İktidar deprem bölgesinde yıkılan binaların kaçının imar affından yararlandığı ya da kaçak yapıldığıyla ilgili bilgi vermekten kaçınıyor.

Depremlerle birlikte hükümetin imar barışı düzenlemeleri de yeniden tartışılmaya başladı. İhtilaflı binalar için ‘cüzi bir bedel’ karşılığı ‘af’ sağlayan bir düzenleme en son 2017’de getirilmiş, uygulama dört defa uzatılarak yerel seçim yılı 2019’un sonuna kadar sarkmıştı. Uzmanlar, uygulamanın olası depremlerde can ve mal kaybını en üst düzeye çıkaracağını söylüyordu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’sa depremlerin vurduğu illerde yaptığı mitinglerde bu ‘imar affı’nı anlatıp oy istiyordu. Erdoğan depremin büyük yıkıma neden olduğu Hatay’la ilgili “İmar barışıyla, toplam 205 bin Hataylı vatandaşımızın sorununu çözdük” demişti.

14 Mayıs’ta yapılacağı belirtilen ancak depremlerin ardından zamanı artık kestirilemeyen 2023 seçimleri öncesinde ‘cumhur ittifakı’ seçim vaatlerini sıralamaya başlamıştı. Konut kampanyaları açıklayan ittifakın bir sonraki vaadi depremle tartışılma şiddeti artan ‘imar affı’ydı.

Öyle ki ‘cumhur ittifakı’nın en küçük ortağı BBP lideri Mustafa Destici bu konuda kanun teklifi verdi. Teklifin 7 milyondan fazla konut ve işyerini ilgilendirdiği bildiriliyordu. 

Ancak iktidar, yıkılan binaların kaçının imar affından yararlandığını açıklamaktan kaçınıyor.

Geçen hafta 2000 sonrası bina standardını öven Erdoğan, “Yıkılan tüm binaların yüzde 98’inin 1999 öncesi inşa edilenler” demişti.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum da dün şunları söyledi: “Elazığ, Malatya, İzmir depremlerinde de gördüğümüz, yıkılan binaların yüzde 98’inin yapı denetim hizmeti almamış binalar olduğunu görüyoruz. 1999 öncesi yapılmış ve herhangi bir yapı denetim hizmeti almamış, mühendislik hizmeti almamış olduğunu görüyoruz.”

Ancak yıkılan binaların kaçının imar barışı kapsamına sokulan binalar olduğuysa meçhul. Ayrıca yıkılan binalardan kaçının kaçak olduğu halde ‘yapı kayıt belgesi’ aldığı da henüz açıklanmadı.

Kaynka: Diken