Erdoğan'a karşı bir nefret yahut sevgi duygusu beslemiyorum, kendi toplumsal gerçekliğinin lideridir...

(Siyasilere karşı çoğunca alaycı bir yaklaşımım olsa da sempatik ya da antipatik olanlar da vardır benim için, bu mesele bir yana... Ama bu topraklarda siyaset yapmak zor iştir; ya gittikçe kirlenirsin ve desteklenirsin ya da işin başında reddedilirsin...)

Erdoğan elbet seçimle geldi, defaatle seçim kazandı bir biçimde...

Kimileri Erdoğan'dan bir dünya lideri, bir diriliş ruhu, bir kurtarıcı, bir baba, bir reis, bir ilah figürü çıkarıyor...

Kimileri Erdoğan'dan azılı bir tehdit, bir yok oluş, bir bitiş figürü çıkarıyor...

Kim ne çıkarırsa çıkarır, benim için anlaşılır şeydir...

Ama bu devletin yaptığı hiçbir seçim şaibesiz değildir, dün de öyleydi bugün de öyle; çok partili siyasal hayata uzun yıllar önce geçilmiş olduğu iddia edilse de iktidarda hep tek parti vardı o da devletti ve hala devlettir!

Zira devlet hala aynı devlettir, bu gerçekliği görmek lazım!

...

Yanılmıyorsam bir yerel seçimde Adana'daydı, (Adana belediyesi büyük şehir olmadan önce... yanlışsam düzeltin lütfen...) Kürtler TRT sonuçlarına göre birinci parti olmuştu ve devlet baba o akşam olaya müdahale etmişti!

Dün akşam devlet babanın mühürsüz pusulalara evet demesi de aynı saikledir!

Evet çıksın diyenler de bölünmekle tehdit ediyorlardı, Hayır çıksın diyenler de...

Bu devletin derdi demokrasi, adalet, muasır medeniyet, yahut hak ve hürriyet değildir; bu devletin derdi, kitlelerin sırtından edindiği gücü stabil kılabilmektir!

Bu devletin, kocam bir toplumun geleceği ve kaderi hem iktidar hem de ana muhalefet tarafından sadece bir liderin kaderine bağlanmış durumdadır!

O başa gelirse devlet bölünecek, o başa gelmezse devlet bölünecek!

Demek ki olay son derece ciddidir!

Demek ki bu devlet bundan sonra yalnız ve sadece tek bir lider ile ayakta kalacağını düşünmektedir ya da bilmektedir!

Bütün hal ve olay, misal ve mesele Erdoğan'a bağlanıyorsa, mesele ''ya devlet başa ya kuzgun leşe'' meselesi olmuştur çoktan...

...

Ha son bir not;

Ne Kılıçdaroğlu'nu ne de Bahçeli'yi kolay kolay koltuklarından edemezsiniz! Çünkü devlet bunu istemez!

Ve bu arada;

Yanılmıyorsam yıl iki bin altı idi (2006) , bir dost ile sohbetimde aynen şöyle demiştim ''Erdoğan o koltuktan inmez artık, kimse onu sandıkla seçimle koltuğundan edemez!''