Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, Türkiye’deki şüpheli ölümler, kara para ve uyuşturucu trafiğine ilişkin iddialarını İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu hedef alarak sürdürüyor.

Soylu’nun iddiaları araştırmak için savcılıkların gerekeni yapmadığından yakınması, "Savcılıklar neden soruşturma başlatmıyor" sorusunu yine gündeme taşıdı.

Bakan Soylu, ikinci kez çıktığı televizyon ekranlarında, Peker’in gündeme taşıdığı yasa dışı işlemlerle ilgili kendini ve AKP’de bakanlık yaptığı dönemi savundu.

Daha önce bir siyasetçinin Peker’den ayda 10 bin dolar aldığını söyleyen Soylu, bu siyasetçinin kim olduğunu açıklamasını isteyen gazetecilere yargıyı işaret ederek şöyle yanıt verdi:

"10 bin dolar meselesi... Ben İçişleri Bakanıyım. Biraz daha ötesi var. Ben yargıya başvurdum değil mi? Yargı beni çağıracak. Ben şunları söyleyeceğim. 'Bu suç örgütü lideri dosyası, Bursa'daki şu olayda siz hazırladınız. (...) Bu dosya niçin ayrıldı? Niçin yakalama çıkarmadınız?' Ankara'da bunu söyleyeceğim."

Muhalefet, Peker’in videoları ile gündeme gelen tüm iddiaların hükümet ve Soylu’yla ilişkisinin ve bağlantılarının araştırılması için öncelikle mecliste bir soruşturma komisyonu kurulmasında ısrar ederken, hukukçular Soylu’nun soruşturma için yargıyı "adres ve hedef göstererek" aslında "hukuk kurallarını hiçe saydığını ortaya koyduğunu" düşünüyor.

"ADLİ KOLLUK İÇİŞLERİ BAKANININ EMRİNDE"

İdare hukukçusu Prof. Metin Günday, DW Türkçe’den Hilal Köylü’nün "Savcılar Soylu’yu neden çağırmıyor? Neden ifadesini almıyor? Neden ortada soruşturma yok?" sorularını yanıtladı.

Günday, "Bir içişleri bakanı olayları da, hukuku da tamamen çarpıtıyor" çıkışında bulunuyor.

"Hangi savcı harekete geçecek? Türkiye’de cumhuriyet savcısı mı var? Türkiye’de muktedirin savcısı var" diyen Günday, sözlerini "Diyelim savcı harekete geçti, soruşturma açtı. Hakimler Savcılar Kurulu, o savcının işini yapmasını kesinlikle engelleyecek. Yaşadık bunu. Hadi engellenmedi diyelim. Savcı, soruşturmasını adli kollukla yürütecek. O adli kolluk içişleri bakanının emrinde değil mi? Kendi amirini soruşturacak iş yapar mı?" diye sürdürüyor.

Süleyman Soylu, Sedat Peker’in tecavüzle suçlandığını ancak bu suçunun üstünün de örtüldüğünü söyledi.

Soylu, "Bu kadar cürümün içinde olan biri tecavüz etmiş bir kıza. Karakola gidiyor, emniyet de teşhis ediyor. 'Budur' diyor. Dosya orada kapanıyor. Benim iddiam yok, belge var" derken, Peker twitter hesabından Soylu’nun bu iddiasını yalanladı.

Tecavüz olayıyla ilgili karakola hiç gitmediğini söyleyen Peker, "Sadece Beykoz savcılığına giderek basına bu yanlış bilgiyi veren polislerle ilgili şikayet dilekçesi verdim" dedi.

Prof. Günday, bir içişleri bakanının emri altındaki herkesin yaptığı işlemlerden sorumlu olduğunu belirtirken, "Türkiye’de bağımsız, müstakil bir adli kolluk yok. İdari ve adli kolluk, her ikisinin de başında içişleri bakanı var. Bir bakan kendi emri altındakilerin yanlış iş yaptığını söylüyor, 'Savcılar harekete geçsin' diyor. Bu, hukuku çarpıtmaktır. Şov yapmaktır. İçişleri bakanının derhal görevden alınması gerekir, bugün anayasa ne diyorsa o yapılmalıdır. Mecliste acilen soruşturma komisyonu oluşturulmalıdır" görüşünü ifade ediyor.

"GÖREVDEN ALINMALI, DOKUNULMAZLIK ZIRHI KALKMALI"

Sedat Peker’in gündeme taşıdığı şüpheli ölümler ve uyuşturucu trafiğiyle bağlantılı herkesin soruşturulması için Peker, eski içişleri bakanı Mehmet Ağar ile oğlu AKP’li vekil Tolga Ağar, Süleyman Soylu ve AKP Başkanvekili Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım hakkında suç duyurusunda bulunan baro sayısı da artıyor.

İzmir ve Diyarbakır barolarından sonra Ankara Barosu da Türkiye’de siyaset-mafya ilişkisinin ortaya konması ve ülkede şeffaflığın sağlanması için savcılığa suç duyurusunda bulunma kararı aldı.

İzmir Barosu Yönetim Kurulu üyesi Avukat Derman Güler, gelinen noktada Türkiye’de sağlıklı bir soruşturma yürütülebilmesi için Soylu’nun ya istifa etmesi ya da görevden alınmasının ve böylelikle de üzerindeki dokunulmazlık zırhının kalkmasının şart olduğunu söylüyor.

Güler, Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin dayandığı anayasa değişikliğini hatırlatırken, Bakan Soylu hakkında meclis soruşturma komisyonu açılmaması durumunda hükümetin kendi yaptığı anayasa değişikliğini uygulamayan hükümet olarak tarihe geçeceğini söylüyor.

Anayasa gereğince bir bakanın suç işlediği ya da bir suça ortak olduğu hakkında soruşturma açma şartları ancak meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle gerçekleşebiliyor.

Buna göre Soylu hakkında soruşturma açmak için 301 milletvekilinin imzası ve siyasi partilerin meclis sandalye sayısı ile doğru orantılı bir şekilde kurulacak 15 kişilik komisyonun hazırlayacağı raporun TBMM Genel Kurulu’na sunulması gerekiyor.

Hakkında soruşturma başlatılacak bakanın yargılanmak üzere Yüce Divan’a gönderilmesi için ise 400 milletvekilinin imzası gerekiyor.

Mecliste AKP’nin 288, MHP’nin de 48 sandalyesi var. Muhalefetin toplam sandalye sayısı ise 247.

Ankara'da siyaset kulislerinde Soylu’ya "İçişleri bakanı yalnız değildir. Yaşananlar beka meselesidir" diye sahip çıkan MHP’nin, AKP’ye de "hareket şansı" tanımadığı konuşuluyor. Bahçeli, daha önce de organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’ya "dava arkadaşım" sözleriyle sahip çıkmıştı.

"SOYLU DA HAREKETE GEÇMEDİ"

Avukat Güler, savcılara "harekete geçme" çağrısı yapan Soylu’nun "samimi olmadığını" savunurken, "Biz biliyoruz ki savcılar baskı altında. Siyasi baskı altında yargı işini yapamıyor. Ama yine de o görevlere geldiler, savcı oldular. Her ne pahasına olursa olsun Soylu’nun iddialarıyla ilgili fezlekelerini hazırlayıp, meclise gönderebilirler. Şimdi savcılıklardan beklenen budur" diyor.

Diyarbakır Baro Başkanı Avukat Nahit Eren de, Türkiye’de tüm kolluk birimlerinin içişleri bakanına bağlı olduğunu hatırlatıyor. Eren, "Evet, savcılıklar soruşturma başlatır ama bu konuda emniyet de söz konusu olaylar üzerine çalışmalar yürütebilir, gerekli işlemleri yapabilir. Anlattıklarından Bakan Soylu’nun da harekete geçmediğini anlıyoruz" çıkışında bulunuyor.

Eren, Soylu’ya "Yargının önünü açın. Üzerindeki baskıyı çekin. Meclis soruşturması açmasanız da yargı gerekeni yapacaktır" çağrısı yaparken, Peker’in videolarıyla gündeme gelen tüm iddiaların bir şekilde yargı mensuplarınca değerlendirileceğini söylüyor. Eren, Peker’in videolarındaki açıklamalarının "ihbar kabul edilmesi" gerektiğini ifade ediyor ve ekliyor: "1990’lı yıllarda başta Diyarbakır olmak üzere Türkiye’nin çeşitli kentlerinde yaşanan cinayetlere ilişkin şüphelilerin tespiti ile haklarında etkin soruşturma yürütülmesi talebimizi yineliyoruz. Bu yapılmazsa Türkiye’de hukukun halen işletilmediği bir kez daha açıkça ortaya konacaktır."