İktisatçı Doç. Dr. Ümit Akçay ve Prof. Dr. Korkut Bortav TÜSİAD’ın açıkladığı ‘Geleceği İnşa’ raporuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Raporun zamanlama olarak anketlerde muhalefet blokunun oy oranının arttığı bir döneme denk geldiğine dikkat çeken Doç. Dr. Ümit Akçay,  "Önümüzdeki dönem, 2013 sonrası iktidar üzerinde etkisini giderek artıran ‘utangaç kalkınmacı’ yeni sosyal blokun gücünün test edileceği bir dönem olacak" dedi.

Hayat pahalılığına ve enflasyona karşı gelişen tepkinin sözcülüğünün sermaye bırakılmaması gerektiğini ifade eden Akçay, "Aksi halde halkın yolsuzluğa ve hayat pahalılığına karşı öfkesi, farklı sermaye fraksiyonları arasındaki mücadelede kullanılan bir araç haline getirilebilir" diye konuştu.

Prof. Dr. Korkut Bortav da raporu "AKP ekonomi yönetiminin istikrarı zedeleyen uygulamalarına karşı muhalif çevrelerde oldukça yaygın görüş birliği ile uyumlu" olarak değerlendirdi.

‘HAYAT PAHALILIĞINA KARŞI GELİŞEN TEPKİNİN SÖZCÜLÜĞÜNÜ SERMAYE BIRAKMAMAK GEREKİYOR’

Evrensel’in haberine göre, İktisatçı Doç. Dr. Ümit Akçay'ın TÜSİAD raporunu değerlendirmesi şöyle:

"TÜSİAD’ın açıkladığı ‘Geleceği İnşa’ raporu, zamanlama olarak anketlerde muhalefet blokunun oy oranının istikrarlı bir şekilde arttığı bir döneme denk geldi.

Büyük sermayenin, Türkiye kapitalizminin bir birikim modeli krizinde olduğunu açıkça kabul etmesi ve buna dair kendi büyüme modelini açıklaması önemli bir eşik olacaktır.

Ancak raporda ve raporla ilgili sunuşlarda ortaya çıkan ‘sosyal demokrat’ vurgular, bizzat TÜSİAD için ve muhalefetin geneli için bile ‘fazla’ gelebilir. O nedenle raporu muhalefetin önümüzdeki dönemdeki entelektüel çerçevesinin çizilmesi yönünde bir girişim olarak görmek daha yerinde olacaktır.

Önümüzdeki dönemde TÜSİAD’ın sesini daha fazla duymaya başlayacağız, hatta muhalefetin ana aktörleri ile TÜSİAD arasında bir ‘uyumlanma’ göreceğiz muhtemelen.

Epeydir TÜSİAD ile diğer sermaye grupları arasında faiz ve döviz politikası üzerinden bir mücadele izliyorduk. Önümüzdeki dönem, 2013 sonrası iktidar üzerinde etkisini giderek artıran ‘utangaç kalkınmacı’ yeni sosyal blokun gücünün test edileceği bir dönem olacak.

Hemen fark edileceği gibi bu tabloda eksik olan emeğin hakları ve çıkarları. Örneğin, geliri enflasyon oranında artmayanlar için yakıcı bir sorun haline geldiğinde, büyük sermaye bu sorunu kendi programını meşrulaştırmak için kullanabiliyor. Hayat pahalılığına ve enflasyona karşı gelişen tepkinin sözcülüğünü sermaye bırakmamak gerekiyor. Bu da ancak geniş toplum kesimlerinin çıkarlarını gözeten bir siyasi ve ekonomik programla mümkün olur. Aksi halde halkın yolsuzluğa ve hayat pahalılığına karşı öfkesi, farklı sermaye fraksiyonları arasındaki mücadelede kullanılan bir araç haline getirilebilir."

PROF. DR. KORKUT BORATAV: TÜSİAD’IN AKP’Yİ DESTEĞİNE VE SUSKUNLUĞUNA DÖNÜK ÖZELEŞTİRİ YAPMASI BEKLENEMEZDİ

Porf. Dr. Korkut Bortav'ın değerlendirmesi ise şöyle oldu:

"TÜSİAD toplantısında Simone Kaslowski ve Tuncay Özilhan’ın konuşmalarının ekonomi politikaları vurgulamaları beklenen doğrultudadır. AKP ekonomi yönetiminin istikrarı zedeleyen uygulamalarına karşı muhalif çevrelerde oldukça yaygın görüş birliği ile uyumludur.

Bence daha önemlisi, iki konuşmacının laikliği, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşlarından biri olarak, demokratikleşme ve hukuk devleti ilkelerinin tamamlayıcısı olarak vurgulamalarıdır. Önemli, desteklenmesi bir adım…  Bugünlerde ortaklaşa bir platformda Türkiye’nin geleceğini tartışan altı partili muhalefet platformunun önde gelen mensubu CHP’nin bu tespiti dikkate alması; şimdiye kadar bu konudaki suskunluğuna son vermesi; AKP-sonrası Türkiye’sini tasarlama iddiasındaki muhalefet gündemine taşıması umulur.

TÜSİAD AKP’ye dönük eleştirilerini 2007 sonrasına yoğunlaştırmıştı. Sonraki yıllarda AKP’yi bugünkü çizgiye adım adım taşıyan aşamalarda (2010 Anayasa değişikliği ve eğitim sisteminde laiklik-karşıtı adımlar gibi) desteğine ve suskunluğuna dönük özeleştiri yapması beklenemezdi. Bu gecikmeyi dahi hoş görecek bir aşamadayız."