....................................................................

Çok küçüktüm, belki dört beş yaşlarımdaydım, amcamın oğlu ile birlikte onların bahçesinde (çeperinin içinde) oynuyoruz, evlerimizin arasında bir çeper var, amcamın oğlu benim akranım, aramızda altı yedi aylık bir yaş almak farkı var, ben ondan o kadar büyüğüm yani...

Çocukluk ya, hem köy çocuğuyuz, civcivler de bize emanet edilmiş, onları kargalardan, kartallardan falan koruyoruz...

Yanılmıyorsam fikir benimdi, yanılıyor da olabilirim, ''hadi kurban keselim'' dedim ya da dedi...

Çöplükte kırık bir bardak parçası bulduk, bir civcivi tuttuk, civciv avuçlarımız kadar var ya da yok, amca oğlum başından ben gövdesinden, cam parçası benim elimde...

İlk kurban kesme deneyimimdi, ezberimiz kadar besmele, zor bela kafasını gövdesinden ayırdım, tabi ikimizde de eşsiz bir korku ve heyecan...

Sonra kurbanımızı ne yapalım dedik, en iyisi toprağa gömmek, böyle karar kıldık...(zira bizim ritüelimiz tespit edilebilirdi...)

Belki bir ya da iki çocuk karışı kadar kazdık toprağı, önce gövdeyi, sonra gövdenin üst tarafına başı koyduk, tabi kıble takibimiz de önemli...

Mevtayı gömdük ve gene bir iki besmele...

Sonra bir kurban daha yakaladık, kurban kesme sırası amcam oğlunda, o kurbana da aynı seremoniyi uyguladık, gömdük ve mevta için iki besmele dua ettik...

Velhasıl amcamın karısı (amoj-amojin) bir hışımla peşimize düştü, demek ki olayı bir biçimde fark etmiş, ben hızla kaçtım olay yerinden, çeperden atlayıp kendimi kısmen kurtardım, muhtemelen sonrasında şikayet üzerine anamdan fena dayak da yemişimdir, ama dayak hiç hatırımda değil...

Tabi amcamın oğlu ne kadar kaçabilmişti, hiç bilemiyorum, bu konuyu kendisine sorma fırsatım hiç olmamıştı...

...

Sonra aradan çok uzun yıllar geçti ve köye gittim, anam yemek yapacak, menü planında patatesli köy tavuğu var, anam bana dedi ki sen kes, ben kesemeyeceğimi söyledim (yanılmıyorsam üniversite ikinci sınıfa geçmişim, yani kurbanı kesecek tek yetkiliyim, zira evde babam da yok, ilçeye gitmiş...), önce şaka sandı, sonra ciddiyeti anladı...

Yoldan geçen bir erkek çocuğunu çağırdı, sanırım on iki ya da on üç yaşlarındaydı çocuk, anam yolu gösterdi çocuğa, besmelesini çektirdi ve nasıl kesmesi gerektiğini söyledikten sonra çocuğun eline bıçağı verdi...

Tabi ben olayı izlemedim, çocuk başarılı bir şekilde kurbanı kesmiş ve hak ettiği övgüyü almıştı anamdan...

Tabi ben etsever biriyim, hele bir de köy tavuğu gelmişse sofraya yememek olur mu hiç!

...

Gene velhasıl, bu bayramı kitlesel bir katliam olarak algılayıp propaganda edenler de vardır elbet, dahi onlar et bile yemiyor olabilirler, ama eti severim ben, etsiz yemek taş çorbasına benzer benim için...

Bir canlıyı kesmek fikri benim için son derece korkunç olsa da etin lezzetinden hiç şüphem yok!

...

Ve bu vesile ile yarın kurban kesecekler, özellikle büyükçe baş hayvan kesecekler kendilerine dikkat etsinler, kesme işinin ayrıntılarını öğrensinler, olmuyorsa işi ehline versinler, hayvana eziyet etmeden işi çabucak bitirsinler....

...

Ve son vesile, Yaradanın kurbana haceti olduğuna inananların bayramı da hayırlı, mübarek ve uğurlu olsun...

...

Ve son not; kurban deyip geçmeyin, kurban kesebilen en az altı aylık et stoğunu yapıyordur...

...