Çağdaş halk müziği ve protest müziğin ülkemizdeki en önemli temsilcilerinden İlkay Akkaya, sanat hayatının 33. yılını kutluyor. Akkaya, 33. yıl konseri öncesi açıklamalarda bulundu.

Sanatçı İlkay Akkaya, sanat hayatının 33. yılını kutlayacağı konser öncesinde T24'te Ayşen Güven'e konuk oldu.

Bostancı Gösteri Merkezi’nde dinleyicileriyle 23 Mart'ta buluşmaya hazırlanan İlkay Akkaya, sanat hayatından, protest müziğe, toplumsal sorunlardan kadın hareketine kadar her soruya samimi cevaplar verdi.

Sanatçı Akkaya'ya, Bostancı sahnesinde genç müzisyenlerden Deniz Tekin eşlik edecek.

Ülkenin toplumsal koşulları ve politik atmosferin taraflarından sol tarafın çok fazla bölünmüşlüğü nedeniyle genç kuşaklara köklü bilgiler aktarabilme noktasında bir kesinti yaşandığını düşündüğünü ifade eden İlkay Akkaya, kadın hareketinin günümüzde daha mı güçlü oldu ve kadına bakış açısının nasıl değiştiğini şöyle yorumladı:

"Kadın hareketinin değişimi kadınların mücadelesiyle oldu. Kadın mücadelesinin içerisine baktığımızda da çok fazla kategorize edilmiş, bölünmüş, parçalanmış, özellikle bu yıl ortaya çıkan bir durum var gibi gözükebilir ama bunların tümü sanıyorum üzerinde düşünülmesi, tartışılması zamanın ve mücadelenin bizim karşımıza çıkarttığı durumlar. Bugünkü alt üst oluşa, kırgınlıklara pek bakmadan bunun bizi nereye taşıyacağıyla ilgilenirsek verimli sonuçlar elde edebiliriz."

"DÜNYADA BİR FAŞİZM YÜKSELİYOR"

"Bizim kuşağımız devrim olacağı zaman bütün sorunların çözülebileceğine inanıyordu" diyen Akkaya, dünyada  toplu bir değişim mücadelesi olduğuna dikkat çekti.

Akkaya, bugünün üretim ilişkilerinden atılan her adımın "özlenen dünyayı oluşturacak çekirdeğe bir can suyu taşıdığını" düşünmek gerektiğine vurgu yaptı.

"Sadece ülkemizde değil dünyada bir faşizm yükseldiğini" ifade eden Akkaya "Dünyanın bir savaşı söz konusu. Değişen üretim ilişkileriyle birlikte düşündüğümüzde belki de o ütopyaya her zamankinden daha fazla yaklaşıyoruz. Sadece bir ülkede değil artık bütün dünyada toptan bir dönüşümün olabileceğiyle ilgili dönüşümler söz konusu. Bunun bilinciyle bütün dünyada yükseltilebilecek bir mücadele söz konusu olacak önümüzdeki yıllarda" dedi.

Umudu muhafaza etmek konusunda hala inançlı mısınız?

Ayşen Güven'in "Umudu muhafaza etmek konusunda hala inançlı mısınız?"  sorusuna da cevap veren Akkaya, şunları söyledi:

"Buna umut dememeliyiz. Olması gereken şeyi yapmak için elimizden geleni yapmaya çalışmak bu. Çünkü tarihin güzel bir yere akması için, yapmak zorundayız. Umudumuz kırılabilir ama kanatlarımız kırılmasın hiçbir zaman buna izin vermeyelim. Kırılan kanatları da onarabiliriz sarabiliriz çok kalabalığız. Birlikte yol yürüdük. Sadece birbirimizi sevme ve kollama duygumuzu kaybetmemiz lazım.

"SİSTEMİN BİZE SUNDUĞU MUTLULUK TARİFİNİ HAYATA GEÇİRMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL"

"Sistem tarafından bize sunulan mutluluk tarifini hayata geçirmemiz mümkün değil ki. Pek çok insan çok depresif duygularla boğuşuyoruz. Bazı destekler almak durumunda kalıyoruz. Yaşadığımız şeyin çok normal olduğunu düşünüyorum. Etrafta bu kadar kötülük varken neşeli olabilmek, çok mutlu olabilmek asıl anormal olan. Mutlu olmak zorunluluk değil bize dayatıldığı gibi."

"ÇOK PARÇALI HALE GELİŞİMİZDE SOLUN SORUMLULUĞU VAR"

Kadın meselesinden pek çok meseleye bazı şeylerin değişmemesi noktasında sol hareketlere eleştirilerini de Akkaya şöyle açıkladı:

"12 Eylül dönemine de gidebiliriz daha öncesine de gidebiliriz. Bu kadar çok parçalı hale gelişimizin nedenlerini açıklamak ve öz eleştiri verme noktasında 'Sol'un bir sorumluluğu var diye düşüyorum. Bütün bu yaşananlardan sonra hiç bir şey yokmuş gibi devam etmek çokta sağlıklı değil. Bir de yeni gelişecek şeylerin önünün açılabilmesi için gençlerin önüne bir alan sunulması gerekiyor. Zamana uygun bu yeni aklı kavrayabilen bir hareketin önünün açılması gerektiğini düşünüyorum.  

Kadın hareketi açısından bakacak olursak bunu şöyle tarif edebilirim; bizim grubu kurduğumuz ilk zamanlarda röportaj yapmaya gelen arkadaşlar soruları erkek arkadaşlarımıza bakarak sorarlardı. Bugün vardığımız noktada bizim şu röportajı yapıyor oluşumuz bile aslında bir veri. Erkekler yapıyordu. Erkekler 8 Mart'ı kutluyordu. Konuları içerden tartışmak son 20 yılın olayı ve büyük mücadelelerle yapıldı. Bu noktada bütün olumsuzluklara rağmen eleştiri yaparken birbirimizi anlamayı ihmal etmemeliyiz."