Bu hafta, “Eşçinsel Onur Haftası”. Pazar günü, “Eşcinsel Onur Yürüyüşü” var.

 

Bundan 10 sene önce 15-20 kişiyle yapılan yürüyüşe, geçen yıl 10 bin kişi katılmış. Bu sene, ailelerin de güçlü bir şekilde yer alması bekleniyor. Katılmanız için lezbiyen, biseksüel, trans olmanız gerekmiyor. Eşcinsellerin eşitlik hakkını savunmak için de katılabilirsiniz. Saat 17.00’de Taksim Meydanı’nda.

 

Kürtaj tartışmalarının geldiği nokta gösteriyor ki, Türkiye’de muhafazakârlaşma artıyor, daha da artacak.

 

Ve o artan muhafazakârlaşmadan en çok payını alan kesimlerden biri de LGBT’ler.

 

Lezbiyen, gay, biseksüel, translar...

 

Yaşadıkları hayat, hayat değil. Yılların mücadelesiyle kazandıkları ufak tefek hakları da kaybetmek üzereler...

 

Ailelerinden, toplumdan, iş hayatından dışlanıyorlar. İş bulamıyorlar. Kimliklerini gizlemek zorunda kalıyorlar. Askerlik, bir işkence.

 

Polise düşmek, taciz, tecavüz, insanlık dışı aklınıza ne gelirse onlar yaşıyorlar...

 

Pazar günü saat 17.00’de orada olup, onlara destek olmak boynumuzun borcu...

 

Mehmet Tarhan, seni tanıyabilir miyiz?

-  34 yaşındayım. Kendimi bildim bileli eşcinselim. 10 küsur yıldır LGBT (Lezbiyen-Gay- Biseksüel-Trans) hareketinin içinde yer alıyorum. 2001’den bu yana da “vicdani retçi”yim. 2005-2006 arasında, bu yüzden 1 yıl hapis yattım ve hâlâ davalar sürüyor.

 

“Zenne” filminde dehşete düşmüştüm. Gay’ler ve ve translar Türkiye’de askere gitmemek için hâlâ o kadar vahşi bir biçimde mi eşcinsel olduklarını kanıtlamak zorundalar?

-  Tabii, tabii. Değişen bir şey yok. Günden güne muhafazakârlığın artmasıyla daha da kötüleşiyor. Anal muayene, fotoğraf ya da video isteme gibi inanılmaz aşağılayıcı şeylerle karşı karşıya kalıyoruz. Bunlar yetmiyormuş gibi bir yeni uygulama daha çıktı.

 

Nedir o?

-  “Ailenden birini getir!” diyorlar. Ailenin haberi yoksa, durum felaket. Üstelik bu ülke, Ahmet Yıldız gibi babası tarafından eşcinsel olduğu için öldürülenlerin memleketi! Dünya psikiyatri literatürüne ve Dünya Sağlık Örgütü’ne göre eşcinsellik hastalık değil ama anlatamıyoruz işte...

 

LGBT hareketindeki görevin nedir?

-  Hukuk ve adalete erişim alanlarında çalışıyorum. Bir de anayasa çalışmalarına katılıyorum. 10 yıl Lambdaistanbul’da çalıştıktan sonra geçen yıl SPoD Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği’ni kurduk. LGBT’lerin sosyal hakları ve siyasi temsili için çalışan bir dernek. Daha çok veri oluşturmaya odaklı. Ben de orada hukuk koordinatörüyüm...

 

BU HAFTA EŞCİNSELLERİN ONUR HAFTASI

Nedir bu Eşcinsel Onur Haftası?

-  Bizim için bir milat... 69’da New York’ta bir eşcinsel barına baskın yapıldı. Polislere karşı kondu. Direniş, 5 gün sürdü. İşte onun yıldönümü. Bizim için çok önemli. O zamandan beri de –ki 20 yıl oldu- dünyanın her yerinde kutlanıyor.

 

Türkiye’de peki...

-  İlk kez 93’te kutlamak istedik. Valilik yasakladı, birçok kişi tutuklandı. Ülke dışından gelen konuklar sınır dışı edildi. 93’teki bu olay da bizim için milat oldu, ilk örgütler o zaman kuruldu.

 

Eşcinsel Onur Haftası’nda neler yapıyorsunuz?

-  “Türkiye’nin birçok kentinden gelen eşcinseller, bir arada dayanışma içinde oluyoruz. Çeşitli atölyelerimiz var. Binnaz Toprak, Ayla Akat, Osman Baydemir, Mustafa Sarıgül gibi siyasetçilerin, akademisyenlerin, medya mensuplarının olduğu paneller ve “Dan Spade” söyleşisi gerçekleşiyor. Tabii konser ve partisiz “Onur Haftası” olmaz. Zeynep Dizdar, Mercan ve Kafası Karışık Kontrtenor konserleri de var.

 

 Peki “Onur Yürüyüşü”?

-  O, pazar günü saat 17.00’de. Türkiye’de 10. yılını kutluyoruz. 2003’te 15-20 kişiydik. Geçen yıl ise 10 bine yakın. Bu yıl, aileler de katılıyor.

 

Bir de, “Hormonlu Domates Ödülleri”niz var sizin. O ne? Ne münasebetle veriliyor?

-  Yıl boyu homofobik açıklamalar yapan kişi ve kurumlar oylanarak “ödüllendiriliyor”! Bu akşam bu ödüller dağıtılacak. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’e “Yaşam Boyu Homofobi Ödülü” verilecek. Diğerleri henüz sürpriz...

 

TRANSLAR, POLİSE “BONUS” OLDU!

Yaşadığınız en büyük sorun ne?

-  Hangi birini anlatayım? En vahimi nefret cinayetleri. Geçen yıl 30 kişi öldürüldü. Tabii bunlar, kayıt altında olanlar. Bu yıl, sadece ilk 6 ayda maalesef 20’ye yaklaştık. Katiller, “haksız tahrik indirimi”nden yararlandığı sürece daha da artacak galiba. Bunun çaresi “nefret suçu” tanımının yasalarda yer alması...

 

İş peki? İş bulabilme konusunda ne kadar zorlanıyorsunuz?

-  Zorlanmanın ötesinde, bulamıyoruz! Bu yüzden transların neredeyse tamamı, “seks işçiliği” yapmak zorunda kalıyor. Çünkü hem iş verilmiyor hem de aile ve eğitim hayatından dışlandıkları için donanımsızlar. Eşcinseller içinse, reklam-moda-sanat dışında kimliklerini açıklayarak çalışmaları neredeyse imkânsız. Mesela eşcinsel olup da polissen ya da öğretmensen, “Ahlaka aykırı davranıyorsun” iddiasıyla işten atılıyorsun. Özel sektör de çok farklı değil. Geçenlerde Akbank’ta işten çıkarılan bir eşcinsel, açtığı davayı kazandı. Ama bu türden olumlu örnekler fazla değil. Hatırla eşcinsel hakemin başına gelenleri. Bu yüzden “ayrımcılık yasası”nın bizleri de kapsayacak şekilde çıkarılması gerekiyor...

 

Ailelerle yaşanan sorunlarda bir ilerleme var mı?

-  Maalesef yok.

 

Bu yeni anayasa çalışmalarında, eşcinsel hakları konusunda durum ne?

-  Valla biz on yıldır, anayasanın eşitlik maddesinde “cinsel yönelim” ve “cinsiyet kimliği” ibaresi eklensin diye kendimizi paralıyoruz. CHP ve BDP destekliyor, AKP ve MHP karşı çıkıyor. AKP, Türk aile yapısı ve genel ahlaka uymayacağını söylüyor.

 

Polisle aranız nasıl? Korkunç muamelelere tabi tutuluyordunuz...

- Pek çok insan bilmiyor olabilir, polislerde, “bonus sistemi” devreye girdi. Bu yüzden de bakkala ekmek almaya giden bir trans, gözaltına bile alınabiliyor. Çünkü bu gözaltılarla toplanan puanlar, polislerin terfi ve tayinlerinde onların yararına kullanılıyor. Bu yüzden önlerine gelen transı tutukluyorlar. Tabii ki buradaki en önemli nedenlerinden biri, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in eşcinselleri, “terörist” olarak niteleyen ünlü konuşması. Bu sayede polisler daha da pervasızlaştı...