HDP Diyarbakır eski milletvekili ve İmralı Heyeti üyesi İdris Baluken, tutuklu bulunduğu Sincan Cezaevi’nden İmralı’da uygulanan tecride ve buna karşı sürdürülen açlık grevlerine dair açıklamalarda bulundu.

Baluken, Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Berivan Altan’ın sorularını yanıtladı.

‘BARIŞ UMUDUNU DİRİLTME GAYRETİ’

Güven’in duyurmaya çalıştığı sesin, çözümün ve barışın sesi olduğunu söyleyen Baluken, “Hukuksuzluklara, çatışmalara, ölümlere karşı hukukun, kucaklaşmanın ve yaşamın davetidir. Gençlerin cenazeleriyle iştahlanan akbabaların göğü kapladığı bir zeminde, bembeyaz bir güvercin kanatlandırma isteğidir, barış umudunu diriltme gayretidir. Çünkü İmralı’da, Sayın Öcalan üzerinde sürdürülen tecridin çatışma, ölüm ve kan dışında hiçbir sonuç üretmediği ortadadır” dedi.

‘BU SESE KULAK TIKANMAMALI’

Bugüne kadar Öcalan’ın ailesi, avukatları ve siyasi heyetlerle görüşme olanakları yaratıldığında barış ve çözüm adına olumlu gelişmeler yaşandığını ifade eden Baluken, “Bu açıdan gerek Leyla Güven’in gerekse de açlık grevindeki diğer tutsakların temel gündemi, tüm ülkenin nefes almasıdır. Bu çabalar karşılıksız bırakılmamalı, demokratik çevreler ses katarak katkı sunmalı, hükümet ve devlet yetkilileri de bu sese ivedilikle kulak kabartmalıdır. Hükümet ya da devletin, tecrit konusunda mevcut yasaları uygulamaları dahi sorunun çözümünü sağlayacağı açıktır. Bunun hukuki, insani, vicdani, ahlaki açıdan zorunluluğunu ısrarla belirtmek gerekir” ifadelerini kullandı.

‘GÖSTERMELİK PANSUMANLA GEÇİŞTİRİLMEMELİ’

Mehmet Öcalan’ın 12 Ocak’ta İmralı’ya gitmesiyle ilgili soruya dair de Baluken, “Sanırım içeride ve dışarıda birikmiş olan enerjiyi, baskıyı azaltma dışında bir yaklaşımı olmadığını gösterdi. Tecrit ve Kürt meselesi gibi toplumun içinde kanayan yaraları, göstermelik pansuman yöntemleriyle iyileştirmenin ya da geçiştirmenin mümkün olmadığı gerçeğiyle herkesin yüzleşmesi gerekir” dedi.