açıldı. Yargılanan 40 küsur kişi oldu. Bir tane suçlu yok, beraat. Bu karar, bu insanlara zulüm. Bu insanlara ikinci bir seçim yaptırmak, bu ayıbı işletmek, milyonlarca, on milyonlarca, yüz milyonlarca liranın harcanmasına sebep olmak… Yani hiç oturup düşünmüyorlar mı? Kafasını ellerinin arasına alıp, hiç mi vicdan muhasebesi yapmıyorsunuz? Hala çıkıp yön vermeye, dizayn etmeye çalışıyorsunuz, talimatla. Bugünün anahtar kelimesi iki tane. Bana baksınlar, İstiklal Marşı'nın o ilk kelimesini, ‘Korkma’yı unutmasınlar. Bir de Ankara'ya baksınlar, beklentimi ifade ediyorum; mertlik. Bu kadar.

“ÇOK GÜZEL SÖYLEMİŞ SAYIN DEMİRTAŞ, DİLİNE SAĞLIK”

 Kendilerine (Selahattin Demirtaş'a) geçmiş olsun diyorum. İnşallah bu süreç onu da çoluğuna çocuğuna, ailesine kavuşturacak. Hukuksuz yargılanıp içeride yatan benim kardeşim Tayfun'u da Can'ı da evlerine ailelerine kavuşturacak. Bu seçim mücadelesi kişisel mücadele alanı değil. Bu seçimi milletimiz için, 85 milyon için kazanacağız. Bana o hukuksuz kararı veren hakimin, savcının çocuklarının mağdur olmamaları için kazanacağız. Çok güzel söylemiş Sayın Demirtaş. Diline sağlık.

“HER CHP'LİNİN ADAYI KILIÇDAROĞLU'DUR”

Tek başına bir oyun izlemeye alıştığınız için takım oyunundan uzaklaştınız. Hiç anlamıyorsunuz. Ben takım oyuncusuyum diyorum, beni daha evden sahaya giderken yolda sakatlamaya çalışıyorlar diyorum. Her CHP'linin ailesinin lideri olan Genel Başkanı olan Sayın Kılıçdaroğlu adayıdır.

ERDOĞAN 'BAŞKA EBEYVNLER ARAMA PEŞİNDE' DEMİŞTİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin grup toplantısında yaptığı konuşmada, "CHP'nin başındaki zat, birbirilerinin neredeyse gözünü oyma noktasına geldiği şahısla ilgili dün çıkmış ne diyor, ‘biz baba-oğul gibiyiz’. Bunları duyunca biz de içimizden 'Bay Kemal oğluna sahip çık. O kendisine başka ebeveynler arama peşinde' demekten duramadık" ifadelerini kullanmıştı.

DEMİRTAŞ NE DEMİŞTİ?

Edirne F Tipi Cezaevi'nde bulunan Demirtaş, muhalefetin odağında olduğu son dönemdeki siyasi tartışmalar hakkında açıklama yaptı.

Demirtaş, şu ifadeleri kullandı:

"Stratejik açıdan dünyanın en çok yetkiye sahip 'koltuğunu' almak için seçime gidiyoruz. Hepimizin amacı, bu makamı gerçek sahibine yani halka teslim etmek olmalıdır. İsimler üzerinden tartışma yürütmek, belirttiğim amaçtan sapmak anlamına gelir.

Bu kritik dönemde, demokrasiye yürekten inanan her siyasi aktör, devletin yeniden inşasında görev ve sorumluluk almalıdır. Kimsenin kimseyi dışlama lüksü yoktur.

Siyasi yasak veya kapatılma tehdidi altında olanlar dahil her siyasi aktörün, ülkenin demokrasiye geçmesi için seçim öncesinde veya sonrasında kendisine düşecek görevlere hazır olması gerekir.

İçinde bulunduğumuz kritik döneme yetki veya koltuk paylaşımı olarak bakmak, tarihi fırsatı heba etmektir. Türkiye Cumhuriyeti hepimizindir, dolayısıyla hepimiz sorumluluk alarak halkın yararı için fedakarlık yapmakla görevliyiz.

Koltuk hayallerinin değil, özgürlük ideallerinin peşinde koşmak halka karşı onur borcumuzdur.

Geleceği sağlıklı şekilde inşa etmenin biricik yolu, tam demokrasiyi kurumsal hale getirmektir. Bu nedenle, demokrasiye inanmış tüm partiler ve siyasi liderler bu sürecin doğal parçasıdırlar. Artık kısır tartışmalara son verip canla başla çalışmak gerekir.

Şimdi dışlama değil, ilkeler etrafında buluşma ve kucaklaşma zamanıdır. Bu yaklaşımla herkes kazanacak, 85 milyon kazanacak. Selamlar, sevgiler…"